Ersoy Dede'den çarpıcı bir Fatih Akın analizi!

Yönetmen Fatih Akın "In the Fade (Paramparça)" isimli filmi ile Altın Küre Ödülü'nü aldı. 75 yıllık tören tarihinde ödül alan ilk Türk oldu. Peki bu aslında ne anlama geliyor? Bu gerçekten Türkiye için bir başarı mı? Sabah yazarı Ersoy Dede, "Kullanışlı bir hain" başlıklı yazısında Fatih Akın'ı ödüle ulaşmasının perde arkasını anlattı. Türk görünümlü bir Alman olarak nitelediği Akın'ın Altın Küre almasına şaşırmadığının altını çizen Dede, "bu şartlarda yarın Oscar da alsa şaşırmam" dedi. Dede, Orhan Pamuk'un Nobel'e uzanan hamlelerini hatırlatıp, Şimdi de Fatih Akın.. The Cut ile nasıl soykırım yaptığımız yalanını tahkim ederken, Smash The Daesh ile de, PKK'nın bir terör örgütü değil özgürlük için savaş veren kahramanlar olduğu alçaklığını beyaz perdeye taşımaya hazırlanıyor.." dedi.

İşte Ersoy Dede'nin "Kullanışlı bir hain" başlıklı o yazısı

Kullanışlı bir hain
Türk görünümlü Alman yönetmen Fatih Akın'a, Oscar'ın habercisi olarak kabul edilen 'Altın Küre' ödülü verilmesi sizi şaşırttı mı?. Beni şaşırtmadı. Ayrıca bu şartlarda yarın Oscar da alsa şaşırmam. Çünkü adam oyunu kuralına göre oynuyor. Bakın "The Cut", (Kesik) filmiyle Türkiye karşıtı koalisyona avansı veren Fatih Akın, "Smash The Daesh" filminin afişini paylaşarak, 'yarısı şimdi yarısı da iş bittikten sonra' demişti hatırlayacaksınız.. Demek ki her şey bir sistem dahilinde işliyor..

"The Cut" filmiyle Türklerin Osmanlı Ermenilerini nasıl dilim dilim doğradığı, acımasızca yersiz-yurtsuz bıraktığı palavrasını beyaz perdeye taşımıştı.. Bir post modern Geceyarısı Ekspresi lezzetindeki filmiyle, nasıl kullanışlı bir hain olduğunu ispat etmişti.. Yaz ortalarında da instagram hesabından kadın bir teröristin resminin olduğu ve altında, "DAEŞ'i ez. YPG ve YPJ'li özgürlük savaşçılarını destekle. Rojava'daki demokratik devrimi savun" yazan bir posterin fotoğrafını paylaştı. Dedi ki yani, 'geliyorum, görün beni'… Ve de gördüler..
**
Hatırlasanıza, Orhan Pamuk, İsviçre'de yayınlanan Tagesanzeiger gazetesinin Das Magazin isimli kültür ekine konuşmuş ve ".. 30 bin Kürt'ü ve bir milyon Ermeni'yi öldürdük, Türkiye'de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum.." demişti.. Sonra 'Nobel edebiyat ödülünü alan ilk Türk' olarak geçmişti kayıtlara.. Şimdi de Fatih Akın.. The Cut ile nasıl soykırım yaptığımız yalanını tahkim ederken, Smash The Daesh ile de, PKK'nın bir terör örgütü değil özgürlük için savaş veren kahramanlar olduğu alçaklığını beyaz perdeye taşımaya hazırlanıyor.. Bu kendi kültürüne yabancı, kendi özüne düşman, kendi insanını her fırsatta aşağılayan, dahası tarihine iftiralar yükleyen bir adamın kaldırdığı ödülle falan kimse kusura bakmasın da gurur duyamıyorum. Böyle saya söve ödüller toplamaya devam etsin. Lafımız yok. Ama unutmasın ki, o da günün birinde, tıpkı Cem Özdemir gibi, sadece adı bize benzeyen bir düşman olarak dışlanıp kalacak. Cem Özdemir de vaktiyle Alman siyasetindeki başarılarıyla bizi gururlandıran bir Türk evlâdıydı.. Fakat kendine bambaşka bir yol çizdi.. Fatih Akın da onun yolunda izinde ilerliyor.. Yolu açık olsun..

"Yürüyen zatürre" alarmı: Okul çağındaki çocuklar risk altında! Kızılcık Şerbeti Pembe'ye büyük tuzak! Kent uzlaşısı aslında neden yapıldı? CHP o tuzağa düştü mü?
Sonraki Haber