Evinde katledilen Kemal Uzun ile ilgili şok iddia!
Ödüllü yönetmen Mustafa Kemal Uzun (58), İstanbul Şile'deki evinde öldürüldü. Cinayet zanlısı yakalandı ve suçunu itiraf etti. Zanlı Osman Akdi(19)aralarında tartışma çıktığını her istediğini yaptığını ama ona yine de rol vermediği için Uzun'u öldürdüğünü iddia etti.Zanlının, Mustafa Kemal Uzun'un yönetmenliğini yaptığı bir dizide figüran olarak rol aldığı öğrenildi.
Osman Akdi bir süredir Kemal Uzun ile görüştüklerini, Mecidiyeköy'de buluştuklarını ardından beraber Şile'ye gittiklerini orda balıkçıda yemek yedikten sonra, Kemal Uzun'un evine gittiklerini tartışmaya başladıklarını ve ardından onu öldürdüğünü söyledi. Osman Akdi, "Benden ne istediyse yaptım ama o bana istediğim rolü vermedi" dedi.
Adli Tıp uzmanı Sevil Atasoy ise bu cinayetlerdeki şiddetin derecesini şu ifadelerle yorumlamıştı; "Eşcinsel cinayetlerinde aşırı şiddet gözlenmesi, hiç kuşkusuz gerek kurban, gerekse mağdurun erkek olması ve biyolojik olarak daha fazla fiziksel güç ile donatılmış olmalarından kaynaklanır."
Sinema camiasında eşcinsel kimliği ile tanınan Kemal Uzun'un vahşice öldürülmesinin ardından, "Eşcinsel cinayeti örtülüyor mu?" sorusu gündeme geldi.
Önceki yıllarda cinsel kimliğini ''diğer'' olarak belirten kişiler de cinayetlere kurban gitmişlerdi. Ancak Kemal Uzun'un öldürülmesinde eşcinsel kimliği ön plana çıkmadı.
ARKADAŞI İTİRAZ ETTİ!
Ancak Kemal Uzun'un kendisi de yönetmen olan arkadaşı Cem Başeskioğlu cinayetin "eşcinsel cinayeti" oladuğunu belirtti.
Sosyal medya hesaplarından Kemal Uzun cinayeti ile ilgili paylaşımlarda bulunan yönetmen Cem Başeskioğlu'nun açıklamaları şöyle:
Kemal Uzun cinayetinde nefret suçu kokusu geliyor. Yönetmen figüranla ne yemeği yer diye sormuyorum herkes herkesle yemek yer yok alkol aldık,yok öfkelendim bana inandırıcı gelmiyor bir nefret suçu daha maktulün saygınlığına halel gelmesin diye örtülüyor sanki. Kör ölünce badem gözlü, kel ölünce sırma saçlı olur ama eşcinsel olamaz mı. Homofobinize hayranım. Yılda böyle kaç cinayet başka nedenlerle örtülüyor. Yaşam hakkı kutsaldır,giden gitmiştir,gerisi boştur. Biz idmanlıyız zaten eksilmeye, size hoşgeldiniz diyorum...Bu konuda sağ kalmış bir kurban ve katilleri devlet tarafından aranmamış biri olarak konuşmaya hakkım var diye düşünüyorum. O hakkım da yok mu yoksa.
Bugün bir cenazeye katıldım, merhum bir cinayete kurban gitmişti. Amma ve lakin ortam sanki yaşı kemale ermiş biri uykusunda eceliyle ölmüş, herkes zaten bekliyormuş gibi sessizdi. Caminin önündeki caddeden içeride yatanın neden öldüğünden habersiz,sırada ki ben miyim endişesinden uzak ellerinde Gucci mucci torbalarıyla kırıtarak geçen lubunyalara takıldı gözüm. Caminin avlusunda gidenin cinsel kimliginden hala utanan,konusurlarsa konu oraya gelecek diye korkan merhumun yakını ama homofobik olduklarından habersiz tiplerle doluydu. Bir çoğu bana yaratık mışım gibi baktı. Sanki varlığım bir ayıbı (ayıp neyse) deşifre etmişti. Sizi bilmem ama caminin içindekiler için gay,caminin önünden geçen lubunyalardan daha hisli ve sorumlu olduğum için tam şükredecektim ki kim olduğum aklıma geldi. Bir Fatiha okudum,cami duvarına çöktüm bir sigara yaktım bir eşcinsel daha yalnız göçtü buralardan diye düşündüm bakmayın avludaki kalabalığa kaçı gerçekten tanıdı onu acaba...hayat işte