15 Temmuz darbe, aslında Türkiye’yi işgal girişiminin üzerinden 6 yıl geçti. Bu hain girişimin yıldönümüne 2 gün var.
Peki 15 Temmuz’da yaşadığımız büyük terör dalgasının perde arkasında ne vardı?
Türkiye o terör dalgasına bir günde mi gelmişti?
Bu saldırının altyapısı nasıl oluşturulmuştu?
Bu soruların yanıtlarını anlamak için FETÖ’nün yapısal analizindeki bir boyuta dikkat çekmek gerekiyor.
Fetullah Gülen’in elebaşı olduğu bu örgütün bir yüzü terörse diğer yüzü istihbarat ve casusluk üzerine olmasıdır. Hatta daha ötesi, bu örgüt temeline istihbaratı/casusluğu koymuş, diğer tüm ayakları bu temelin çerçevesinde oluşturmuştur.
***
Hiç düşündünüz mü, neden dini bir yapılanma 13-14 yaşlarından itibaren ağına düşürdüğü gençlere kod isimler verir, onlara şifreli iletişim yöntemleri öğretir?
Örgüt, kuruluşundan itibaren incelendiğinde bu soruya yanıt bulunabilir.
Teröristbaşı Fetullah Gülen’in “Komünizmle Mücadele Derneği” Erzurum Şubesi ve İzmir Kestanepazarı’ndaki vaazlarıyla başlayan yolculuğundaki ilk hedef insan kaynağı oluşturmaktı. 1974 tarihiyle bağlantılı olduğu Nurcu gruplardan kendisini ayırmaya başladı. Sözde “altın nesil” hedefiyle müstakil bir yapılanmanın ilk adımlarını kurmuş oluyordu. Eğitim kurumlarına yoğunlaşması, yıllara yayılarak bu kurumların inşasını gerçekleştirmesi insan, yani militan kaynağı bu çerçevede ele alınmalı. Ayrıca bu kurumlar faaliyetlerini meşrulaştırmak açısından da önemli bir zemin teşkil ediyordu. Bu sayede 170’e yakın ülkeye giriş yaptı.
İnsan kaynağı oluşturma amacının temelinde ise devleti ele geçirme hedefi yatmaktaydı. Yetiştirilen militanlar, devlet içine sızdırılacak, bu sayede adım adım devlet ele geçirilecekti. Bu hedefe ulaşmak için de bilgiye, yani istihbarata ihtiyacı vardı.
***
Örgütün istihbarat kimliğini Prof. Atilla Yayla şu şekilde aktarmakta: “Fetullah Gülen, anlaşılan, istihbarat zihniyeti ve faaliyetleri için(d)e yetişmiş. Çok da haksız olmayacak şekilde modern devletin istihbarat merkezli olduğunu ve zamanımızda güç toplamanın en iyi yolunun istihbarat toplamaktan geçtiğini anlamış. MİT, Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat gibi formel istihbarat kurumlarını neredeyse tümüyle ele geçirmenin yanında, cemaat mensuplarını da birer istihbarat elemanı gibi kullanmış.” (Atilla Yayla, “Şanlı Direniş 15 Temmuz” kitabından aktaran Yağız Aksakaloğlu, “Girdap-Askeri Okullarda Katliam”, Pankuş Yayınları, Birinci Baskı, Ekim 2021, s. 25)
Örgüt, liderinden itibaren istihbarat yapılanması temelli kurulmuştur.
“İstihbarat, veri toplama, topladığı verileri tüm rakiplerinden gizleme, analiz etme ve sonuçta karşı karşıya olduğu fırsat ve tehditleri önceden görebilecek bir bilgiye dönüştürme faaliyetidir. İstihbaratın en temel amaçlarından birisi, rakiplerinin yakın ve uzak hedeflerini ve bu hedefleri gerçekleştirme kapasiteleri olup olmadığını öğrenmektir. İstihbarat tüm bunları yaparken kendisine karşı da aynı biçimde istihbarat yapılmasını önlemeye çalışır. Diğer bir ifadeyle bu faaliyet karşı istihbarat gücünü de içermektedir. İşte FETÖ tüm bu kapasiteleri inşa etmiş bir örgüttür.” (Hilmi Demir, “FETÖ/PDY Sözlüğü”, Türkiye Gazetesi, 25 Ocak 2020).
FETÖ ile mücadelede faydalanılacak eserler oluşturan, araştırmalar yapan Hilmi Demir, bu ifadelerle örgütün yapısına dikkat çekmiş. Peki bu tanımları sahada nasıl görüyoruz? Madde madde anlatalım:
- FETÖ, kuruluş aşamasından itibaren eleman bulma/militanlaştırma/devlete sızdırma sıralamasıyla hareket etti. Bunların hepsinde de tedbiri, gizliliği esas aldı. Elebaşı özellikle devletin içine sızan elemanlarına “Dikkat çekmeden devletin kılcal damarlarına kadar sızın” talimatı verdi. Bu talimatı ancak bir istihbarat servisinin yöneticisi, görevlendirdiği ajanına verebilir. Talimatı veren Fetullah Gülen, talimat verdiği de sözde mürit, özde militanlarıdır.
- Örgüt, ağına düşürdüğü kişileri, çocukluklarından itibaren gizlilik temelli eğitti. Örgüte girenler, kod adı kullanma, şifreli haberleşme yöntemleri, örgütten değilse en yakınındakilerin bile bilgilerini örgüt yöneticisine aktarma vs. yöntemlerle çocuk yaştan itibaren bir istihbarat servisi elemanı gibi yetiştirildi. Yani bir istihbarat servisi elemanı hangi eğitimlerden geçiyorsa, FETÖ’cüler de o eğitimlerden geçti. Örneğin örgütün ağına düşen daha çocuk yaştaki militan, kendisini gizlemek için gerekirse gözle namaz kılmak, alkol almak gibi yöntemlerle kendisini gizledi. Bunu sıklıkla askeri okullara sokulan FETÖ’cülerde görüyoruz.
- FETÖ güç, stratejik bilgi ve paranın olduğu her yerde örgütlendi. Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek “güvenlik bürokrasisi“ alanında derin bir istihbarat ağı oluşturdu. Toplanan bütün bilgiler birleştirilerek büyük havuza aktarıldı. FETÖ hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amacına uygun hale getirerek düşman gördüğü kişi ve kurumlar aleyhinde kullandı. (Kemal Gümüş, “Bir İstihbarat ve Suç Örgütü Olarak FETÖ”, Kriter Dergi, Temmuz/Ağustos 2017, Yıl:2, Sayı: 15)
- Milyonlarca yasa dışı dinleme gerçekleştirildi. Bu sayede örgütün önünde engel olan/olabilecek kişilerle ilgili çok sayıda özel hayat verisi toplandı. Bu veriler, medyadaki uzantılar ve sosyal medya üzerinden hedef kişiye karşı kullanıldı.
- Oluşturulan veri havuzuna ek olarak yalan belge üretimi gerçekleştirilerek, kumpaslara zemin hazırlandı. Emniyet ve yargı üzerinden yürütülen kumpaslara, TSK içine sızdırılan militanlar da destek verdi.
- Uluslararası istihbarat örgütleri ile ortak hareket gerçekleştirildi, Türkiye ile ilgili bilgiler yabancı istihbarat servislerine gönderildi. Buna en çarpıcı örnek, Bülent Arınç’a sözde suikast iddiasıyla gerçekleştirilen Kozmik Oda kumpasıdır. Ayrıca teröristbaşına referans olan isimlerin ABD istihbaratı kaynaklı kişiler olması, yine örgüt militanlarıyla Batılı istihbarat servisi elemanları arasındaki iletişim bu çerçevede ele alınmalıdır. 17-25 Aralık sonrasında sürecinde örgüte tavır alarak savcılıklara bilgi aktaran örgütün eski Atatürk Havalimanı imamı Emniyet Amiri İlyas Yağmur’un anlattıkları da çarpıcıdır. Yağmur, iki tane CIA ajanının bir evde kendilerine havalimanında gizli operasyonun nasıl yapılacağıyla ilgili eğitim verdiğini açıklamıştır. Ajanların eğitim verdiği konular “kaçak bagaj nasıl çıkarılır, etiketler nasıl değiştirilir, havaalanında kamerasız alan nasıl oluşturulur, transit yolcuların pasaportları ve kimlikleri nasıl değiştirilir” vs.dir. (Kemal Gümüş, “İşgalin Yapı Taşları”, Kopernik Yayınları, Birinci Baskı, Mayıs 2017, s. 135)
- Örgüt elemanları, FETÖ’nün görevlendirmesi çerçevesinde her yere bir istihbaratçı inceliğinde sızmıştır. 15 Temmuz öncesinde başta özel mahrem yapılar olarak tanımladığı TSK, MİT ve Emniyet olmak üzere devlet kurumlarına sızmak ana hedefken, 15 Temmuz’dan sonra başlayan gözaltılar ve tutuklamalar sonrası, legal ve illegal devlet dışı yapılar hedeflenmiştir. Bunlar arasında siyasi partiler, STK’lar, tarikat/cemaatler vardır. Hatta terör örgütlerine sızma bile planlanmıştır. Bunun adına “renklendirme” adını vermişlerdir. Örgüt militanı karşımıza Atatürkçü, sosyalist, muhafazakar, milliyetçi, ülkücü çıkabilmektedir.
Özetle, bu veriler ışığında örgütün tam bir istihbarat örgütlenmesi olduğu aşikardır. Örgütün hedefleri doğrultusunda her şey mübahtır. Terör yöntemi de, gizlenme de tamamen örgüt çıkarları için uygulanmaktadır.
Bu yapıyla mücadelede vatan savunması niteliğinde olup, Türk milletinin her bireyine görev düşmektedir. Hiçbir şey yapamıyorsanız, bu yapının kime olursa olsun kumpaslarına, yalanlarına, iftiralarına, itibar suikastlarına tavır alın. Çünkü bu yapı bir renge beyaz diyorsa, o rengin beyaz olma ihtimali sıfıra yakındır.