Filistin nasıl kuruldu?

İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan etmesinin ardından bölgede gerilim tırmanmaya başladı. Kudüs, üç semavi din olan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsaldır. Uzun tarihi boyunca, Kudüs, iki defa yok edildi, 23 defa işgal edildi, 52 defa saldırıya uğradı ve 44 defa ele geçirilip tekrar kurtarıldı. Şehrin en eski bölümüne, İsa’dan önce 4. milenyumda ilk yerleşim gerçekleşti. 1538’de I. Süleyman hükümranlığı altında, şehri çevreleyen duvarlar inşa edildi. Bugün bu duvarlar, Ermeni, Hristiyan, Yahudi ve Müslüman olmak üzere dört çeyreğe bölünmüş olan Eski Şehri (Eski Kudüs) çevrelemektedir. Bu gelişmeler üzerine Filistinliler merak ediliyor. Peki, Filistinliler Arap mı? Filistin nasıl kuruldu? Detaylar haberimizde...

Başkan Donald Trump'un Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarka tanımasının ardından gerilim yükseldi. Eski Kudüs, 1981 yılında Dünya Mirasları arasına girdi ve ayrıca şehir, Tehlike Altında Olan Dünya Mirasları arasındadır. Modern Kudüs, Eski Kudüs’ün sınırlarını aşarak çok büyümüştür. Sünni Müslümanlar için Kudüs üçüncü en kutsal şehirdir. İslamiyet’te Kudüs, Milattan sonra 610 yılında ilk Kıble olmuştur ve Kur’ana göre Peygamber Muhammed, 10 yıl sonra Miraç’a bu şehirden çıkmıştır. Kudüs, Yahudiler için en kutsal şehirdir çünkü kutsal kitaplarına göre, İsrail Kralı Davud, Milattan önce Kudüs’ü Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak inşa etti ve oğlu Kral Süleyman, İlk Tapınağı şehrin içinde kurdu. Hristiyanlar için Kudüs’ün kutsallığı, İncil’e göre İsa’nın bu şehirde çarmıha gerilmesinden ve 300 yıl sonra Azize Helena’nın İsa’nın hayatındaki hac noktalarını belirlemesinden gelmektedir. Sonuç olarak, küçük bir alan olmasına rağmen, Eski Kudüs, birçok dini önem taşıyan noktalara sahiptir. Bu gelişmeler üzerine Filistinliler merak ediliyor. Peki, Filistinliler Arap mı? Filistin nasıl kuruldu? Detaylar haberimizde...

FİLİSTİN

Doğu Akdeniz'de ve Orta Doğu'da, İsrail topraklarının tamamı ile Gazze Şeridi ve Batı Şeria gibi Filistinlilerin kontrolündeki toprakları kapsayan coğrafi bölge. Bölgenin sınırları oldukça tartışmalıdır ve bazı kaynaklar Ürdün'ü de dahil ederler. Filistin (bazı kaynaklarda bir kısmı), Kutsal Topraklar olarak bilinir ve Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. 20. yüzyıldan beri bölgede Arap ve Yahudi millî unsurlarının mücadelesi devam etmekte, zaman zaman uzun süreli şiddete ve hatta savaşa dönüşmektedir.

KÖKEN BİLİMİ

Filistin kelimesinin kökeni Yunanca Philistia sözcüğüdür ve Filistinlerin yurdu anlamına gelir. Antik Filistinliler (İng: Philistine) MÖ 12. yüzyılda güney sahilinde, Tel Aviv-Yafa ve Gazze arasındaki küçük bir bölgeyi ele geçirmişler ve ilk kez Antik Yunan yazarlar bu bölge için Philistia ismini kullanmışlardır. Filistin adı, 2. yüzyılda Romalılar tarafından Suriye Eyaleti'nin güneyini tarif etmek amacıyla Suriye Filistini şeklinde kullanılmış ve yeniden canlandırılmıştır. Buradan Arapçaya girmiş, en az İslam tarihinin başından beri kullanılagelmiştir.

Roma İmparatorluğu'ndan sonra Filistin adının resmi olarak kullanımı, Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp bölge İngiliz mandası oluncaya kadar ortadan kalktı. İngiliz mandası olan Filistin, hemen hemen tüm modern İsrail'i, Batı Şeria'yı ve günümüz Ürdün'ü olan Şeria Nehri'nin doğusunu kaplıyordu. Birleşik Krallık daha sonra Şeria Nehri doğusundaki toprakları ayrı bir idari yönetim altına aldı.

Bu yazıda Antik Filistinlilerin bölgeye yerleştiği MÖ 12. yüzyıldan önceki halklar da tanımlama kolaylığı açısından zaman zaman Filistin halkı olarak adlandırılmıştır. Bu durum bir etnik köken belirtmemektedir.

FİLİSTİNLİLER

Filistinliler, Filistin bölgesi kökenli Arap halk. Dünya genelinde yaklaşık 12 milyon Filistinli Arap vardır ve bunlardan sadece yarısına yakını herhangi bir devletin vatandaşlığına sahiptir.

DAĞILIM

Filistinliler, başlıca Filistin'deki kendi kontrollerindeki bölgelerde, İsrail'de ve başta Ürdün olmak üzere civar Arap ülkelerinde yaşarlar. Orta Doğu dışındaki en büyük Filistinli nüfusu yaklaşık yarım milyon kişi ile Şili'dedir. İsrail nüfusunun %16'sını Müslüman, %2'sini Hıristiyan Filistinliler oluşturur.

KUDÜS'ÜN STATÜSÜ

İsrail, Doğu Kudüs'ü 1967 Altı Gün Savaşı sonrasında işgal etmiş ve ardından topraklarına katmıştı ancak bu durum uluslararası alanda tanınmıyor. Filistinliler, Doğu Kudüs'ü ileride kurulacak bağımsız bir Filistin Devleti'nin başkenti yapmak istiyor. İsrail ise bütün Kudüs'ü başkenti olarak görüyor. Hamas, İsrail'in Kudüs'ü başkenti olarak ilan etmesi durumunda yeni bir intifada başlatma tehdidinde bulunmuştu.

KUDÜS'TEKİ KRİZ BAŞKA BİR BOYUTA TAŞINDI

Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.

BMGK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.

ABD, Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke oldu.

Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti.

MESCİD-İ AKSA'NIN ÖNEMİ NE?

Harem-üş Şerif, hem Müslümanlar hem de Yahudiler tarafından kutsal sayılıyor. Yahudiler için bölge Museviliğin en kutsal noktası ve Tevrat'ta adı geçen iki mabedin de geçmişte bulunduğu yer.

Mescid-i Aksa ise İslam'ın üçüncü en kutsal ibadet yeri olarak kabul ediliyor.

Bu bölgenin içinde olduğu Doğu Kudüs, 1967'deki Arap 6 Gün Savaşı olarak da bilinen 1967 Arap - İsrail savaşından bu yana İsrail devletinin işgali altında bulunuyor.

NUFÜS DURUMU NEDİR

Aralık 2007 yılında, Kudüs’teki nüfus 747,600 idi. 64% ü Yahudi, 32% si Müslüman ve 2% Hristiyan’dı At the end of 2005, the population density was 5,750.4/km2 (14,893/sq mi). 2000 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, şehirdeki Yahudi nüfusunun yüzdesi düşüşteydi. Sebep, Müslümanlar arasındaki doğum oranı ve şehirden ayrılan Yahudi yerleşimcilerdi. Araştırmaya göre, şehirdeki 32.488 kişinin 9%u Yahudi’ydi. 2005 yılında, eski Sovyetler Birliği’nden, Fransa ve Amerika’dan çoğunluğu olmak üzere, birçok yeni göç oldu. Yerel nüfusa bakıldığında ise, gidenlerin sayısı gelenlerden fazlaydı. 2005 yılında 16.000 Kudüs’ten ayrıldı ve sadece 10.000 Kudüs’e yerleşti. Buna rağmen, Kudüs’teki nüfus yüksek doğum oranından dolayı, özellikle Haredi Yahudilerde ve Arap toplumunda artmaya devam etmekteydi. Yıl boyunca toplam nüfus 13.000 kişiyle (1.8%) arttı ama dini ve etnik bileşenlerde değişim vardı. 1967 yılında, Yahudiler nüfusun 74% ini oluştururken, 2006 yılında, bu oran 9% düştü. Nedenler arasında, ev fiyatlarının yüksekliği, istihdam problemleri ve şehrin artan dini karakteri görüldü. Laik Yahudilerin ya da dini inançlarını diğer insanlara göre daha hafif taşıyanların yüzdesi düşmekte. Geçen 7 yılda, 20.000 tanesi şehri çeşitli nedenlerle terk etti. Şimdilerde bu kesim, bütün şehir nüfusunun 31% ini oluşturmakta. Bu yüzde, şehirde artan ultra-ortodoks nüfusla aynıdır. Laik kesimin birçoğu kıyı şehirlerine daha laik bir yaşam tarzı ve ucuz ev bulmak için taşındılar. 2009 yılında, şehirdeki Haredi nüfusu artıyordu. Okula giden 150.100 çocuktan, 59.900 ya da 40% ı laik devlet okullarında ve Millî dini okullardayken, 90.200 ya da 60%% ı Haredi okullarında eğitim almaktaydı. Bu Haredi ailelerin çok sayıdaki çocuklarıyla pozitif bir ilgileşim gösterir. Bazı İsraillilerin Kudüs’ü fakir, bitkin ve politik ve dini karmaşadan dolayı delik deşik bulmasına rağmen, şehir birçok Filistinli için çok çekicidir, çünkü Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nden daha fazla iş ve fırsat sunar. Filistinli yöneticiler, daima Arapları Kudüs’te kalmaları için destekler, böylece şehir üzerinde olan iddialarını koruma altına almış olurlar. Araplar, istihdam, sağlık, sosyal güvenlik ve diğer sağlanan yararlarla şehre çekilirler. İsrail vatandaşlığına sahip olmak istemeyen, Araplar, İsrail tarafından verilen bir kimlik kartıyla, kontrol noktalarından kolaylıkla geçip İsrail’de serbest dolaşım elde edebiliyorlar. Ayrıca iş bulma imkânları da oluyor. Kudüs’teki Araplar, çocuklarını İsrail okullarına gönderebilirler ve üniversiteler, İsrailli doktorlar ve Hadassah Sağlık Merkezi gibi saygın hastaneler Araplar tarafından kullanılabilir. Nüfus ve Yahudi-Arap nüfus dağılımı Kudüs üzerindeki anlaşmazlıkta büyük bir role sahiptir. 1998 yılında, Kudüs Gelişim Kurumu şehrin batı kanadını genişletip, daha fazla Yahudi’nin yaşadığı yerler yaratmayı önerdi. Böylece şehrin Yahudi nüfusu çoğunluk olarak artacaktı. Geçen birkaç yılda, Yahudi doğum oranında düzenli bir artış, Arap doğum oranında ise düzenli bir azalış oldu. Mayıs 2012’de raporlara göre, Yahudi doğum oranı Arap doğum oranını solladı. Şimdilerde, şehrin doğum oranı, Yahudi ailelerde 4.2 çocuk ve Arap ailelerde 3.9 çocuk olarak dağılmıştır (217-218). Buna ek olarak, Kudüs’te Yahudi yerleşimcilerin sayısı artmıştır. Geçen birkaç yılda, binlerce Filistinli, daha önce Yahudiler tarafından yaşanılan, doğu Kudüs’teki muhitlere yerleşti. 2007 yılında, 1300 Filistinli, Pisgat Ze’ev ve Neve Ya’akov gibi Yahudi nüfusunun çok olduğu alanlara taşındı.

Milli Savunma Bakanı Güler'den son dakika açıklaması! Aile hekimlerinde ücretli rapor dönemi! "Flört yaşı" açıklamasıyla yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi
Sonraki Haber