Bugün Fırat Kalkanı Harekatı’nın 8. yıldönümü. Harekat, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalıştığı Teröristan’ı Doğu Akdeniz’e ulaştırma koridoru planına indirilen ilk hançerdi. Adım adım işledikleri, Hatay’ı bile hedefledikleri, sonrasındaki aşamada Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni içine katmaya çalıştıkları İkinci İsrail planına indirilen bu hançer, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması açısından da dönüm noktası oldu.
Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür misali sürekli hafızamızı tazelemek lazım. Yoksa unuttuğumuzu bize tekrar yaşatmaya hazır kudretli dostlarımız(!) ve düşmanlarımız var. Bu nedenle Fırat Kalkanı Harekatı’nın önemini anlamak için öncesindeki durumu anlamak şart.
Madde madde anlatalım:
- ABD, Irak’ı işgalden sonra Suriye’yi hedef seçti. Bunun enerji, güvenlik boyutlarıyla ilgili nedenleri vardı. ABD bölgeyi dizayn Suriye’nin kuzey bölgelerinde bölücü yapılanmaları besledi. 2004 yılı Mart ayında Suriye’nin Kamışlı kentinde bir futbol maçı sonrasında çıkan olaylar bölücü isyana dönüştü.
- Arap Baharı adı verilen isyanlar Suriye’ye de sıçradı. Şam yönetiminin de süreci yanlış yürütmesi ve saldırgan bir tutum izlemesi, olayların ülkede iç savaşa giden yolu açtı.
- İç savaşı fırsat bilen terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG, sırasıyla 19 Temmuz 2012 tarihinde Halep vilayetine bağlı Ayn al-Arap, 20 Temmuz 2012’de Halep’in 65 kilometre kuzeybatısındaki Afrin, 21 Temmuz 2012’de de Haseke vilayetine bağlı Malikiye kasabalarının yönetimini işgal etti.
- Bir anda Irak ve Suriye merkezli ortaya çıkarılan DAEŞ terör örgütü, PYD-YPG terör örgütüne alan açtı. PYD-YPG’yi nereye sürmek istiyorlarsa önce o bölgeye DAEŞ’i soktular, ardından terör örgütünü kurtarıcı olarak bölgeye getirdiler. (Irak’ta da benzer oyun oynandı). Suriye’de bu süreç devam ederken DAEŞ terör örgütü, Türkiye’yi de hedef alan terör saldırıları yaparak, içeriyi oyaladı.
- O sırada Türkiye’de devam eden Çözüm Süreci’ni istismar eden terör örgütü PKK, Suriye’deki işgal alanlarının genişletme fırsatı da yakaladı.
- ABD, DAEŞ terör örgütünün saldırılarını fırsat bilerek (!) PYD-YPG terör örgütüne açık destek vermeye başladı. Bu destek yıllara yayılan bir biçimde binlerce tırlık silah, mühimmat, araç-gereçin yanısıra eğitim desteğiyle devam etti.
- PYD terör örgütüne, ABD tarafından verilen silah-mühimmat gizlice Türkiye’ye sokularak terör örgütü PKK’nın şehir yapılanmasına verildi. Böylece Türkiye’de de çukur terörünün altyapısı hazırlandı.
- PKK terör örgütünün 2015 yılının Temmuz ayında yeniden terör eylemlerine başlamasıyla Türkiye 24 Temmuz 2015’te terörle mücadele harekatına başladı. Terör eylemleri, kırsaldaki saldırıların yanı sıra, siyasi ayağın da desteğiyle şehir merkezlerimizde çukur terörüne dönüştü. Türkiye bir taraftan PKK terör örgütü militanları kazdıkları çukurlara gömerken diğer yandan FETÖ, DAEŞ, DHKP-C vb. örgütlerin saldırılarıyla mücadele etti.
- Türkiye’nin terör örgütlerini ezmesi, siyasi iradenin de milli siyasetlerin desteğiyle ABD ve aparatlarına net tavır koyması üzerine devletin içine yıllar boyunca sızan/sızdırılan FETÖ terör ve casusluk örgütü militanları 15 Temmuz saldırısını gerçekleştirdi. 15 Temmuz’un arkasında aynen PKK/PYG terör örgütünün arkasında olduğu gibi ABD olduğunu söylemek için de kahin olmaya gerek yok.
İşte Fırat Kalkanı bu dönemde başladı.
Fırat Kalkanı bütün bu emperyalist planı ters yüz etti. Koridor planına ilk hançer indirildi. Ardından yapılan Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla koridor tamamen çöp oldu. Bunu dönemin ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey açık açık söyledi. ABD, bizim El Bab’ı almamızı istemiyordu. Çünkü Münbiç üzerinden Fırat’ın doğusuna geçirdikleri PYD/YPG terör örgütünü, daha sonra El Bab üzerinden Afrin’e, sonra da Hatay’a uzandırmak istiyordu. Türkiye önce El Bab’ı, sonra da Zeytin Dalı ile Afrin’i temizleyince ABD’nin tekerine çomak soktu. Üstüne üstlük Rusya ve İran ile başlatılan “Astana Süreci”yle beraber Türkiye, kukla terör devletini adeta kuşatma altına aldı. Bu süreç artık Şam’ı da içine alarak genişlemeli.
Şimdi, bu terör örgütünü işgal ettiği alanlardan tamamen söküp atmayı konuşuyoruz. İşte bunu bugün konuşabiliyorsak, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı komutasında gerçekleşen Fırat Kalkanı Harekatı’nı planlayan, gerçekleştiren, sahada hayata geçiren kahramanlar sayesindedir.
Tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Tüm gazilerimizi saygıyla selamlıyorum. Bu operasyona komuta ve saha boyutunda katılan tüm kahramanlarımızın önünde de saygıyla eğiliyorum. Vatan hepinize minnettar.
-