Gazeteci İbrahim Taş, Almanya ile yaşanan gerilimi SuperHaber’e değerlendirdi!
Gazeteci İbrahim Taş, Almanya ile ilişkilere yönelik SuperHaber’den Arzu Erdoğral’ın sorularını yanıtladı.
Referandum sürecinde açık açık hayır cephesine destek veren ve Türkiye’ye her fırsatta zorluk çıkartan Almanya’da son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında provokatif bir eyleme imza atıldı. Almanya Federal Başbakanlık binası önünde bir podyum üzerine çıkarılan arabanın önüne açılan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in resimlerinin bulunduğu, "Bu arabayı kazanmak istiyor musun? O zaman diktatörlüğü öldür" yazılı pankarta ilişkin ise Türkiye tarafından Almanya Dışişleri Bakanlığı'na nota verildi.
Alman Die Zeit gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan da, "Almanya konuşmama izin vermeyerek intihar ediyor" dedi.
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Almanya'da genel seçimlere 3 ay kala Başbakan Merkel ve kardeş parti lideri Seehofer seçim programını açıkladı. Merkel seçim programında, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıktı. Yaşananlar ile ilgili olarak konuştuğumuz Gazeteci İbrahim Taş, bütün bu olayların başlıca sebeplerinden birine vurgu yaparken Almanya medyasının Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yayın yapmadığı gün olmadığını belirtti.
İLİŞKİLER DİBE VURMUŞ DURUMDA
-Türkiye- Almanya ilişkileri ile ilgili neler söylenebilir?
Almanya ile Türkiye arasında son yıllardaki ilişkiler dibe vurmuş durumda. Referandum çalışmaları döneminde Almanya’ya gelen bakan ve milletvekillerine salon verilmemesi veya kiralanan salonların iptal edilmesi, bilhassa Alman medyasının genelde Türkiye, özelde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı karalama kampanyası, dostluğu çok eskilere dayanan iki ülke arasında iplerin gerilmesine sebep oldu. Başını Türkiye kökenli siyasilerin çektiği, bazı Alman siyasi parti ve kilise temsilcilerinin Türkiye karşıtı önyargılı söylemleri, ilişkilerin daha da kötüleşmesine yol açtı. Bütün bu olayların başlıca sebeplerinden biri, 2016 ile 2017 yılları arasında Almanya’nın farklı eyaletlerinde yapılan seçimlerde İslam ve sığınmacı karşıtlığı ile tanınan Almanya için Alternatif (AfD) partisine giden oylar.
YEŞİLLER PARTİSİNİN TÜRKİYE KARŞITLIĞI ARTIK ÇOK PRİM YAPMIYOR
-Almanya’da seçim yaklaşıyorken son durum nedir?
Federal Meclis seçimleri 24 Eylül 2017 tarihinde 19.ncu kez yapılacak. Siyasi partiler, seçim programlarını açıklamaya başladılar. Son seçim anketlerine bakıldığında başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Birlik Partisi‘nin (CDU) oyları yükselişte ve şu anda yüzde 40’a ulaşmış durumda.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) başkanlığına seçildiğinde kurtarıcı gözüyle bakılan Martin Schulz’un ilk günlerdeki hızlı çıkışı, şimdi tam tersine döndü. Seçim yapılan eyaletlerde büyük oy kaybetti. Hatta SPD’nin kalesi olarak bilinen ve küçük Almanya olarak tanımlanan Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti’nde büyük bir hezimete uğradı; sadece oy değil, iktidarı da kaybetti.
Yeşiller partisinin Türkiye karşıtlığı artık çok prim yapmıyor. Sol parti eriyor. Hür Demokrat Parti (FDP) eski gücüne yavaş yavaş dönmeye başladı. Kurulduğu günden bugüne kadar sürekli göçmen, Müslüman ve yabancılar aleyhinde propaganda yapan ırkçı ve sağcı popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, sürekli oylarını yükselterek birçok eyalette meclise girmeyi başardı. Diğer partiler oyların AfD’ye kaymasından korkuyorlar. Federal Meclise kesin girmesi beklenen AfD‘nin şu andaki oy oranı yüzde 9‘da görünüyor. Diğer siyasi partiler bu oranın yükselmesini istemiyor ve AfD’nin popülist söylemlerini sahipleniyorlar.
TÜRKİYE’NİN AB’YE TAM ÜYE OLMASINI İSTEMİYORUZ!
-Merkel seçim programında, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıktı. Bu duruma yönelik değerlendirmeniz ne olur?
Geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği‘ne karşı çıkan ve bunu her fırsatta dile getiren Başbakan Angela Merkel ve partisi ile küçük kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) seçim programını açıkladılar. Seçim programında, Türkiye ile özel ilişkileri devam ettirelim, fakat Türkiye’nin Avrupa Birliği‘ne tam üye olmasını istemiyoruz“ dediler. Gerekçesini de, Türkiye üyelik şartlarını yerine getirmiyor. Türkiye'de hukuk devleti, özellikle ifade ve basın özgürlüğü konularında yaşanan son gelişmelerden ise büyük endişe duyuyoruz“ şeklinde ifade ettiler.
Hatırlayalım; geçmiş yıllarda Başbakan Merkel Türkiye için imtiyazlı ortaklık fikrini ortaya atmıştı. Bundan tam olarak ne kastedildiği de anlaşılamadı. CDU ve CSU partileri Türkiye’nin Avrupa Birliği‘ne hep karşı çıktı. Aslında diğer siyasi partiler de karşılar, ancak bunu sadece açık bir şekilde dile getirmiyorlar. Sebebi ise çok basit: Türkler’den gelecek oylar…
ALMANYA’YA VERİLEN NOTA MEDYADA HİÇ YER ALMADI
-Alman medyasının durumu nedir?
Almanya medyasının Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yayın yapmadığı gün yok. Haliyle bu durum toplumu etkiliyor. Sokakta işyerinde, okulda kısaca Alman dostlarımızla karşılaştığımız her yerde aynı sorularla karşılaşıyoruz. Bu arada yapılan yeni bir araştırmada Alman halkının yüzde 40’ı medyaya güveniyor. Türkiye karşıtı kampanyaya zaman zaman televizyondaki şaklabanlar, ressamlar, karikatüristler ve restoranlar katılıyor. Kısaca Almanya’da işleri kötü giden veya ucuz yolla meşhur olmak isteyenler, Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanına fikir özgürlüğü adı altında hakaret ediyor. En son Berlin’de bir densizin, Başbakanlık binasının önünde yaptığı provokasyon kin ve nefretin dışa nasıl yansıtıldığını gösteriyor. Halkı kin ve nefrete kışkırttığı için hakkında mutlaka dava açılmalı. Henüz bir gelişme olmadı. Bekleyip göreceğiz. Bu kışkırtıcı çıkışa karşı Türkiye’nin Almanya’ya verdiği diplomatik nota Almanya medyasında söz birliği etmişcesine neredeyse hiç yer almadı. Sadece DPA ve DW çok kısa yer verdi.
Özel Röportaj / SuperHaber - Arzu Erdoğral