Türkiye’nin sokaklarda çözülecek tek bir meselesi yoktur. Her meselesi siyasetle, siyaset kurumu üzerinden çözülmelidir. Bunun için de güçlü, ilkeli, tutarlı siyaset kurumlarına ve siyasetçilere ihtiyaç bulunmaktadır.
Siyasette yolsuzluk ve yozlaşma örnekleri zaman zaman görülür. Bunlarla öncelikle siyaset kurumu kendisi mücadele eder ve arındırmayı gerçekleştirir. Siyasette yolsuzluk ve yozlaşma örnekleri genel olarak orta ve üst yaş kuşağındaki siyasetçiler arasından çıkar. Son günlerde kamuoyunu haklı olarak fazlaca meşgul eden H.K. Ayvatoğlu örneği bu nedenle önceki yolsuzluk ve yozlaşma örneklerine oranla çok daha fazla sarsıcı olmuştur.
Bu örnek bize yolsuzluk ve yozlaşma ile pek çok boyutta mücadele etmemiz gerektiğini ancak bir hususa da özellikle dikkat etmemizin zorunlu olduğunu göstermektedir: Gençlik olmadan siyaset olmaz ve kötü örneklerle gençlerimizi siyasetten soğutmamalıyız.
12 Eylül 1980 darbesi gençliğin üzerinden silindir gibi geçtiği gibi apolitik bir kuşak yaratmak için de olağanüstü baskıcı yöntemler izledi. Bunun ülkeye faydası oldu mu, hayır…
Ülkesi, milleti ve insanlık için sorumluluk duygusu yüksek, gelecekte görevler üstlenecek, dünya milletleri arasındaki rekabette ülkemize nadide bir yer için mücadele verecek, ehliyet ve liyakat sahibi bir gençlik için en fazla titizlik göstermesi gereken merci ve mevki siyaset kurumunun kendisidir.
Deneyimli ve birikimli siyaset insanlarının yanında, siyasi partilerin gençlik kollarında, parti okullarında, teşkilatlarının kademelerinde, sivil toplum yapılanmalarında pişe pişe yetişecek, olgunlaşacak ve siyasete dâhil olacak bir gençlik demokrasimizin de teminatıdır.
Sadece etik dersleri ile değil aynı zamanda yüksek etik örnekleri ile adanmışlıklarla büyümüş, tanınmış siyasetçilerle iç içe yetişen ve siyasete dâhil olan gençlerimiz Türk siyasetini içindeki bitmek tükenmek bilmez azmi ile sarsılmaz ülküleriyle dünyanın en saygın ülkeleri arasında sonsuza kadar tutacaktır.
Kötü bir örnekten yola çıkarak tartışmayı diri tutmanın, sanki siyasette yer alan gençlerimizin içinde büyük bir kısmının bu neviden yozlaşmalarla malul olduğu gibi bir düşünceye neden olabilecek tartışmaların yararı yoktur.
Tüm siyasi partilerimiz içindeki gençlerimiz pırıl pırıldır ve idealisttir. Hepsinin mayası da hamuru da temizdir. Gençlerimiz siyasi partilerin kapılarından içeri girerken akıllarında tek bir şey bulunmaktadır: Aziz Türk milletine kendilerini adamak…
Siyasi partilerin her kademede yöneticileri, gençlik teşkilatları, parti içi siyaset okulları, sivil toplum yapılanmaları mutlaka ama mutlaka gençleri kazanmaya, kazandıkları gençleri kendilerine geldikleri andaki gibi tertemiz ve ideallerle dolu tutmaya ve onları fikri bakımdan zenginleştirerek topluma hizmet için yollarını açmaya mecburdur.
İğneyi kendimize batırmadan çuvaldızı başkasına batırırsak bu hiç adil ve dürüstçe olmaz. Gencecik insanlar çürüyorsa bu kendiliğinden de meydana gelmez. Demek ki bir yerde bir eksiklik ve yanlışlık vardır, çürüme meydana geliyordur. Onun için tedbiri almak, sorgulamaya kendimizden başlamak ve her gencimizi onurlu ve güzel bir hayat içinde yaşatmak için çabalamak zorundayız.
Bu vesile ile büyük bilim insanı rahmetli Ali Fuat Başgil’in “Gençlerle Başbaşa” adlı eserini genç, yaşlı her insanımıza önermek istiyorum. Merhum Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, gençlere hayat deneyimlerinden hareketle başarılı olmanın düşmanı olarak tembelliği, kötü arkadaşları ve kötü örnekleri işaret eder. Başarılı olmak için iradeli olmayı öğütler ve “Bizim olan ve olmayan hareketler, refleksler ve otomatik hareketler, insiyaki hareketler, alışkanlıklar, telkinli hareketler, şuurlu hareketler ve ahlaki irade” konularında bilgilendirir. Yine bu küçük boyutlu ama bilgi bakımından hacimli eserinde terbiyenin ruh ve karakter üzerindeki etkileri, başarılı olma ve verimli çalışma, çalışma hayatının ve başarılı olmanın kanunları üzerine o engin bilgi birikimi ile bizleri aydınlatır.
Son olarak, gençlerimiz için siyaset kurumları bir olgunlaşma, gelişme ve insanlığa hizmet kapıları olarak ardına kadar açık olmalıdır. Gençliği siyasetten ve ideallerinden soğutmayalım. Gençlerimizi yozlaştıran örneklerle değil, içlerinden başarı öyküleri oluşturanlarla toplumun önüne çıkalım. Biliyor ve inanıyorum ki her siyasi partimizin gençlik teşkilatında, gençlik dernek ve vakıflarında pek çok güzel örnekle karşılaşmamız mümkündür.