Hak hukuk tanımıyor! Kim bu Mustafa Uslu?

2012 yılında vefat eden halk ozanı Neşet Ertaş’ın hayatını anlatan ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş’ filmi, Neşet Ertaş'ın ailesinin rızası olmamasına rağmen yapımcı Mustafa Uslu tarafından çekildi. Neşet Ertaş'ın aile fertleri bütün itiraz ve hukuk mücadelesine rağmen, Neşet babanın filmini ısrarla çekip vizyona koymaya çalışan ve hak hukuk tanımayan yapımcı Mustafa Uslu'ya karşı direniyor.

"Bozkırın Tezenesi" olarak bilenen halk ozanı Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012’de aramızdan ayrılmıştı. Ertaş'ın hayatını konu alan “Garip Bülbül Neşet Ertaş” filminin çekimleri daha önce Neşet Ertaş'ın ailesinin açtığı dava ile durdurulmuştu. Ailesi, sanatçının hayatının film olmasını istemediğini söyleyerek, bu konuda vasiyetinin olduğunu söylemişti.

Filmin çekimlerinin durdurulması için mahkemeye başvuran aile, basına yaptığı açıklamada Neşet Ertaş hayattayken defalarca bu tip tekliflerin geldiğini ancak sanatçının bu konuya asla izin vermediğini belirtmişti.

HAK HUKUK TANIMAYAN MUSTAFA USLU HER ŞEYE RAĞMEN FİLMİ ÇEKTİ

'Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu', 'Ayla', 'Müslüm' gibi filmlerin de yapımcısı olan Mustafa Uslu, ailenin tüm itirazına ve hukuk mücadelesine rağmen ısrarla filmin çekimlerini tamamladı.

Neşet Ertaş'ın ailesi, 23 Aralık'ta vizyona girecek olan ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş’ filmine bir kez daha itirazda bulundu. Avukatları aracılığıyla bir açıklama yapan Ertaş ailesi "Yapımcı filmin 23 Aralık tarihinde gösterime girmesinde ısrar ederek devam eden davaları ve hukuk sistemini etkisiz bırakmaya çalışmaktadır" dedi.

Kültür Bakanlığı ve resmi kurumlara çağrıda bulunan aile şu açıklamayı yaptı:


Kamuoyu/Basın Duyurumuzdur…


Neşet Ertaş’ın ve ailesinin rızası olmamasına rağmen çekilen ve Neşet Ertaş’ın özel hayatının, aile fertlerinin yer aldığı Film; devam eden üç davaya rağmen hukuka, etik ve meslek ilkelerine aykırı biçimde vizyona sokulmak istenmektedir. Yapımcı filmin 23 Aralık tarihinde gösterime girmesinde ısrar ederek devam eden davaları ve hukuk sistemini etkisiz bırakmaya çalışmaktadır.


Bu sebeple yapımcı tarafından gizlenen bazı gerçekleri kamuoyuna bildirmek zorunluluğu doğmuştur.

Yapımcı, 2019 yılından itibaren çeşitli aracılar vasıtasıyla film yapma talebini aileye iletmiş, aile ise filme hem babaları Neşet Ertaş’ın hem de kendilerinin rızalarının bulunmadığını söyleyerek teklifleri reddetmiştir. Buna karşın kapıdan giremeyen yapımcı bacadan girmeye çalışmış ve bu kez Neşet Ertaş’ın ve ailesinin iradesini bilmesine rağmen kitaplar üzerinden
filmi çekmeye çalışmış, nihayet Erol Parlak’la iş birliği yapma yolunu seçmiştir. Bu noktada Erol Parlak da aileye Haber bile vermeksizin kitabını satmıştır. Ailenin film teklifini reddetmenin dışında yapımcıyla herhangi bir görüşmesi olmamıştır. Bugün her ne kadar yıpratılmak için Ailenin yapımcıyla pazarlık ettiği ve anlaşamadığı ima ediliyorsa da söz konusu beyanlar tamamen gerçek dışı iftiralardan ibarettir.


Öncelikle belirtelim ki filmin vizyona girebilmesi için yasal olarak zorunlu olan kayıt tescil işlemleri yapılmamış, dolayısıyla halihazırda yasal izinler alınmamıştır.


Filmde ve filmin paylaşılan fragmanlarında Neşet Ertaş’ın eserlerinin kullanılması için alınmış herhangi bir izin yoktur. Bu konuda, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre mutlak hak sahibi olan aileden ve Kalan Müzik’ten izin alınmamıştır.


Filmde sadece Neşet Ertaş’a değil, aynı zamanda rızaları olmadığını defaatle bildirmiş olmalarına rağmen Neşet Ertaş’ın aile fertlerine de karakter olarak yer verilmekte, bu kişiler filmin fragmanlarında ve yayımlanan fotoğraflarında paylaşılmaktadır. Bu durum aynı zamanda davadaki gizlilik kararına da aykırı olup, Neşet Ertaş ailesi Leyla, Döne Hüseyin
ve Canan Ertaş’ın Anayasa ve yasalarla korunan kişilik haklarına tecavüz mahiyetindedir. Ayrıca Neşet Ertaş’ın kız kardeşi Nadiye Ertuğrul’un kendisinin ve ağabeyi Merhum Necati Ertaş’ın varislerinin de rızaları olmayıp, onların kişilik haklarına da tecavüz edilmektedir.


Filme ilişkin fragman ve fotoğraf paylaşımlarına bakıldığında biyografi eseri adı altında olamayacak pek çok gerçek dışılığın, birçok saçmalığın izleyiciye aktarıldığı görülmektedir.


Örneğin: Neşet Ertaş’ın sahnede yere yuvarlandığı tamamen gerçeğe aykırı olup onun yaşadığı bir sağlık sorunun gişe kaygısıyla ajite edilmesinden ibarettir. Keza Neşet Ertaş’ın evlatlarının Almanya’ya Dr. Mehmet Ali Altın tarafından götürülmesi sahnesi de gerçek dışıdır. Zira Müvekkiller Almanya’ya farklı zamanlarda, yanlarında Dr. Mehmet Ali Altın
olmaksızın gitmiş olup Dr. Mehmet Ali Altın’ı hayatlarında görmüş bile değillerdir. Filmde böylesine basit gerçekler bile olduğundan farklı aktarılmaktadır. İkişer dakikalık fragmanlarında dahi böylesine yanlış bilgiler bulunan filmin diğer sahnelerinde neler olduğunu düşünmek bile istemiyoruz.


Mahkemeler tarafından yapımcıya aralıklarla, 5 sefer kesin süre verilerek senaryonun ibrazı istendiği halde, senaryo Mahkemelere ibraz edilmemiş, senaryo ve film mahkemeden kaçırılmıştır. Yapımcı Mustafa Uslu ve temsilcileri çekimleri çoktan biten, fragmanları yayınlanan filmin senaryosunun hala yazılmakta olduğu gibi akıl almaz beyanları
mahkemelere söyleyecek kadar da cüretkârdır.


Filme dayanak teşkil ettiği söylenen kitapla, yapımcı tarafından kitabın %99 aynısı olduğu söylenen senaryonun uzaktan yakından alakası bulunmamaktadır. Bu minvalde kitap yalnızca çekilen filme göstermelik bir dayanak olarak kullanılmaktadır.


Bu hadise ile ilgili olarak;


1 İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılmış filmde kullanılacak eserlerle ilgili dava,


2- İstanbul 43. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan kişilik haklarının ihlaline ilişkin dava,


3- Filme dayanak teşkil ettiği söylenen Erol Parlak tarafından alınmış belgelerin, 4. evre kanser hastası olan ve ağır ilaçlar kullanan, 40 kiloya kadar düşmüş, 74 yaşındaki Neşet Ertaş’tan son kez hastaneye kaldırılmasından 6 gün ve ölümünden 22 gün önce, evinde doktor raporu dahi olmaksızın alınmış olması nedeniyle iptali talebiyle açılmış olan dava, bulunmakta olup, bu üç dava da derdesttir, halen devam etmektedir. Söz konusu davalardan birinin duruşması 8 Aralık 2022 tarihindedir. Üç davada da filmin gösterime girmemesine yönelik tedbir talep edilmiştir.


Yapımcı Mustafa Uslu’nun amacı ise davalar devam ederken filmi vizyona sokup davaları ve hukuku etkisiz hale getirmektir.


Yapımcı, daha evvel yaptığı filmlerde de benzer süreçler yaşanmıştır. Örneğin “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” filmi henüz davanın devam ettiği sırada gösterime sokulmuştur. Filmin yayınlanması üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen bu dava tazminat davasına dönüşmüş olarak devam etmektedir. Yaptığı her biyografik filmde kamuoyuna da yansıyan benzer hukuki süreçler yaşayan Uslu’nun burada da hukuku hiçe saydığına şahit olmaktayız.
Durum özetle budur. Türk adaletinin bu "ben yaptım oldu" anlayışına geçit vermeyeceği inancındayız.

Kamuoyunun bilgi ve takdirlerine sunarız. Saygılarımızla…
Neşet Ertaş Ailesi
Adına Av. Uğur Çapkın

Ayla filminin asıl konseptini ve senaryosunu yazan Yiğit Güralp de Mustafa Uslu'dan şikayetçi olmuştu. Ayla filminin yapımcısı Mustafa Uslu'nun "Vatanıma hakaret etmeyi kabul etseydim Oscar vereceklerdi" açıklamasına tepki gösteren senarist Yiğit Güralp, "Filmde Ayla'nın yere düşen Türk bayrağını kaldırdığı bir sahne var, akıl hocaları 'bunu çıkar Oscar alamazsın' demişler. Bu da Amerikalılara yaranmak için çıkardı, filmde yok. Onu da anlatsa ya keşke, medya bu kardeşimize el vererek medyanın kalitesini de ortaya koyuyor" açıklamasını yapmıştı.

Ali Katırcıoğlu Kimdir? Öldü mü? Ali Katırcıoğlu Şirketleri Borsa İstanbul’da 6 haftalık yükseliş dönemi bitti Oktay Uludoğan Kimdir, Ne İş Yapar? Serveti
Sonraki Haber