"Uzun Adam’ı durdurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!"

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hasan Öztürk bugün sitemkar bir yazı kaleme aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çevresinde, "Her yükü onun sırtına vurup, her fırsatı kendi lehine çeviren kurnazlar..." olduğunu yazan Öztürk, "Makam arabalarına bindiniz..! Kırmızı halılarda yürüdünüz..! Ömrünüzde görmediğiniz itibarı gördünüz..! Bütün bunları bir Uzun Adam’ın arkasına sığınıp yaptınız! O Uzun Adam’ın uzun yürüyüşünü durdurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!" dedi.

Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk "Ne zaman söyleyeceksin… Söyleyemezsin" başlığını taşıyan yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarı döneminde makam, mevki sahibi olan kimi isimlere sitem etti.

"Son 20 yılda elde edilen a’dan z’ye tüm kazanımlardan pay aldığı halde, hiç olmazsa yönünü belli etmek için bile söz söyleyemeyenlere sözümüz var." diyen Öztürk, bu kişilere Halil Cibran'ın şiiriyle seslendi.

İşte Hasan Öztürk'ün yazısı;

“Kibirle yürüyüp gülü incitme gönül” diyeni…

“Bize Ömerler lazım” diye haykıranı…

“Milletin efendisi değil hizmetkarıyız” diyeni…

“Bıkmadan usanmadan gece gündüz çalışacağız” hedefini koyanı…

“Yaptıklarımızı, her platformda anlatacağız” diyeni…

“Sussa, daha iyi olur” diyenlerin ağzına bakarak yalnız bırakanlara, söyleyecek sözümüz var.

Her yükü, onun sırtına vurup, ama her fırsatı kendi lehine çevirme kurnazlığı gösterenlere söyleyecek sözümüz var.

Son 20 yılda elde edilen a’dan z’ye tüm kazanımlardan pay aldığı halde, hiç olmazsa yönünü belli etmek için bile söz söyleyemeyenlere sözümüz var.

Suskunlar. Sessizler. Çünkü…

SÖYLEYEMEZSİNİZ; ÇÜNKÜ…

Söyleyemezsiniz! Çünkü, “Peygamberinizi bile dinlemediniz beni hiç dinlemezsiniz!”

Makam arabalarına bindiniz..!

Kırmızı halılarda yürüdünüz..!

Ömrünüzde görmediğiniz itibarı gördünüz..!

Bütün bunları bir Uzun Adam’ın arkasına sığınıp yaptınız!

O Uzun Adam’ın uzun yürüyüşünü durdurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!

Söyleyemezsiniz!

***

Makam arabalarına bindiniz..!

Makam koltuklarına oturdunuz..!

Emrinize binlerce bürokrat…

Binlerce memur…

Binlerce işçi verildi.

Kamunun imkanları sunuldu.

Ömrünüzde görmediğiniz itibarı gördünüz..!

Bütün bunları bir adamın arkasına sığınarak yaptınız!

Ona laf söyleyene bir çift söz söyleyemediniz!

Söyleyemezsiniz!

***

Lüks arabalara bindiniz..!

Her köşeye bir gökdelen diktiniz!

Zenginleşip palazlandınız…

Banka hesaplarına dolarları, euroları, doldurdunuz..!

Dünyalıkta sınır tanımadınız…

Emniyet şeritlerini kendinize tahsis edilmiş sandınız!

Süfli duygulara kapıldınız!

Bütün bunları bir adam’ın arkasına sığınıp yaptınız!

Onun uzun yürüyüşünü durdurmak isteyenlere bir çift söz söyleyemediniz!

Söyleyemezsiniz!

Çünkü siz “Peygamberinizi bile dinlemediniz, beni hiç dinlemezsiniz!”

***

Susuyorum ve sözün burasında sizi göç edebiyatının büyük ustası Lübnanlı şair Halil Cibran’ın sözleriyle baş başa bırakıyorum:

“Ey kavmim..!

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Dönüp de bakmazsın ölülerine.

Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın.

Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın.

Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıtını.

Tanrı’ya yakarır ama firavunlara taparsın.

Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.

Ey kavmim..!

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Korkarsın kendinden olmayan herkesten.

Ve sen kendinden bile korkarsın.

Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın.

Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın.

Gündüzleri Maria Magdalena’yı ‘fahişe’ diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın.

Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i, Kuran’ı bilirsin.

Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın.

Ey kavmim..!

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Dönüp de bakmazsın ölülerine.

Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın.

Ama sen kendi acına da yabancısın.

Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin.

Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın.

Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin.

Ve nefret edersin dilencilerden.

Utancı bilir ama utanmazsın.

Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.

Ey kavmim..!

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın.

Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın.

Örümcek olsan Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin.

Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin.

Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın.

Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun.

Ey kavmim..!

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Ölülerine dönüp de bakmazsın.

Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın.

Ama arkana baktığın için taş kesileceksin.

Ve sen kendine bile ağlamayacaksın.

Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin.

Musa önünde Kızıldeniz’i açsa o denizden geçemezsin.

Tanrı’ya inanır ama firavunlara taparsın.

Ey kavmim..!

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.”
(Halil Cibran)

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...

https://www.yenisafak.com/yazarlar/hasan-ozturk/ne-zaman-soyleyeceksin-soyleyemezsin-2060387

"Yürüyen zatürre" alarmı: Okul çağındaki çocuklar risk altında! Kızılcık Şerbeti Pembe'ye büyük tuzak! Kent uzlaşısı aslında neden yapıldı? CHP o tuzağa düştü mü?
Sonraki Haber