“Aşk öylesine kısa, affetmek öylesine uzun.”
“Ayaklarını seviyorum çünkü beni bulana dek toprakta, rüzgarda ve suda yürüdüler.”
“Bütün çiçekleri kesebilirler fakat baharı durduramazlar.”
“Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.”
Hangisini seçeceğimi bilemedim. Yazımın girişine Nobel ödüllü Pablo Neruda’dan içimi titreten bir dize alayım dedim.
Kolay değil, gelmiş geçmiş aşkı en iyi anlatan şairlerden biri olduğu denir. Gabriel Garcia Marquez, onun 20’inci yüzyılın en iyi ozanı olduğunu söyler. Nazım’a şiir yazmışlığı da vardır. Neruda, ayrıca diktatörlüğe karşı direnişin de sembolüdür.
Neruda’nın melankolik, romantik şiirleri, neden bilmem, bana hep denizi geçmek hissi verir.
Böyle bir şairin ismini havalimanına vermek… Pek romantik olurdu, değil mi?
Aşkı bu kadar güzel anlatan, kalbimize dokunan bu adam, bir kadının bedenini işgal etmişti. Bunu kendi itirafından öğrendik.
Neruda, 1978’de yayımlanan hatıralarında, 1929 yılında diplomat olarak gittiği Sri Lanka’da bir hizmetçiye tecavüz ettiğini itiraf etmişti.
Kendisini reddeden kadını bileklerinden kavrayıp, yatak odasına sürükleyen şair, o anı ‘bir insanın bir heykelle birlikteliğine’ benzetmişti.
“Hiç tepki vermiyordu, gözleri başından sonuna açıktı. Beni reddetmekte haklıydı” diyerek günah çıkarmıştı.
Bir kadına, sevdiceğine böylesine güzel sözler edebilen bir adamı, bir canavara dönüşmüş başka bir kadının bedenine saldırırken hayal etmek bile güç. Neruda’nın itirafını ilk öğrendiğimde büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım.
Pablo Neruda’nın ismi Santiago Arturo Merino Benitez havalimanına verilmek istenince Şili’de kızılca kıyamet koptu. Bir yanda onun Şili’nin önemli bir değeri olduğunu söyleyenler, diğer yanda Neruda’nın problemli kişiliğinin kadınları incittiğini iddia edenler…
Kimi vekiller Neruda’nın tüm Şili’nin gururu olduğunu iddia ederken, insan hakları ve kadın hakları örgütlerinin Neruda ismine hiç tahammülü yok.
Aktivist Karen Vergara Sanchez, “Artık Neruda’yı idealize etmeye bir son vermemiz gerekiyor. Ünlü bir sanatçı olması tecavüzcü olduğu gerçeğini değiştirmez” derken, kadın hakları savunucusu yazar Isabel Allende, “Neruda’nın hayatı ve kişiliğinin bazı yönlerinden iğreniyorum. O sorunlu bir adamdı ama eserlerinin değerli olduğu tartışılmaz” diyor.
Evet, onun muazzam bir ozan olması tecavüzcü olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bir tecavüzcü olması da harika şiirler yazdığı gerçeğini değiştirmiyor.
Kimileri, itirafından dolayı Neruda’yı yüceltirken kimileri de suratına tükürmek gerektiği fikrinde.
Aynı anda hem bir şairin sözlerine hayran olmak hem de onun içindeki canavara kızmak mümkünmüş.
Sizce havalimanına Neruda ismi verilmeli mi verilmemeli mi?
Ben verilmemesi gerektiği fikrindeyim.
Neruda’nın “Bilmek acı çekmektir. Ve bildik” sözleriyle bitireyim. Onun bir tecavüzcü olduğunu öğrenerek acı çektik.