"Hayatım Ares ve Milan'la tamamen değişti!"
Başak Sayan önce oyuncu, devamında başarılı bir yazar olarak hayatımızda yerini aldı. Şimdiyse yepyeni bir rolü var hayat oyununda, belki de en zoru ve en keyiflisi: O bir anne, hem de ikiz bebeklerin annesi. Sayım Çınar Başak Sayan’la samimi bir söyleşi gerçekleştirdi.
Röportaj: Sayım Çınar / sayimcinar@gmail.com
- Yeni bir süreç başladı hayatında. Ne anlama geliyor ikizler senin için?
Çok ciddi bir değişiklik oldu hayatımda. Hayatım Ares ve Milan öncesi ve sonrası olarak ayrılıyor artık. Doğumdan sonra her şey bir anda değişiyormuş, derlerdi, inanmazdım. Seyahat planları yapıyordum hamileyken, yazın bunu yaparız, şunu yaparız diyordum. Şimdiyse bambaşka bir hayatım var. Hiçbir yere gidemiyorum, yemeğe gidiyoruz, kameradan izliyorum onları, ayrı kalamıyorum. Fotoğraflara bakıyorum, onlarla yatıyorum, onlarla kalkıyorum. Bütün çocuklara karşı duyarlılığım çok arttı. En güzel duygusu dünyanın. İnsan annesini en çok anne olunca anlıyormuş. Çocuklarıma bakarken kalbimin büyüdüğünü hissediyorum. Öyle bir sevgi. Annem de meğer böyle hissedermiş bana bakınca. Şimdi anlıyorum.
- Yoğun bir kariyerin var. Çocuk kararı vermek zor olmalı.
Daha önce mutlaka çocuk sahibi olmalıyım, mutlaka evlenmeliyim duygum hiç olmadı. Doğru insan karşına çıkınca hepsini istiyormuşsun meğer. Sadece aşk heyecan yetmiyor, karşındakinin de doğru olduğuna inanman gerek. En iyi geni arıyoruz hepimiz aslında. Sana destek olacak, iyi bir baba olacak… Ben çok şanslıydım.
- Birçok şöhret hemen boşanıyor, yürütemiyor.
Bizimki şanstı. Birbirimizi tanımadan, hemen bir ay sonrasında evlendik. Yüremeyebilirdi de. Görücü usulü gibiydi. Maya tuttu bizde.
* “AŞK ZAMANLA YERİNİ DAHA SAKİN, DAHA SAĞLAM BİR ŞEYE BIRAKIYOR. MÜTHİŞ BİR SEVGİYE, AİT OLMA HİSSİNE BIRAKIYOR.”
- Amerika dönemin de var. Şimdi Türkiye’desin. Eşin yayıncı, sen yazarsın.
Murat sektöre girmeden önce de çok iyi anlıyordu beni, hep destek olurdu, hala oluyor. Edebiyat alanında, oyunculuk alanında hep yanımdaydı. Bir sürü tatsız hikaye duyuyorum, biz öyle değiliz. Neredeyse üç yıl oldu, ilk gün gibi her şey. Aşk zamanla yerini daha sakin, daha sağlam bir şeye bırakıyor. Müthiş bir sevgiye, ait olma hissine bırakıyor.
Reyting rekorları kıran Yaprak Dökümü’nde oynadın. Önemli bir yeri var kariyerinde.
- Özlüyor musun o günleri?
Yüksek reyting alan, kitleleri etkileyen bir işti. Sette olma heyecanım yok hiç. Çocuklarımdan ayrı kalma fikrine katlanamam. Bana en çok ihtiyaç duydukları dönemde sette sabahlamak istemiyorum. Her şeylerini ben yapmak istiyorum. Annem, yardımcım var ama hep ben olmak, ben yapmak istiyorum. Hiçbir an kaçmasın istiyorum.
- Aykırı ruhlu insanlardır sanatçılar. Sen de öylesin.
Evlilik sana uygun bir insanla yol arkadaşlığı demek, bu aykırılıklar da sorun olmuyor. Geleneksel bir çift değiliz. Birbirimizin alanlarına saygılıyız. Gece hayatım yoktu zaten, evde olmayı seven bir insandım. Özgürlük konusunda kırmızı çizgilerim vardır. Murat da öyle. Bir şey değişmedi aslında.
- Tekrar setlere dönecek misin ileride?
Daha az yoracak şeyler yapmak istiyorum. Reklam çekimleri, televizyon programları gibi. Setlerde sabahlamak istemiyorum dediğim gibi.
- Türkiye dizilerine baktığımızda ciddi başarılı olan diziler var. Yurtdışında karşılığı çok.
Bize yakın kültürler. Evrensel bir hikaye anlattığında karşılığını buluyor kısa zamanda. Empati yapabiliyor izleyici.
- Sinemaya uygun bir isimsin. Daha çok dizilerde yer aldın oysa ki.
Bana gelen iyi bir teklif olsaydı alırdım. Benim istediğim tarzda bir şey gelmedi. Çok kitleye ulaşacak bir film olsun isterim, mesajı da kuvvetli olsun isterim, sanatsal değeri olsun. Gişe filmi olsun istemiyorum yalnızca.
- Ares ve Milan. Anlamlarını öğrenelim.
Ares Savaş Tanrısı, Yunan mitolojisinde, Roma’da Mars. Slavca Milan canım demek, Milan Kundera’ya da bir referans, atıf. Hayalimdeki isimlerdi ikisi de.
- Bebekler bir aylık oldu. Her gün yeni bir gün. Hayatında en çok ne değişti?
Bugüne kadar hep kendim için yaşadım. Hatta Murat şikayetçiydi bunun için. Ailem de, arkadaşlarım da belki de. Bu benim dünyam derdim, sağlıklı bir bencillikti. Şimdiyse başka bir hayat, başka bir en var. Önce ikizlerim önemli. Annem babam için nasıl ben önemliysem, onlar da benim için birinci planda.
- Tuba Ünsal ile yakınsın, sürekli beraber görüyoruz sizi. Tuba’yla arkadaşlığın nasıl?
Çok eskiden tanırım onu. Doğumuma girdi. Yıllar içinde çok görüştük ama çok da sık görüşmedik. Bütün arkadaşlarımla aynı şey geçerli, hiçbir yakın arkadaşımla hemen yakın olmadım, süreç içinde yakınlaştık. Tuba’yla da öyle oldu. Geçen seneden beri daha sık görüşür olduk. Aynı yerden bakıyoruz hayata.
- Arkadaşlarınla ilişkilerin nasıl değişti çocuklardan sonra?
Çocuk sahibi olmayanlar henüz çok anlamıyor. Ailesi olanlar da aynı hisleri yaşamış zamanında benimle.
* “SİNEMADA NİTELİKLİ İŞLER ÇIKMIYOR.”
- Türk sinemasına baktığımızda kadın karakter oyuncular sınırlı. Sen de önemli bir karakter oyuncususun.
Nitelikli işler çıkmıyor, karton karakterler daha önde. Bugün var, yarın yok. Şöhreti yakalıyor, iki proje sonra kayboluyor. Bir dizide oynamış, büyük isim yapmış, sonra bir anda yok oluyor.
- Edebiyatta da önemli bir kariyerin var. Kitapların yurtdışında da karşılığını buluyor.
Önemli bir yere gidiyorsun edebiyatta. Polisiye Festivali’nde yer aldın.
Çok okuyorum, çok çalışıyorum. Çocukluğumdan beri böyle. Bu alanda ilerlemek için çok çalıştım.
* “HER ÇEŞİT KİTAP, HER TEKNİKTE YAZAN YAZAR OKUYORUM.”
Akıcı hikayelerin. Edebi olmak için yorgun metinler yazmıyorsun.
Her çeşit kitap, her teknikte yazan yazar okuyorum. Kendi dilimi kurmaya çalışıyorum. Betimlemelerle anlatmayı seviyorum. Okur kalın kitaplardan korkabiliyor başta, sonrasında su gibi okuduk diyorlar.
- Kendini nereye koyuyorsun edebiyatta?
Daha yolun başındayım, bu tarz dışında bir şey yazmam demem. Her kitabım birbirinden farklıydı. Kalbimdeki ses ne söylüyorsa onu yazıyorum. Hep bir mesajım var her kitapta, bir çıkış noktam var.