Millet İttifakı’nın büyük bileşeni CHP’nin Genel Başkanı HDP ile görüştüklerini defalarca söyledi.
Görüşmelerin ilk başlarında fotoğraf verilmekten kaçınılırken, sonradan HDP’nin tepkileri ile fotoğraflar ve ortak açıklamalarla kamuoyu bilgilendirilmiş oldu…
Masanın diğer paydaşlarından Gelecek, Deva ve Saadet’te HDP ile görüşüp ortak fotoğraflar vermekten hiç kaçınmadı, kaçınmıyor.
Doğrudur, İkinci büyük bileşen İYİ Parti’nin Sayın Genel Başkanı HDP ile açıkça görüşmüyor, zaman zaman bu partiyi terörle işbirliği içinde olduğu sürece muhatap almayacağını söylüyor. Fakat yeri geliyor bu partiyi “Kürtlerin legal temsilcisi olarak” vasıflandırıyor, bazı hallerde de HDP’liler ile görüştüğü ortamların bilinmesinden rahatsız olmuyor. Birlikte ağaç dikebiliyorlar veya Demirtaş’ın kahvaltı davetine olumlu cevap verebiliyor.
İYİ Parti’nin HDP ile ilgili konularına genel olarak iki – üç milletvekili tepki veriyor, bunlar da başka milletvekilleri tarafından yumuşatılıyor…
Kısacası durdukları yer ve yaklaşımlarına dair net bir fikir uyandırmıyorlar…
Her partinin kendi politikasıdır, tarzıdır, itiraz etmem, sonuçta sandığa gidecek ve seçmenin karşısına çıkacaklar. Kendileri bakımından doğru mu, yanlış mı yapıyorlar görecekler…
İlkin, CHP’nin önceki vekillerinden Emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek ve Barış Yarkadaş’a dillendirmişti ama bu kadar ilgi görmemişti, nihayet İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin söyledi, kamuoyu ilgilenmeye başladı: “Hükümet olunduğu takdirde HDP’ye bakanlık verilebilir.”
Sayın Tekin bunu neden dedi?
Elbette bir nedeni var.
O da şudur, “Bir varmış, bir yokmuş” gibi gösterilen HDP ve Altılı masa ilişkilerinin daha gerçekçi, doğru, dürüst bir zeminde ilerlemesi için söyledi.
Bir yandan HDP oyları ile seçim almayı hedefleyecek, diğer yandan da HDP’siz bir başarı elde edilmiş gibi gösterme çabası içine gireceksiniz, bu doğru olur mu?
Her şeyden önce bunu HDP kabul etmez, etmiyor da…
Ayrıca, dürüstlük bunun neresinde?
Hem HDP’nin Parlamento’da bulunan, milyonlarca insanın oy verdiği meşru bir siyasi parti olduğunu söyleyecek, hem HDP’li TBMM Başkan Vekili’nden söz istediğinizi ve bunun garip bulunmadığını beyan edeceksiniz sonrasında da HDP ile ilişkinin zarar vereceği düşüncesiyle olmadık işlere gireceksiniz…
Gürsel Tekin işte bu tutarsız ve iki yüzlü tavrı Altılı masanın tüm bileşenlerinin yüzüne vurdu ve masanın gerçekte altılı değil, iktidar bileşenlerinin en başından beri ifade ettiği gibi yedili olduğunu söylemeye çalıştı…
Gürsel Tekin tenkit edilecek, yanlış bir şey yapmadı. Birilerinin dediği gibi ihraç gerektiren disiplin suçu işlemedi. Partisi ve kendisi bakımından doğru olanı söyledi.
Yani aslında “Kral çıplak” dedi…
Kanımca, bu neviden ittifaklar, ilişkiler sonradan gün yüzüne çıkacağına, milletin bilgisi dahilinde gerçekleştirilirse daha sorumlu ve tutarlı bir davranış sergilenmiş olur.
Sayın Gürsel Tekin’in HDP’ye yönelik meşruiyet söylemini her zaman dillendiren Sayın Kılıçdaroğlu’nun, hem kendi sözlerini, eylemlerini inkâr edercesine, hem de milletin gördüklerini görmezden gelircesine “Yok öyle bir şey” demesi, soruyu geçiştirmesi ise ne güven vericidir ne de etiktir.
Şayet HDP’ye terörle olan irtibatlarına rağmen meşru bir parti olarak yaklaşıp, ilişkiyi sürdürüyorsanız, en etkin milletvekilinizin dediği gibi olası bir koalisyon hükümetinde bakanlık verebileceğinizi söylemeniz dürüst bir tavır olur.
Aksi durumun anlamı şudur; HDP ile irtibatsızmış, uzakmış gibi davranıp milliyetçi, Atatürkçü ve muhafazakar seçmeni kandırmak; “meşru bir partidir, ilişkimiz var” demenize rağmen olası hükümette yer vermeyeceğinizi söyleyerek HDP’li seçmeni aldatmak…