"Hegemon ülkelerin başına bir deli bile gelse, kararlar asla 'deliliğe' bırakılmaz!"

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıması, beklendiği gibi Ortadoğu’daki gerilimi yükseltti.

Hamas, Filistin halkını intifadaya çağırdı. Dün gece eylemlerin sürdüğü Gazze Şeridi’nden İsrail’e roket atıldı. İsrail ise savaş uçakları ve tanklarla misilleme yaptı.

Bölge iyiden iyiye ateş çemberine dönerken, Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, ABD'nin bölgedeki planlarını masaya yatırdı.

"Trump'ın bu hamlesiyle BAE ve Suudi hamleleri aynı stratejinin parçalarıdır." diyen Babaoğlu, ABD'nin bölgede izlediği politikaların Trump'ın "deliliğinden" öte olduğunu dile getirdi.

İşte o köşe yazısı;

- O “barış” nasıl bir şey, hangi hesap?

Ne dedi Trump?

"Daha önce olmadığı kadar kalıcı barışa yakınız, o nedenle Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıma zamanı gelmiştir.

" Neden?

Belki dedikleri gibi...

Trump bir yandan seçmeninin gözünde solmaya başlayan "icraatçı Başkan" görüntüsüne can katarken diğer yandan da iç kavgada Yahudi lobisini arkasına almak istemiş olabilir.

Anlarım bu yorumu.

Ya da Evanjelist/ Siyonist ittifakının "İslam ile Batı arasında bir kıyamet savaşı" planını artık doğrudan Trump'ın sırtladığını iddia edenlere de kulak verebiliriz. Kudüs kararının böyle bir ateş için ciddi bir kıvılcım olduğunu düşünebiliriz. Bu da anlaşılır.

Fakat "kalıcı barışa yakınlık" konusu neyin nesi?

Bu kaba yalan hangi "ince iş" için ileri sürüldü?

***

Bu işleri anlamaya çalışırken "çocukluk" yapmanın âlemi yok artık...

Hegemon ülkelerin başına bir deli bile gelse (ki o işin vitrinidir), kararlar asla "deliliğe" bırakılmaz. ABD'de, İngiltere'de, Rusya'da ve Çin'de kararlar siyasetçilerin günü birlik keyfi kararlarına terk edilmez. Unutun bu fikri!

ABD, 1995'te Kudüs'e elçiliğini taşıma kararı almış fakat uygulamamışsa, emin olun ki bu erteleme stratejik anlamda en uygun anı beklediği içindir. Şimdi uygun olduğunu düşünüyorlar. (Bana kimse "temsili demokrasi"nin filtrelerinden, senatodan falan bahsetmesin!) İşin özü şu ki...

Trump'ın bu hamlesiyle BAE ve Suudi hamleleri aynı stratejinin parçalarıdır.

***

Bir daha söyleyeyim...

Trump "Filistin'de kalıcı barışa yakın olunduğunu" düşünüyor.

Çünkü daha yeni devasa bir Arap operasyonu yaptılar. Birkaç ay içinde baştan aşağı yalaka ve İsrail'le iç içe Arap rejimleri kurguladılar. Tabii Trump'ı bu yola itenler, büyük bir tepkiyle karşılaşılırsa, bunun da uzun vadeli planlarına uyacağını; Ortadoğu'daki bölünmenin derinleşeceğini hesaplamışlardır.

İran mı?

Merak etmeyin, Washington'da kimse İran'ın karşıtlığından rahatsız değil. Bu dengeyi seviyorlar. İşlerine yarıyor.

Bütün hesapları bozan şey Türkiye'nin direnişi ve lideri Erdoğan'ın açık yürekliliği...

Bunu çözemediler.

Ve bu gidişle kendileri çözülecek.

Çünkü hegemon olmanın da, zalimliğin de, yalancılığın da, adaletsizliğin de bir sınırı var.

Hiçbir şey tesadüf değil, ABD'nin başına gelecekler de...

Bakanlık "evlilik kredisi" için özel internet sitesi oluşturdu Bu nasıl vicdansızlık! Zihinsel engelli çobana akılalmaz işkence Galatasaray mağlubiyeti Fenerbahçelileri ikiye böldü
Sonraki Haber