Hilal Kaplan'a o görüntü üzerinden yüklendiler

Joe Biden'ın Türkiye'ye soykırım suçlamasının yankıları sürüyor... Bu gelişme Sabah yazarı Hilal Kaplan'ın merkezinde olduğu eski bir tartışmayı da alevlendirdi. Bazı internet sitelerinde yer alan haberlerde, Kaplan'ın 2012'de Ermeni diasporasına yakınlığıyla bilinen bir dernekten ödül aldığı hatırlatıldı. Törende, "Ermenilere soykırım yapıldı" sloganlarının atıldığı da vurgulandı

ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımlamasına tepkiler dinmiyor. Biden'ın attığı adıma devletin en üst seviyesinden peş peşe kınama mesajları gelirken, skandal karar medya dünyasında da geniş yankı buldu.

Bu çerçevede, Veryansın TV ve çeşitli muhalif internet sitelerinde dikkat çeken haberler yer aldı.  Haberlerde Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın, "Ermenilere soykırım yapıldı" sloganlarının atıldığı bir törene katıldığı ve burada bir ödül aldığı hatırlatıldı.

Kaplan'a 2012 yılında Ermeni diasporasına yakın bir oluşum tarafından ödül verilmesinin gerekçesi olarak da, Sabah yazarının "Şanlı Tarihimiz ve hakikat", "Ermenistan: Anadolu'nun Diasporası" isimli makalesi gösterildi.

TÖREN İNGİLİZ BAŞKONSOLOSLUĞUNDA YAPILDI

Hilal Kaplan'a ödül vermek için özel olarak düzenlenen törenin yapıldığı lokasyona da dikkat çekildi. Buna göre, İstanbul'daki İngiliz Başkonsolosluğunda düzenlenen törene çok sayıda davetli ve diplomat katıldı.

OSMAN KAVALA DA ORADA...

Kaplan'ın ödül aldığı törene, Gezi Parkı olaylarının finansörü olmakla suçlanan Osman Kavala, İngiltere ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosları'nın da katıldığının altı çizildi.

HİLAL KAPLAN: TÜRKİYE'DE ERMENİ BIRAKMADILAR!

Söz konusu haberlere göre, Hilal Kaplan'a ödül verilmesine neden olan ve Yenişafak gazetesinde yayınlanan "Şanlı Tarihimiz ve Hakikat" isimli yazı dikkat çekici ifadeler içeriyor...

Yazısında 1915 olayları nedeniyle Türkiye'yi suçlayan Kaplan, "Anadolu'da Ermeni bırakılmayarak ulus-devlet kurulduğunu" öne sürüyor. Kaplan'ın o yazısına şu anda internet üzerinden ulaşılamıyor.

* İşte merak edenler için Kaplan'ın habere konu olan yazısı;

1915 zulmüne dair bir tarafta “Ermeni tezleri” diğer tarafta “resmî tez” olabilir. Ancak bir de hakikatin kendisi var.

1914 Osmanlı nüfus sayımına göre 1.219.323 olan Ermenilerin nüfusu bugün sadece 60.000.

Çok dinli toplum yapısıyla övündüğümüz Osmanlı`nın yerinde nüfusunun %99`unun Müslüman olduğu söylenen bir ulus-devlet var.

Bu rakamlar ve toplumsal gerçeklik arasındaki uçurumu nasıl okursanız okuyun, ortada başarıya ulaşmış bir yok etme projesi olduğu açıktır. Üstelik zamanın Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül de 2008 yılı 10 Kasım`ında bu projeden övünçle bahsedip, hakikati bütün yalınlığıyla ikrar etmemiş miydi zaten?

“Bugün eğer Ege`de Rumlar devam etseydi ve Türkiye`nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?”

Evet, “devam etmediler”. Bugün yoklar. O yüzden bugün üzerimize düşen onların yokluğuyla övünmek değil, onların yokluğunun sebepleri üzerine düşünmektir.

1915 zulmü bu toprakların tarihinin, yani bizim tarihimizin bir parçası olmasına rağmen Avrupa`nın bilinçdışımızdaki “kolonyal efendi” imajı sapasağlam ayaktayken Türkiye`yi özeleştiriye çağırmasının hakikatle karşılaşmayı ertelemekten öte bir etkisi olamaz. Ancak hakikat er geç ortaya çıkacak. Eğer hakikatin adını yabancı parlamentoların değil de, Türkiyelilerin koymasını arzu ediliyorsa, asker-bürokrat zevat hariç kimseye inandırıcı gelmeyen resmî tez inadından vazgeçmek gerekiyor.Bu süreçte kaleme alınan en sağduyulu metinlerden birisi olan Agos`un başyazısına yer vererek bitirmek istiyorum:

FRANSA'YA ÇAĞRI

Tarihsel gerçeklikleri koruma ve gelecekte soykırımların tekrarlanmamasını sağlamayı amaçlayan mevcut yasa tasarısı, adaleti ve insan haklarını sağlamayı hedefliyor görünse de, bu haliyle, demokrasinin olmazsa olmazlarından biri olan ifade özgürlüğüne zarar verecektir. Gerçek demokrasi kültürü, düşünceleri suç ilan ederek değil, ancak ve ancak onların fikir mücadelesi sahnesinde yer almasıyla gelişir.

Fransa 1915`e yönelik inkârın son bulmasını istiyorsa, Ermeni halkına yönelik ayrımcılık ve aşağılama ile özgür fikir beyanını birbirinden ayırmalıdır. Bu ise, insanları cezalandırarak sağlanamaz. Fransa, Türklerin 1915 hakkında doğru bilgilenmesine katkıda bulunmayı amaçlıyorsa, işe, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa`nın Osmanlı topraklarına yönelik politikasıyla yüzleşmekle başlaması çok daha hayırlı olur.

İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki Türkiye'nin en seksi 4. kadını olmuştu! Melis Sezen'den şok sözler...
Sonraki Haber