Hollanda Başbakanı Rutte'yi kendi askerlerinin itiraflarıyla baş başa bırakıyoruz...

Hollanda Başbakanı Mark Rutte "yalan" diyor ama Hollanda askerleri Srebrenitsa katliamındaki rollerini yıllar önce itiraf etti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda ile yaşanan diplomatik krize ilişkin sert mesajlarında "Srebrenitsa" hatırlatması yapmıştı.

Erdoğan, Hollanda askerlerinin, silahsız Boşnaklar ölüme göndermesini kınamış ve şu ifadeleri kullanmıştı;

"Savaşın bile bir ahlakı bir kuralı vardır. Savaşta bile sağlık ekiplerine ateş açılmaz. He Hollandalı gibi olursa ateş açar, onu da söyleyeyim. Çünkü biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa katliamından tanırız. Bu milletin alnı aktır ama onların alnı kapkaradır. Onların karakterinin ne kadar bozuk olduğunu 8 bin Boşnak'ı orada nasıl katlettiklerinden tanırız."

HOLLANDA'DAN CEVAP GELDİ

Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hollanda'yı 1995'teki Srebrenitsa katliamında 8 bin Boşnak'ın ölümünden sorumlu tutmasına yanıt verdi.

Rutte, "Erdoğan'ın Srebrenitsa iddiası iğrenç bir tarihi yalan" dedi.

HOLLANDA ASKERLERİ SUÇLARINI KABUL ETTİ!

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Avrupa'nın göbeğinde gerçekleşen soykırımdaki rollerini inkar etse de Srebrenitsa katliamında görev yapan Hollanda askerlerinin açıklamaları olayın gerçek boyutunu gözler önüne seriyor.

Katliamın ardından çeşitli tarihlerde Sırpların vahşeti hakkında konuşan Hollanda askerleri, Müslüman Boşnakların öldürülmesinde kendi ülkelerinin de rolü olduğunu kabul etmişlerdi.

Bir Hollanda askeri olayla ilgili, "Etrafta sadece koşuşan kadınlar, çocuklar ve çaresiz insanlar vardı. Hepsi de bizden güvenlik sözü almıştı. Ve biz onları savunamadık. Hollanda’ya döndüm ama ölmek istiyordum. Masum insanları koruma sözü verdik, ama bunu gerçekleştiremedik. Utanıyorum." açıklaması yapmıştı.

İŞTE HOLLANDA ASKERLERİNİN TARİHİ UTANÇLARINI İTİRAF ETTİKLERİ O MESAJLARI;

Arka kasası Boşnak asıllı Müslüman insanlarla dolu bir kamyona bindik. Kasanın üstünü sıkıca oturttuk. Maksat Sırplar tarafından görülmesini engellemekti. Yolun yarısında 40 yaşlarında bir adam kamyona atladı. Ona ‘Her şey düzelecek’ dediğimi hatırlıyorum. O dahil hiçbirimiz birazdan 12-60 yaşları arasındaki tüm erkeklerin kurşuna dizileceğini bilmiyorduk çünkü. Kamyonu durdurdular, Boşnakları indirip kurşuna dizdiler. Hollanda’ya döndüğümde hayatım beni bekliyordu, ama aynı olmadı hiçbir şey. İş göremez raporuyla ordudan emekli edildim. Karım ve çocuklarım tarafından terk edildim. Ama anılar terk etmiyor. Unutamıyorum. Çok acıydı. Fazla acıydı. (Steve Van de Veer/Hollandalı asker. Srebrenitsa’da görev yaptı. Psikolojik tedavi gördü.)

Yaralılarla dolu bir konvoyu Srebrenitsa’dan Tuzla’ya götüren konvoydaydım. Konvoyda yaklaşık 45 ağır yaralı vardı. Sonunda Sırp askerleri yolumuzu kesip bizi durdurdu ve konvoyu geri dönmeye, yaralıları kamyondan inip yürümeye zorladılar. Fakat gece şehre girişimiz yasaklandı ve bir gece kamyonda sabahlamak zorunda kaldık. Sabah kalktığımda manzara korkunçtu. Ölen Boşnak erkek, kamyonun kasasını öyle sıkı tutmuştu ki, eli oraya sanki yapışmıştı. Elini bir şeylerle kırmak zorunda kaldım. Silah sesleri duyuyordum ve anlamını biliyordum. Sırp askerleri, Boşnak yaralıları kurşuna diziyordu. Aldırmadım ve ailemi arayarak iyi olduğumu söyledim. (Werner van der Dungen/Hollandalı asker. Srebrenitsa’da görev yaptı. Psikolojik tedavi gördü.)

Boşnak mültecileri taşıyan bir araçta yedek şoförlük yaptım. İçi mülteci erkek dolu bir otobüs daha geldi. Bunlar yakalanan erkekler olsa gerekti. Otobüsün içindeki bir erkek çocuk, kan ter içindeydi ve korku doluydu. Ağlıyordu. Parmağımı ona doğrultup. ‘Kes artık!’ dedim. Sustu. Sonrasında onlara neler olduğunu duyduk. Hepsi Sırplar tarafından katledilmişti. Ne işimiz vardı orada bilmiyorum. Bizim Barış Gücü askeri olarak orada olmamız yanlıştı. Bizim gönderilmemiz yanlıştı. (Marco Koper/Hollandalı asker. Srebrenitsa’da görev yaptı. Psikolojik tedavi gördü.)

Başhemşire Sabrina, 22 yaşında bir Boşnak Müslüman kadındı. Bir yere gitmesi gerekiyordu ve ne yapacağını sordu. Korkuyordu. Onu sakinleştirdim ve önlem olarak boynuna Kızılhaç işareti belirgin kolye takmasını söyledim. Çünkü Cenevre Anlaşması’nda Kızılhaç’ı boynunda taşıyan kişilere dokunulmayacağı yazıyordu. Yanına bir hemşire daha aldı ve onları otobüse götürdüm. Otobüsün etrafı silahlı Sırp askerleriyle doluydu. Ertesi sabah iki hemşirenin de tecavüze uğradığını duydum. Bu bana ağır geldi. Onları otobüse ben götürmüştüm. Sonraları başhemşireyi arayıp soruşturmama rağmen hakkında hiçbir bilgiye ulaşamadım. Aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum. (Leo van Engelen/Hollandalı asker. Srebrenitsa’da görev yaptı. Psikolojik tedavi gördü.)

Etrafta sadece koşuşan kadınlar, çocuklar ve çaresiz insanlar vardı. Hepsi de bizden güvenlik sözü almıştı. Ve biz onları savunamadık. Hollanda’ya döndüm ama ölmek istiyordum. Masum insanları koruma sözü verdik, ama bunu gerçekleştiremedik. Utanıyorum. Orada öldürülen çocuklara mektuplar yazıyorum. Şunu yazıyorum: Umarım bizi affedersiniz ve tek suçlunun biz olduğunu düşünmezsiniz. Umarım sizi düşündüğümde içimde oluşan acıyı duyarsınız. Sizi seviyorum... (Manolo Serrano Yvan der Hoeven/Hollandalı. Srebrenitsa’da görev yaptı. Psikolojik tedavi gördü.)

1995’in 12 Temmuz ile 16 Temmuz tarihleri arasında Bosnalı Sırp birlikleri, Srebrenitsa’da BM’nin güvenli bölge olarak belirlediği yerde 8 bin Müslüman yetişkin erkek ve çocuğu öldürmüştü.

Habertürk, Show TV ve Bloomberg için dudak uçuklatan fiyat Can grubu kimdir, sahibi kim? Habertürk ve Show TV'yi satın alan Köpekler insanların cansız bedenlerini yedi, geriye kemikleri kaldı
Sonraki Haber