Hürriyet yazarını yerden yere vurdu: Ahmet Hakan ne ben anlamadım! Hybrid tohumu mu?

SuperHaber yazarı İzzet Çapa, Habertürk yazarı Fatih Altaylı ile bir araya geldi... Altaylı gündemdeki son siyasi gelişmelerden, Ahmet Hakan ile yaşadığı polemiğe kadar çarpıcı açıklamalarda bulundu

Fatih Altaylı ile mutat yemek buluşmamız bu defa biraz aksadı. Ve fakat, sonunda geçtiğimiz akşam HaberTürk'teki odasında buluştuk. Bonkörlük diz boyu; sağ olsun, simit ve peynirden ibaret mükellef bir sofrada ağırladı beni:) Bir sonraki buluşmamız benim ofiste gerçekleşecek, ben de onu kaşar ekmekle ağırlamayı düşünüyorum.

Ancak bu yemek işi tuhaf; ben yedikçe semiriyorum, Fatih bey de iyice fitleşiyor.

İki saatlik sohbetimizde her zaman olduğu gibi daldan dala atladık. Galatasaray'dan girdik, Akşener'den çıktık; Ahmet Hakan da biraz durakladık...

İşte o muhabbetten aklımda kalanlar...

AKŞENER GEÇTİĞİMİZ DÖNEM ADAY GÖSTERİLSEYDİ CUMHURBAŞKANI OLMA İHTİMALİ VARDI

Meral Akşener'in İYİ Parti'si medyada büyük ses getirdi. Aynı yansımayı sandıkta da görür mü? İktidar alternatifi olabileceğini düşünüyor musunuz?

Türkiye’de önümüzdeki dönemde meydana gelebilecek gelişmelere göre, tüm partiler iktidar alternatifidir. İktidardan kastın İYİ Parti tek başına iktidar olabilir mi sorusu ise çok doğru bir soru değil, çünkü Yeni Anayasamız ve yeni rejimimiz nedeniyle iktidar artık tek kişilik bir mesele. Yani soruyu "Akşener Cumhurbaşkanı olabilir mi?" diye sormak gerekiyor. Meral Akşener, geçtiğimiz dönem MHP tarafından ortak aday olarak gösterilseydi, Cumhurbaşkanı olma ihtimali vardı. Çünkü CHP de Meral Akşener ismine sıcak bakıyordu ama Devlet Bahçeli çantasından Ekmeleddin İhsanoğlu ismini çıkardı. 2019’da Cumhurbaşkanlığı için alternatif olabilir mi sorusunun yanıtını bugünden vermek zor. Mevcut halde ikinci tura AK Parti’nin ve CHP’nin adayları kalır gibi duruyor. Bu durumda Akşener’in işi zor ama belli de olmaz. Fransa’da Macron nasıl aradan sıyrıldıysa Akşener de ikinci tura kalırsa her şey olabilir. Ama çok zor görünüyor. Akşener’in İyi Partisi’ne CHP’den de, MHP’den de, AK Parti’den de kaymalar olur. CHP’ye oy veren özünde laik, Atatürkçü, Cumhuriyet değerlerine bağlı eski merkez sağ seçmen yani ANAP, DYP ve MHP kökenli seçmenin bir bölümü İYİ Parti’ye kayabilir. Tabii Akşener’in performansına bağlı olarak. AK Parti içindeki memnuniyetsizlerden de giden olur. MHP’den de giden olur. Meral Hanım 100 oy alacaksa bunun 30-40 arası CHP’den. Bir o kadarı da AK Parti’den gelir. 20-30’u da MHP’den diye düşünüyorum...

AMERİKA İLE İLİŞKİLER BOZULDUĞUNDAN HIZLI DÜZELEBİLİR

ABD ile ilişkilerde dönülmez akşamın ufkunda mıyız? Ne olacak bu vize meselesi?

Uluslararası meselelerde dönülmez akşamın ufku diye bir şey olmaz. Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan çok değil bir kaç ay önce “Sen kimsin, muhatabım mısın, senle ne konuşacağım” dediği Irak Başbakanı ile şimdi can ciğer oldu. Esad’la barışma an meselesi. Demek ki, ABD ile bu kadar kötü olmadığımıza göre, her an dönüp barışabiliriz ki, aslında ortada gerçek bir kavga da yok. Karşılıklı diş gösteriyoruz birbirimize. Bu yüzden de ilişkiler bozulduğundan daha hızlı bir şekilde düzelebilir. Yeni şartlar, yeni ilişki modelleri, değişen planlar ve çıkarlar farklı ilişki derinlikleri getirir.

GALATASARAY’DA BENİM KARŞI OLDUĞUM HER ŞEYİ TEMSİL EDEN BİR GRUBUN OLMASINDAN MUTSUZUM

Galatasaray taraftarının FETÖ ile imtihanı ne olur? Ne diyorsunuz bu Rocky koreografisine?

Galatasaray’daki değişen taraftar profilinden ve buna bağlı olarak değişen yönetim anlayışından dolayı Galatasaraylılığımı sorgulamaya başladığımı son zamanlarda çok söyler oldum. Tribündeki taraftarın bir bölümü ile ne duygusal, ne mantıksal hiçbir bağ kurmam mümkün değil. Benim karşı olduğum her şeyi temsil eden bir grubun Galatasaray’da, tribünde olmasından dolayı mutsuzum. Bunlar FETÖ’yle mi imtihandadır, başka bir yerle mi bilemem. Bildiğim çok ilkel bir kitle olduğu. O koreografiyi savundum ben. Çünkü daha FETÖ’nün böyle bir konuşması yokken geçen yıl yapılmış ve bu yıl da tekrarlanmış bir koreografiydi ve Fenerbahçe’ye verilen bir yanıttı. İyi miydi, güzel miydi o ayrı tartışma. Ama bu tribünden ve bu yönetim anlayışından zaten kaliteli ve iyi bir şey beklemek mümkün değil ama Fenerbahçe taraftarlarının Rocky’li klibine verilmiş bir yanıt olarak gördüm bunu. Fakat geçen hafta GS Instagram hesabından paylaşılan bir başka şey beni dehşete düşürdü. Orada da FETÖ’yü anımsatan bir görsel paylaştılar. Bu kadarı tesadüf müdür yoksa birileri Galatasaray’ın başına çorap örmeye, ele geçirmeye mi çalışıyor bilmiyorum. Ama şunu da söylemem lazım. Galatasaray’da benim tanıdığım yönetim ve genel kurul düzeyinde FETÖ mensubu ben görmedim. Ama başka kulüplerde Başkan adayı olmuş FETÖ’cüler bile var. Biz üç tane FETÖ’cü futbolucuyu attık. Acaba diğer kulüpler bu temizliği yaptı mı merak ederim.

GÖKÇEK CUMHURBAŞKANI DIŞINDA HERKESLE BAŞEDEBİLECEK BİR FİGÜR

İstifa eden belediye başkanları meselesine gelirsek; bana pek mümkün görünmüyor ama Melih Gökçek’in siyasi hayatı bitti mi?

Bitmez herhalde. Gökçek pes edecek türden biri gibi değil. Hatta kapıdan kovsan bacadan girecek birine daha çok benziyor. Tüm kozlarını oynadığını zannetmiyorum. AK Parti’den umudu keserse başka bir yerde yine siyaset yapacaktır. Kendi yapmasa oğlu hatta oğulları yapacaktır. Gökçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında herkesle baş edebilecek bir figürdür.

BARZANİ BAŞTA KAZANDI AMA KAZANIP MASADAN KALKAMAZSIN RACONA UYMAZ

Haydi biraz da Suriye ve Kuzey Irak meselesine göz atalım! Barzani kartlarını doğru oynuyor mu? Esad nereye koşuyor?

Barzani doğru oynayıp oynamamaktan daha çok oyun masasında kalmaya çalışıyor. Kumar masası gibi düşünürsek, Barzani başta kazandı. Ama kazanıp masadan kalkamazsın. Racona uymaz. Barzani’yi de kaldırmadılar. O da mecburen masada kalıp el büyüttü ve pey sürdü. Kaybedebileceğini biliyordu ama zaten masaya sürdüğü pey kazandığı miktardan fazla değildi. Yani şu anda bir zararı yok. Bunu yaparak masada kaldı ve bir kaç el daha oynama durumu var. Oyun bitinceye kadar ne olacağı belli olmaz. O da bu yüzden orada. Esad durumu toparlamış görünüyor. Esad’ı küçümseyenler Rusya kartını unutanlardır. Davutoğlu "stratejik derinlik" dedi. Ortadoğu’yu okuduğunu zannettiği bir kitap yazdı. Sen zahmet edip okumamışsındır ama petrolden bir iki paragraf bahseden bir Ortadoğu kitabı, zaten ilkokul mizah kitabıdır. Türkiye o mizah kitabının yazarının Ortadoğu’yu anladığını zannetti. Ben ise 2003’ten beri Davutoğlu’nun saçmaladığını hep yazdım söyledim. Bu iki mesele daha uzar. Çünkü kimse daha nihai tabloya karar vermedi.

TAYYİP BEY BÜYÜK BİR SİYASİ DEHA OLARAK DP’Yİ VE HAS PARTİ’Yİ AK PARTİ’YE KATTI

Şu "Türkiye’de iktidar değil muhalefet sorunu var.” diyen analistlere katılıyor musunuz? Kılıçdaroğlu başta olduğu müddetçe CHP’nin iktidara ulaşması mümkün değil mi?

Bundan kasıt CHP ise hiç katılmam. CHP, bir sol partinin alabileceği maksimum oyu alır. Hele Türkiye gibi bir ülkede. Almanya’da da, Fransa’da da sol partiler bu kadar oy alıyor. Ama muhalefet sorunu derken, sağ muhalefet sorunu diyorsan çok haklısın. AK Parti, CHP kötü olduğu için tek başına ve uzun süredir iktidar değil. Sağda alternatifi olmadığı için iktidar. Türkiye’nin bir merkez sağ sorunu var. Merkez sağ olmayınca AK Parti giderek daha radikal bir sağ parti olma hakkını görüyor kendinde ve seçmeni de oraya sürüklüyor. Çünkü Türkiye’de çok önemli bir seçmen kitlesi, bir takım dogmalarla CHP’yi düşman görüyor ve asla oy vermiyor. Hazreti Ömer mezardan kalkıp CHP’ye oy verse “Ömer de dinden çıkmış” diyecek bir kitle var Türkiye’de. Bu kitle için sağ alternatif lazım ama yok. Tayyip Bey, büyük bir siyasi deha olarak Demokrat Parti’yi ve Has Parti’yi AK Parti’ye katarken bu hesapla kattı; Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu’nun kara kaşı kara gözü için değil. Yani sorunun yanıtı Türkiye’de bir sağ muhalefet sorunu vardır ama sol muhalefet sorunu yoktur.

GÜÇ SAVAŞI OLDUĞU MÜDDETÇE SAVAŞLAR DA BİTMEZ

III. Dünya Savaşı'nı kim çıkarır? Böyle bir ihtimal görüyor musunuz? İnsanlık tarihten niye hiç ders almıyor!

Alacak da ne olacak? Güç savaşı var ise, kaynak kullanma savaşı var ise aç gözlülük var ise savaşlar bitmez. Niye ders alalım ki, ya da kim alıyor ki! Erkek aslanlar da dişi aslanlar için veya avlanma bölgesi için savaşıyor. Hatta tüm hayvanlar. Onlar da bu savaşta ölüyorlar ama hiçbir aslan diğerine “Gel abi dişileri paylaşalım. Buradaki antiloplar sana da yeter bana da yeter” demiyor. Doğal bir durum bu savaşlar. Asla da bitmez. Kim çıkarır bilemem. Trump çıkarmaz merak etme. Öyle car car konuşandan, bağırıp çağırandan bir şey olmaz. Havlarken ısıramazsınız derler ya...

NE BİZ AB İLE GEMİLERİ YAKARIZ NE DE AB BİZLE

Türkiye AB ile köprüleri atıp, gemileri yaktı mı? Ufukta bir Şanghay Beşlisi görüyor musunuz?

Nereye yakacak, kolay mı? Hadi girelim Şanghay Beşlisi’ne de görelim günümüzü. Şanghay’da ne yapacağız. Rusya ile ticaretimiz neredeyse ona bir. 10 alıp, 1 satıyoruz. Keza Çin’le. Bizim en büyük ticari partnerlerimiz Avrupa’da. Ha bu millet ben aç kalmaya açık kalmaya razıyım, ay başında açıktan para istemiyorum, çalışıp üreteyim aylık gelirim 50 dolar olsun razıyım yeter ki AB’den kopalım diyorsa o zaman Şanghay Beşlisi de olur altılısı da. Hem bir elim yağda, bir elim balda popom da Şanghay’da olsun derseniz olmaz. Bakın bakalım Şanghay Beşlisi’nde ortalama gelir düzeyi ne? Ki bunlar ihracat yapan, doğal kaynak sahibi ülkeler olmasına rağmen. Millet girelim derse bana uyar. Ne biz AB ile gemileri yakarız ne de AB bizimle. Benim garibime giden şu: “Osmanlı torunuyuz” diyenler, Avrupa’ya sırtını dönmekten yana nasıl olur? Osmanlı yüzünü hep Avrupa’ya dönen bir Avrupa imparatorluğu. Avrupalı tek Müslüman imparatorluk belki de. Osmanlı’ya aşıksan AB’ye döneceksin kardeş.

AHMET HAKAN NE BEN ANLAMADIM! HYBRİD TOHUM MU?

İki gündür Ahmet Hakan’la ilgili çok sert yazılar kaleme alıyorsunuz. Ne olacak bu Hakan’ın ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamama durumu?

Hem İsa’ya hem Musa’ya yalakalık yaparken, ikisine de yaranamazsın. Ahmet Hakan ne ben anlamadım. Hybrid tohum mu? Biraz İslamcılık, biraz imam hatip, biraz modernite ama sadece tek kat, cila gibi. Biraz çapkınlık, biraz tutuculuk... Birkaç açıklık, biraz kapalılık... Yeni mahalleye taşınayım ama eski mahalledeki ev de dursun, kızarlarsa oradaki ev de duruyor diyeyim. Karışık ve kararsız bir arkadaş. Hem İsacı, hem Musacı olursan ikisine de yaranamazsın. Ben bunlara karışmam. Bana ne. İster Musa ile yatağa girsin, ister İsa ile. Kendi bileceği iş. Okurunu buna ikna edebiliyorsan sorun yok. Varsa da okurunun sorunu benim değil. Karışmam buna ama o da haddini bilecek. Sanatla ilgili yazdığı yazı tepemi attırdı.

Senden zaten rafine olmanı beklemiyorum. Öyle bir kültürün, alt yapın yok. Olması da şart değil. Varmış gibi yapsan da olması şart değil ama madem varmış gibi yapıyorsun bir sus otur. Her boka maydanoz olma. Her konuda ahkam kesme. Ben bunu bilmem de sus. En azından hakaret etme. Nişantaşı’na taşındın, iyi bir otomobile binmeye başladın, iki marka kıyafet almayı öğrendin diye kültürün de artmadı. Sus otur! Ha sen hakaret edersen ben de sana ederim. Sonra da “size ne yazayım” diye çemkiriyor. Hadi lan! Sen herkese istediğini yaz, istediğin hakareti et, cehaletin, kültürsüzlüğün ortaya çıkınca saldır. Bilmemek ayıp değil. Öğrenmemek bile ayıp değil. Ama bilip bilmeden hakaret etmek ayıp. Benim anladığım şu. Şaptan şeker olmuyor. Şapı şeker kutusuna da koysan, şap kalıyor. Kendi kutusuna bakıp şeker olduğunu zannetse bile...

Röportaj: İzzet Çapa / SuperHaber

Kılıçdaroğlu'nun Akşener sözleri İyi Parti'yi karıştırdı! Netanyahu'ya bir kötü haber daha! MGM'den 12 ile sarı kodlu uyarı!
Sonraki Haber