Hürriyet'teki depremin perde arkası! İzzet Çapa'dan Semercioğlu'na yeni sorular...
Cengiz Semercioğlu ve Onur Baştürk'ün Hürriyet'ten gönderildiklerinin ortaya çıkmasının ardından İzzet Çapa'dan peş peşe sorular geldi. Semercioğlu'nun ayrılışı ile ilgili olarak "Görmeden inanmam" diyen Çapa, "Dur bakalım Cengiz! Bu sorulara cevap vermeden hiçbir yere sıvışmak yok" ifadesini kullandı. İşte Çapa'nın soruları..
İzzet Çapa sosyal medya hesabından Hürriyet'teki depremin perde arkasına ışık tutan bir paylaşım yaptı.
"Dur bakalım Cengiz! Bu sorulara cevap vermeden hiçbir yere sıvışmak yok" diyen Çapa'nın Hürriyet'teki depreme ilişkin paylaşımı şöyle:
"DUR BAKALIM CENGİZ! BU SORULARA CEVAP VERMEDEN HİÇ BİR YERE SIVIŞMAK YOK…
…
Hürriyet’ten acayip dedikodular geliyor günlerdir…
Güya Cengiz kardeşimin biletini kesmişler, güya gazeteyle ilişiğini bitirmişler…
Görmeden inanmam...
Ama eğer doğruysa bile eksik kalır, hem de fena halde eksik kalır bu iş…
Şöyle ki; uzun zaman önce Cengiz’e bütün açık sosyal medya hesaplarımdan 13 tane soru sormuştum…
Gazetecilik mesleğini kötüye kullandığını, koltuğunu maddi çıkarlarına amade ettiğini tanıklarıyla belgeleyen 17 soru…
PR’cılarla bitirdiği işler, aracılarla indirdiği ganimetler, kurdukları küçük ama cevval çete ile çevirdikleri katakulliler, köşesini ranta tahvil etmeler velhasıl tekmili vardı sorularımda…
Hala açıklanamayan meşhur sahte faturalı Samsung telefon olayı, bir türlü izah edilemeyen ballı hanut aşırı lüks tatiller, medyatava’da ücreti mukabilinden yenilen naneler, devrilen çamlar, kırılan cevizler…
Demem o ki, Hürriyet bu arkadaşla yollarını ayırsa bile, eğer gazetenin geçmişine dair bu konularla ilgili her hangi bir soru işareti bırakmak istenmiyorsa, Cengiz Efendi’nin bu soruları artık cevaplaması şarttır…
Çünkü eğer öyle yapmazsa, Cengiz’in yıllar içinde birlikte çalıştığı Ertuğrul Özkük’ünden Fikret Ercan’ına, Ahmet Hakan’ın Sedat Ergin’ine bütün yöneticileri töhmet altında kalacaktır…
Öyle ya, bu çocuk bunca naneyi hiç birine çaktırmadan nasıl yedi ama değil mi?
Haydi bakalım, hodri meydan…"