İbrahim Karagül: Afrin ve Münbiç'e müdahale 'Milli Mücadele'dir

ABD'nin bölgede terör örgütleri ile ittifak halinde yeni cepheler oluşturmasına Türkiye Afrin operasyonu ile yanıt vermek istiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son dönemde yaptığı açıklamalar, operasyona geri sayımın başladığını ortaya koydu.

Afrin harekatı yaklaşırken bölgedeki son durumu masaya yatıran Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Afrin ve Münbiç operasyonlarının 'Milli Mücadele' kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Karagül, "Fırat’ın Doğu’su ise çok daha büyük bir tehlike olarak büyümektedir. Muhtemelen Afrin ve Münbiç operasyonlarından sonra asıl büyük tehlike ile yüzleşeceğiz. Çünkü Fırat’ın Doğu’sunda olanlar sadece Türkiye için değil, dört ülke için büyüyen bir tehdittir. Türkiye, Suriye, Irak ve İran buradan tehdit edilecektir." diye yazdı.

İşte o köşe yazısı;

- Afrin ve Münbiç’e acil müdahale şarttır: Bu bir ‘Milli Mücadele’dir

Afrin ve Mümbiç’teki terör oluşumu, arkasındaki güçlerin niyetleri Türkiye için en yakın ve en ciddi tehdittir. Akdeniz’den İran sınırına uzanan ve boylu boyunca Türkiye sınırlarına yayılan bu hat, ülkemizi hedef alan bir çevreleme, kuşatma planıdır.

Bu bölgedeki Arap ve Türkmen nüfusun sürülüp tamamen PYD-PKK denetimine verilen bu bölge, gelecekte açılacak “Türkiye cephesi” için hazırlanmaktadır. PKK’ya aktarılan binlerce TIR dolusu silah ve henüz bilmediğimiz gizli silah yığınakları, açıkça birNATO ülkesine terör örgütleri üzerinden saldırıdır.

O planı 2018’de uygulayacaklar

O silahlar, sadece bir terör örgütüne destekle sınırlı değil, doğrudan Türkiye’ye yönelik saldırı için bölgeye nakledilmektedir. Karşımızda sadece terör sorunu yoktur, ülkemize yönelik açık saldırı hazırlığı vardır. Türkiye’nin güneyini kapatarak, coğrafya ile bütün ilişkimizi kesmeye dönük bir plan vardır.

Yeni bir çokuluslu saldırı hazırlığı ile karşı karşıyayız. 15 Temmuz saldırısı ile başlatmayı planladıkları bu saldırı için yeniden ortam oluşturulmaktadır. Planlarına göre, söz konusu saldırı ile iş zamanlı olarak “içeride” de benzer bir kargaşa çıkarılacak, sanırım 2018’de bu plan uygulanacaktır.

“İçeriden operasyon”, ABD ve PYD’nin gizli ortakları..

Hiçbir devlet, hiçbir millet, sınırlarının sıfır noktasında, yüzlerce kilometrelik bir “saldırı hattı” oluşturulmasını sessizce izleyemez. Hiçbir gerekçe böyle bir oluşumu, hazırlığı normalleştiremez. Türkiye içinde bunu yapanlar; tehdidi küçültenler, gözlerden ırak tutanlar, normalleştirenler, “sınırlarımızın dışında bize ne” diyenler, aylardır Türkiye’yi oyalayanlar “içeriden operasyon” yapmaktadır.

Bu çevreler hem ABD ile hem de PYD ile dolaylı ya da direkt ilişkili olarak Türkiye’yi yavaşlatmakta, ABD ve PKK’ya zaman kazandırmaktadır. Bu bir ihanettir, Türkiye’nin geleceğini yok etme teşebbüsüdür. Oysa bu tehdit ülkemizin geleceğini rehin alacaktır, onu parçalayacak, küçültecektir.

Bu çevrelerin o sinsi hesaplarla bağlantılı olduklarına, onlarla birlikte çalıştıklarına, en büyük operasyonu Türkiye’ye yaptıklarına inanıyorum artık. 15 Temmuz’la FETÖ üzerinden operasyon yapanların şimdilerde Türkiye içinde başka ortaklar edindiklerini, onlarla Türkiye’yi yavaşlattıklarını, oyaladıklarını, “terör koridoru”nda en büyük destekçiler olarak onlarla çalıştıklarını düşünüyorum.

Erdoğan’ın çağrısı ve ‘Türkiye ekseni’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü ve daha önceki açıklamaları, canhıraş bir çağrının, bir mücadelenin yansımalarıdır. Erdoğan, tarihin derinliklerinden konuşurken, coğrafyaya yönelik çokuluslu müdahalenin tehditlerinden söz ederken, Selçuklu’dan bu yana bu topraklarda devam eden siyasi akıl ve genetikle konuşurken, birilerinin hâlâayak diremesi ihanet ölçüsünde bir taraf tutmadır. İşgalden, terörden, Batılı müdahaleden yana saf belirlemedir.

Cumhurbaşkanı’nın çağrısı, duruşu, söylemi Türkiye eksenidir. Ülkenin bugününü, yarınını kurtarma, büyük yükseliş dönemini devam ettirme çabasıdır. Durduğumuz, duracağımız, durmamız gereken yer de burasıdır.

Türkiye çok geç kalmıştır. Daha terör koridoru netleşir netleşmez müdahale gerekiyordu. Ama geç de olsa, bir gün bile beklemeden bu operasyon yapılmalıdır. Bir adım sonrası, bekleme, kararsızlık, tereddüt bu ülke için intihar olacaktır.

Afrin ve Münbiç’e müdahale bizim için ‘Milli Mücadele’dir

Türkiye, Fırat Kalkanı ile “Büyük Oyun”u biraz olsun boşa çıkarmış, o koridoru yarmıştır. Şimdi Fırat’ın Batı’sında yer alan Afrin ve Münbiç‘i PKK’dan ve PKK kontrolü altına giren DEAŞ’tan temizleyerek cephenin Batı kanadını yok etmelidir.

ABD ya da bir başka güç, Türkiye’nin müdahalesine ses çıkaramayacak, karşısında duramayacaktır. Çünkü ABD, terör örgütleriyle Türkiye’ye saldırıya geçmiş, ülke içindeki terör saldırılarının talimatını vermiştir. Türkiye için bu bir meşru müdafaadır. Uluslararası kamuoyunda böyle algılanacaktır.

Ama milletimiz için bu, bir “Milli Mücadele”dir, ülke savunmasıdır, Türkiye’nin yarınlarını güvence altına almaktır. Onların savaşı bizim topraklarımıza taşımasını beklemeden bizim tehdidi yerinde yok etmemiz bir zarurettir.

Bedeli ne olursa olsun, o cephe dağıtılmalıdır!

Aylardır, iki yıldır bu yönde çağrılar yapıyoruz. Gazete ve televizyon olarak tehdidi öne çıkarıyoruz. Türkiye’yi harekete geçmeye teşvik ediyoruz. Geldiğimiz nokta ortada, altı ay önce söylediklerimiz ortadadır. Birileri Türkiye’yi uyutsa da biz uyanık tutmaya azmettik. Nihayetinde, aylar sonra Türkiye’nin geldiği nokta, aylardır yaptığımız uyarılarla aynı yerdir.

Türkiye’nin başka bir seçeneği yoktur. “Bedeli ne olursa olsun” bu tehdit ortadan kaldırılmalıdır. Fırat’ın Batı’sı güvence altına alınmalı, bu çokuluslu müdahale oyunu boşa çıkarılmalı, ülkemizi güneyden kuşatan yapı dağıtılmalıdır. Bugün şunu söyleyebiliyoruz: Eğer müdahale edilmezse, o koridor boydan boya Türkiye’ye saldırı cephesi olacaktır. O zamanı beklemeden cephe dağıtılmalıdır. Türkiye’nin bunu yapmaya gücü vardır.

Fırat’ın Doğu’sundan dört ülke birden tehdit ediliyor

Fırat’ın Doğu’su ise çok daha büyük bir tehlike olarak büyümektedir. Muhtemelen Afrin ve Münbiç operasyonlarından sonra asıl büyük tehlike ile yüzleşeceğiz. Çünkü Fırat’ın Doğu’sunda olanlar sadece Türkiye için değil, dört ülke için büyüyen bir tehdittir. Türkiye, Suriye, Irak ve İran buradan tehdit edilecektir.

Onlar, tek bir proje ile dört ülkeyi birden parçalamanın hesaplarını yapıyor. Mesut Barzani’ye yaptırılan referandum bu projenin aşamalarından biriydi. Türkiye’de bunu kim bilerek savunmuşsa, o hesabın içindedir. Türkiye, İran ve Irak’ın ortak duruşu ile boşa çıkarıldı. Şimdi de aynı yakın duruş Fırat’ın Doğu’su için sağlanmalıdır. Hatta Suriye de bu yakınlaşmaya katılmalıdır. Bazı çevreler karşı olsa da, söz konusu tehdit dört ülkeye birden yönelmektedir. Tehdit ortak, savunma da ortaktır.

Beş ülke bilinen en sert reaksiyonu göstermeli..

Bu yüzden Türkiye, Rusya, İran, Suriye ve Irak, bölgedeki yeni harita çalışmasına bilinen en sert reaksiyonu göstermek zorundadır. O harita bir garnizondur, her ne kadar Kürt etnik kimliğiüzerinden pazarlansa da tamamen ABD-İsrail çıkarlarına göre dizayn edilmiştir.

Oluşturulacak garnizon kuşağı bütün coğrafyaya yönelik bir müdahale üssü olacaktır, belki on yıllarca bu bölgeden coğrafyaya müdahaleler yapılacaktır. Hiçbir terör örgütünün, hiçbir bölge dışı ülkenin bu kuşağa yerleşmesine izin verilmemelidir.

Bu yönüyle terör koridoru sadece Türkiye’nin meselesi değildir. İran, Irak ve Suriye de bu tehdidi önlemede Türkiye ile paralel hareket etmek zorundadır. Ortak tehdide karşı ortak mücadele esastır.

2018’de Türkiye ve İran’ı içeriden zorlayacaklar…

Söz konusu haritayı oluşturmak için2018 yılında Türkiye ve İran’ı içeriden zorlamaya çalışacaklar. Bugün ülke içinde onlarla beraber hareket eden PYD krtiptoları ve ABD ile tam entegrasyon içinde çalışan yapılar özellikle mercek altına alınmalıdır. Bu yüzden Afrin ve Münbiç’e yapılacak operasyon, bu yıl içinde Türkiye için senaryolaştırılan “içeriden müdahale” planlarını da boşa çıkaracaktır.

Türkiye geç kaldı. Çünkü onu oyaladılar. Tekliflerle, “ABD ne der” gerekçeleriyle, “daha iyi önerilerimiz var” girişimleriyle, “tehdidi küçümseme” tavırlarıyla oyaladılar. Son bir yılda bu yönde uygulanan en önemli strateji “Türkiye’yi oyalama” üzerine kuruldu. Bunu da başardılar.

Bir gizli el, PKK’lı ve Amerikalı bir el..

Bir el, ABD ve PYD/PKK ile gizli ortak bir el, siyasette, askeri bürokraside, medyada etkin bir lobi, çevre, ülkemize bir oyun oynadı. Cumhurbaşkanı’nın dikkatlerini başka yönlere çekmeye çalıştı. Şimdilerde Erdoğan’ın yüksek sesle, canhıraş bir feryatla, tehlikeyi ortaya koyması, kararlı sözler söylemesi, ülkeyi harekete geçirmesi onların konforunu fena halde bozdu. Ne yapabilirler bilemiyorum ama şaşırtıcı şeyler deneyecekleri kesin. En azından operasyonun sınırlı kalması için ellerinden geleni yapacakları kesin.

Türkiye, içerideki PKK’lılara, içerideki Amerikalılara rağmen bu müdahaleyi yapacaktır, yapmak korundadır. Çünkü “Türkiye Ekseni” diye bir mücadele hattı şekillenmiştir. 2018’de asıl bu mücadele hattının direncini göreceğiz. Afrin’de, Münbiç’te, Türkiye içinde ve zamanla Fırat’ın Doğu’sunda bu hattın etkisini göreceğiz.

Şimdi sefer zamanı!

Çünkü Türkiye bir büyük yürüyüş başlatmıştır ve bu yürüyüş durdurulamayacaktır. Bu ülkedeki herkesin, vatan ekseninde omuz omuza mücadele verme gibi bir yükümlülüğü vardır. 2018’de kim ne kadar Türkiyeli, ne kadar “dışarıdan” göreceğiz.

Kim ne derse desin, kim ne kadar tehdit ederse etsin bu müdahale yapılmadır. Afrin ve Münbiç temizlenmeli, Türkiye güvence altına alınmalı, Fırat’ın Doğu’sunda dört ülkeyi birden tehdit eden tehlikeye yönelinmelidir.

Bu operasyonlar yapılmazsa Türkiye içini kontrol etme imkanı kalmayacaktır. Yüz yıl sonra başlatılan yükseliş dönemi bu yıl içinde tersine çevrilecektir. Hesap büyükse, oyun büyükse bizim de iddialarımız büyüktür.

Şimdi sefer zamanı!

Slovan Bratislava - Milan Maçı Ne Zaman, Nerede ve Hangi Kanalda Anne için istenen ceza belli oldu! Ev sahiplerinin akıl almaz isteklerine bir yenisi daha eklendi
Sonraki Haber