İbrahim Karagül yazdı: PKK ve DEAŞ’la değil ABD ile hesaplaşıyoruz...

Afrin'in kuzeydoğusundaki stratejik Burseya Dağı, TSK ve ÖSO ile PYD/PKK arasındaki yoğun çatışmaların ardından terör örgütünden alındı.

Harekat kapsamında bugüne kadar 597 terörist etkisiz hale getirilirken gece boyunca gerçekleştirilen hava harekatında, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a ait 44 hedef imha edildi.

Operasyonun 10. gününde ajanslara düşen son bilgilere göre Türk askeri ve ÖSO askerleri Raco'ya doğru ilerliyor.

Bugün konuyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alan Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "büyük resmi" masaya yatırdı.

Sınır ötesinde yürütülen operasyonun PKK ve DEAŞ’la mücadeleden ziyade "ABD ile hesaplaşma" olduğuna dikkat çeken Karagül, "Artık “içeriden operasyon” dönemi bitmiştir. “Çevreleyerek” köşeye sıkıştırma yöntemlerine karşı yüzyılların siyasi aklı ve birikimi harekete geçmiştir. Bizi Selçuklu yapan, bizi Osmanlı yapan, bizi paramparça edilen coğrafyamızda yeniden ayağa kaldıran genetik harekete geçirilmiştir. İşte biz buna “yeni yükseliş dönemi” diyoruz." ifadelerini kullandı.

İşte o köşe yazısı;

- Bu yüz yıllık hesaplaşma: Zafere alışın! Onları daha çok şok edeceğiz..

Afrin operasyonu, Türkiye’nin artık hiçbir tehdidi “içeride” karşılamayacağının ilanıdır. Bu, yeni bir durumdur; yeni bir devlet aklı, yeni bölge algısı, yeni bir küresel güç inşası girişimidir. Bu; Türkiye için tehdidin aslında hep dışarıdan geldiğinin, dış kaynaklı olduğunun, bu yüzden de savunmanın veya taarruzun bundan sonra dışarıdaki tehdide karşı yapılacağının güçlü göstergesidir.

Afrin’de PKK/PYD varlığı temizleniyor olsa da, operasyonun niteliği, aslında çokuluslu bir işgale karşı kararlı bir savunma halidir. Türkiye, ister örgütler üzerinden gelsin, ister bu örgütlerin arkasındaki güçlerden gelsin, artık hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğini, müsamaha etmeyeceğini, en temel reaksiyon neyse göstereceğini, onlarca yıldır kendisine yöneltilen tehdit türlerini kökten değiştirecek yeni bir dönem başlattığını ilan etmektedir.

İçeriden çökertme, çevreleyip durdurma dönemi kapanmıştır!

Bu ilan, sadece içeride ve çevremizdeki terör gruplarına değil, dünyanın tamamınadır. Türkiye’yi içeriden çökertecek senaryolara umut bağlayan çevremizdeki bazı ülkeleredir. Türkiye’yi küçültmeye, sindirmeye ve teslim almaya çalışan ve bu yönde terör, ekonomik ve siyasi kriz dahil her türlü yöntemi kullanan Batı’nın ve Doğu’nun merkez ülkelerinedir. Türkiye’yi geleceğin küresel sistem inşasının dışında tutmaya çalışan, tarih dışına itmeye çalışan bütün güçleredir.

Artık “içeriden operasyon” dönemi bitmiştir. “Çevreleyerek” köşeye sıkıştırma yöntemlerine karşı yüzyılların siyasi aklı ve birikimi harekete geçmiştir. Bizi Selçuklu yapan, bizi Osmanlı yapan, bizi paramparça edilen coğrafyamızda yeniden ayağa kaldıran genetik harekete geçirilmiştir. İşte biz buna “yeni yükseliş dönemi” diyoruz.

Bu, yüzyıllık hesaplaşmadır: Batı’nın ülkeleri parçalamastratejisi çökertilmiştir

Tarihin döndüğünü, yeni bir güç haritasının oluştuğunu, coğrafyanın yeniden biçimlendiğini, dünya genelinde üst iktidar alanının kökünden sarsıldığını, ABD ya da Batı’nın tek yanlı hükümranlığının sona erdiğini, “yıldızlaşan güçler/ülkeler” döneminin başladığını, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bizi rehin tutan vesayet zincirlerinin kırıldığını, milletimizin özgür ruhunun yeniden canlandığını ve kendine geldiğini, işte bu küresel konjonktürle bu coğrafyadaki bin yıllık tarih yapıcı genetiğin örtüştüğünü artık biliyoruz.

İçeriden siyasi entrikalarla, kimlik ayrışmalarıyla, çevreden terör kuşağı planlarıyla, daha dışarıdan bu ülkeyi küçültme planlarıyla hesaplaşma dönemi başlamıştır. Bu, yüzyıllık hesaplaşmadır. Bu, yüz yıl önce kaybettiklerimizden sonra yeniden diriliş döneminin başlangıcıdır. Bu, sadece Türkiye’yi değil, coğrafyayı da kurtarma iradesinin harekete geçmesidir.

Bu, Batı’nın nüfuz alanlarını daraltarak, yerli, bizden bir eksenin, direnç hattının kurulması demektir. Bu, Osmanlı’nın yıkılışı ile zirveye vuran, 20. Yüzyıl boyunca da devam eden parçalanma, ayrışma, bölünmeye dair Batı’nın kadim planının tersyüz edilmesidir, bitişidir.

Biz de kendi haritamızı masaya koyarız böyle!

Onlar yeni Ortadoğu için harita taslakları hazırlarken, Türkiye dahil Müslüman kuşaktaki bütün ülkeler için bölünmüş haritaları servis ederken bizim bütün bunlara meydan okumamız, o harita taslaklarını boşa çıkarmamız, kendi haritalarımızı masaya koymamız, tarihi tersine çevirmemizdir.

Afrin küçük bir yer olabilir ama çok büyük bir hesabın bozulmasıdır. Oradaki zafer, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasına dair yıkımlara verilen bir cevaptır. Ve bu cevap bundan sonra hep verilecektir. Afrin’de, Münbiç’te, Fırat’ın doğusunda, hatta İran sınırına kadar, Türkiye’yi tehdit eden ne kadar “dış işgalci unsur” varsa hepsine verilecektir. Dahası asıl cevap onların patronlarına verilecektir.

PKK ve DEAŞ’la değil ABD ile hesaplaşıyoruz

PKK ya da PYD, DEAŞ ya da bir başka örgüt, hepsi ABD-İsrail istilasının uzantılarıdır. Birer dış tehdittir. Ülkelerimize, topraklarımıza, milletimize, şehirlerimize yönelen Batılı istilanın tetikçileridir, aparatlarıdır.

Türkiye, bunlarla mücadele ederken işte bu çokuluslu istila ile mücadele etmektedir. Fırat Kalkanı’nda sadece DEAŞ’la değil, ABD ile mücadele etmiştir. Afrin operasyonunda sadece PKK ile değil yine ABD-İsrail planlarıyla mücadele etmektedir. Hazırladıkları siperler, kullandıkları silahlar ABD malıdır. Edindikleri istihbarat ABD ve İsrail tarafından verilmektedir. Onları yönetenler ABD subaylarıdır. Bizimle savaşan aslında onlardır.

Onların saldırısını beklemeden biz vuruyoruz, mesele budur!

Verdiğimiz mücadele bu yüzden milli mücadeledir, bu yüzden vatan savunmasıdır. Biz bu mücadeleyi vermezsek, biz o işgal aparatlarını temizlemezsek, Akdeniz’den İran sınırına kadar oluşturulan terör kuşağını boşa çıkarıp bir “Türkiye Kalkanı”na çevirmezsek bir adım sonra Anadolu’yu işgale girişeceklerdir. Bunu 15 Temmuz’da denediler çünkü. O saldırı ile iç savaş çıkartıp bu ülkeyi paramparça edeceklerdi. 15 Temmuz başarılı olsaydı bugün Türkiye’nin sokaklarından kan anıyor olacaktı. Bunu başaramadıkları için güney sınırlarımızda yığınağa başladılar. Saldırıyı oradan yapacaklardı.

İşte şuan Afrin operasyonu ile onlar vurmadan biz vuruyoruz. Saldırmalarını beklemeden biz müdahale ediyoruz. Bu yüzden Afrin’le başlayan ve devam edecek olan operasyonlar zinciri Türkiye’nin geleceğini kurtarmak, çok büyük bir savaşı önlemek, Anadolu içlerinde değil sınırlarımızın dışında hesaplaşmaktır.

Kaybedecekler: Fırtınayı tersine çevirecek, onları şoke edeceğiz

Göreceksiniz, bu savaşı kaybedecekler. İçeriden müdahale edemedikleri Türkiye’yi çevreleyerek dize getirme hesapları da boşa çıkacak. Biz, onları şoke edecek şekilde bu fırtınayı tersine çevireceğiz. Onlar kuşatma hesabı yaparken, kuşatacakları bölgede Türkiye Kalkanı inşa edeceğiz. Kuşatma haritası, savunma hattına dönüşecek.

Bunu yapacağız ve başaracağız. Onlar Anadolu içlerine girmeye çalıştıkça biz coğrafyanın daha derinliklerinde savunma hatları kuracağız. Onları; “Türkiye cephesi” olarak tanımladıkları bölgede avlayacağız.

Tehdidi, tam odak noktasında avlamak!

Türkiye, bütün hesapları gördü, bütün kötülük planlarını okudu, ne yapacağına karar verdi. Bu, böyle devam edecek. Artık içeriye değil dışarıya bakacağız. Tehdidin tam odak noktasına bakacağız. Bizi avlayanları orada avlayacağız.

Çünkü biz, yüzyıllardır bu topraklarda hep böyle yaptık. Böyle varolduk, böyle tarih yaptık, böyle ayakta kaldık, böyle güç kazandık. Bu tarih devam edecek, yeni bir ivmeyle, yükseliş dalgasıyla devam edecek. Bizi küçültmeye çalışanların zayıflamalarını, gerilemelerini, çökmelerini seyrederken yapacağız bunları.

Kudüs’ü savunurken durduğumuz yerdeyiz

Afrin operasyonuna bütün milletimizin çok güçlü destek vermesi neden sizce? Çünkü neyin mücadelesinin verildiğini milletimiz çok iyi biliyor. Sadece terör örgütleriyle değil, patronlarıylahesaplaştığımızı, Türkiye’yi hedef alanlarla mücadele ettiğimizi biliyor.

Bu yüzden yüz yıl önce Kudüs’ü savunurken, Çanakkale’yi savunurken, Gazze’yi savunurken neredeysek, İstiklal Savaşında neredeysek şuan da yine aynı noktadayız. Kavga bu yüzden çok büyüktür. Mücadele bu yüzden tarihsel hesaplaşmadır. Bu çıkış Türkiye’nin yükseliş döneminin en ciddi jeopolitik müdahalesidir. Göreceksiniz, kararlı olduğumuz takdirde, o kuşakta hiçbir güç Türkiye’nin karşısında duramayacaktır. Çok yakında ABD’nin de o bölgede tutunamayacağını, kalmak istemeyeceğini göreceğiz.

Zafere alışın! Nereye kadar gidilecekse, gidilecektir!

Bu, bir savaş değil savunmadır. Bu, Anadolu’yu hedef alanlara karşı o topraklarda savunma hatları kurmaktır. Bu, terör örgütleri üzerinden ülkelerimizi paramparça edenleri, Musul’u enkaza dönüştürenleri durdurmadır, cezalandırmadır. Ve biz bunu durduracağız.

DünküBurseya Dağı’ndaki görüntülere alışın. Daha çok böyle zaferler göreceksiniz. Çünkü çok sabrettik, biz sabrettikçe onlar şımardı. Ama artık o sabır bitti. Artık taarruz dönemi. Nereye kadar gidilecekse gidilecek. Ne kadar sürecekse sürecektir. Akdeniz’den İran sınırına kadar bütün hat temizlenecektir. Artık ok yaydan çıkmıştır, Türkiye harekete geçmiştir.

İçeriden çökertme dönemi bittiği gibi, dışarıdan çevreleme, durdurma dönemi de bitmiştir. Böyle bir dönemde herkes durduğu yeri sabitlesin. Türkiye’nin yanında olmayanlar düşman hattındadır.

Slovan Bratislava - Milan Maçı Ne Zaman, Nerede ve Hangi Kanalda Anne için istenen ceza belli oldu! Ev sahiplerinin akıl almaz isteklerine bir yenisi daha eklendi
Sonraki Haber