Biden'ın kafasında yeni bir 17-25 Aralık mı var?

FETÖ'cülerle ByLock yazışmaları ortaya çıkan ve 15 Temmuz'dan önceden haberi olduğu bilinen ABD'nin yeni başkanı Joe Biden'ın 'Türkiye'de iktidar değişimi için çalışacağını iddia ettiği' politikasını bugünkü köşesinden değerlendiren Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ''Türkiye, dünyanın merkez coğrafyasının oyun kurucusudur. Artık ne ABD iktidar dağıtan ülke, ne Türkiye dış müdahaleye açık. Bu rüyayı görmelerine bile izin vermeyeceğiz.'' ifadelerini kullandı.

ABD'de kasım ayının başında gerçekleştirilen seçimlerde Joe Biden zaferle ayrıldı. Biden'ın Türkiye politikası konusunda sık sık Erdoğan'ı hedef alan açıklamaları, ''Yeni yaptırımlar mı gelecek'' sorularını akıllara getirdi.

Tüm bu gelişmelerin ışığında geçtiğimiz günlerde Biden'ı aday gösteren Demokratların baskısıyla ABD Senatosu'ndan Türkiye'ye karşı yaptırım kararı çıktı.

Biden'ın seçim kampanyası sırasında, aralık ayında New York Times'a verdiği bir mülakatta Türkiye aleyhine sarf ettiği sözler de büyük tepki topladı.

Biden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "otokrat" olarak tanımladığı söyleşide, Türkiye'deki durumdan büyük endişe duyduğunu aktardı. Tüm bu gelişmelerin ışığında Biden haddini aşarak bir de Türkiye’de iktidar değişikliği için çalışacağını ilan etti.

FETÖ'cülerle ByLock yazışmaları da ortaya çıkan ve 15 Temmuz hain darbe girişiminden önceden haberi olduğu bilinen ABD'nin yeni başkanı Joe Biden'ın Türkiye politikasını bugünkü köşesinden değerlendiren Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ''Biden’ın kafasında yeni bir 17-25 Aralık mı var? Yaptırım ve “Türkiye’ye müdahale et” çağrıları: Kimleri harekete geçirdi?'' sorularına yanıt aradı.

Karagül yazısında, ''Türkiye, dünyanın merkez coğrafyasının oyun kurucusudur. Artık ne ABD iktidar dağıtan ülke, ne Türkiye dış müdahaleye açık. Bu rüyayı görmelerine bile izin vermeyeceğiz.'' ifadelerini kullandı.

Karagül ayrıca, ''Bu sefer FETÖ yerine içeride oluşturdukları cepheyi, CHP ve ortaklarını kullanacaklar. CHP’lisinden milliyetçisine, muhafazakârından etnik bölücüsüne, marjinal fraksiyonlardan terör örgütlerine, geniş çaplı bir dayanışmayı bu amaçla örgütlüyorlar.'' görüşünü savundu.

İşte Karagül'ün o yazısı;

''17-25 Aralık; ABD, İsrail istihbaratının FETÖ üzerinden Türkiye’ye ilk müdahalesiydi.

Erdoğan ve Türkiye’yi finansal darbe ile devirme girişimiydi. BAE/Dubai de işin içindeydi.

Bir dış müdahaleydi.

Daha önce, etnik ve mezhep terörü üzerinden, Gezi olaylarıyla denemişler, başaramamışlardı.

Parçalı yapılarla değil, çok daha sistematik yapılarla işi yürütmeye karar verdiler.

Türkiye, ABD, Avrupa başkentleri, İsrail, Dubai’den tek bir müdahale yürütüldü.

Türkiye’nin kılcal damarlarına kadar işlemiş, sistemin en mahrem yerlerine yerleşmiş, kırk yıldır bu iş için hazırlanan FETÖ’yü harekete geçirdiler.

Bu müdahale bir çokuluslu müdahaleydi. ABD ve Avrupa’nın, tek yanlı küresel düzeninin son kritik müdahale örneklerinden, Türkiye’yi durdurmak için başlatılan planın en kritik saldırılarından biriydi.

Kendilerinden emindiler. Çünkü; Türkiye, ABD, Tel Aviv, Avrupa başkentleri ve Dubai (BAE) gibi çoklu adresler üzerinden eş zamanlı operasyon yürütülüyordu. Ve hiçbir ülke buna direnemezdi!

100 yıl sonra en ağır saldırı yapıldı.

İşgal ve savaş örnekleri sergilendi.

17/25 Aralık başarılı olamadığı için 15 Temmuz’da intihar saldırısı yaptılar.

Türkiye’yi imha etmeyi, yakıp yıkmayı, ülke nüfusunun yarısını düşman ilân etmeyi, sokaklarda darağaçları kurmayı, infaz listeleri hazırlamayı göze aldılar.

15 Temmuz bir müdahale değildi, içerideki ortaklarla, bölgedeki ortaklarla birlikte, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu topraklara ilk büyük saldırıydı.

İstanbul ve Ankara üzerinde savaş uçakları uçurmak, tanklarla caddelerde insanları katletmek, milletin meclisini bombalamak gibi işgal ve savaş örnekleri sergilendi.

15 Temmuz, Türkiye’nin darbeler sürecinin tamamen dışında, ülkemizi tarih dışına itmeye dönük, “Sevr” düşüncesini yüz yıl sonra açık savaşla gerçekleştirmeye dönük bir plandı.

Yaptırım ve “Türkiye’ye Müdahale et” çağrıları. Yeni 17-25 Aralık mı?

ABD’nin aslında dar ölçekli yaptırım kararını ve CHP ve ortaklarının Biden’a “Türkiye’ye müdahale et” çağrılarını işte tam da bu açıdan yeniden gözden geçirmek lazım.

Türkiye bundan etkilenmeyecek, kısıtlanan her şeyi kendisi yapacak. Hatta bunu fırsat olarak kullanacak. Bağımlılığın azaltılmasına, son verilmesine yönelik irade daha da güçlenecek. Bu artık rasyonel bir sonuçtur.

Nitekim Hisar-A hava savunma sisteminin gecikmesi, bir parçasına yönelik ambargo yüzünden oldu. Ama Türkiye bunu kendisi yaptı. Bunları daha da göreceğiz. Heyecan verici sonuçlar alacağız.

Ancak Biden yönetiminin kafasında olanı, “içerideki cephe”nin beklentilerini bunun dışında, tam da 17-25 Aralık finansal darbesinin yıl dönümünde birlikte düşünme zorunluluğumuz var.

Bazı “Muhafazakâr” yazarlar; ‘teslim ol’ çağrıları yapıyor!

Böyle bir düşünce küresel ölçekli algılarımızı, Washington’ın hesabını bilmemizi, içeridekilerin hazırlığını çözmemizi kolaylaştıracak.

Kâbesi Atlantik olan, ABD ve Avrupa’dan başka dünya algısı bulunmayan “muhafazakâr” bazı kalemler, bakıyorum, şimdiden bunun altyapısını oluşturmaya başladı bile.

Türkiye’ye doğrudan; “ABD’ye teslim ol, bitsin bu iş” tarzı çağrılar yapmaya, bu yönde yazılar yazmaya başladılar.

Tam da devir-teslim yapma aşamasında böyle bir kararın alınması, savunma alanında kısıtlamalara gidilmesi, finansal kısıtlamaların işaretinin verilmesi, “Biden ekibinin kafasında yeni bir 17-25 Aralık mı var” düşüncesinin oluşması için yeterli.

Tehlikeli olan şu: Bu sefer siyasi partilerle deneyecekler.

Bence yeniden deneyecekler. O dosyalar üzerinden hareket edecekler. Türkiye ve ABD’de açılan davaları esas alacaklar, güncelleştirecekler.

Bu sefer FETÖ yerine içeride oluşturdukları cepheyi, CHP ve ortaklarını kullanacaklar.

CHP’lisinden milliyetçisine, muhafazakârından etnik bölücüsüne, marjinal fraksiyonlardan terör örgütlerine, geniş çaplı bir dayanışmayı bu amaçla örgütlüyorlar.

17-25 Aralık ve 15 Temmuz’da, terör örgütleri ve benzeri yapılar üzerinden bunu yürüttüler.

Tehlikeli olan şu: Bu sefer meşru siyasi partiler üzerinden deneyecekler.

Önce terör örgütleri, sonra partiler arasında yatay ilişki nasıl kuruldu?

Sistem içinden müdahaleyi ikinci aşamaya çıkaracaklar. Önceden FETÖ, sistemin kılcal damarlarına sızmıştı, o fırsatı kullandılar. Şimdi doğrudan demokratik kurumlarla hareket edecekler.

Bu yüzden de Türkiye’de “Muhalefet”i, “Müdahale Cephesi”ne dönüştürdüler.

FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C arasında nasıl yatay bir ilişki kurulmuşsa ve Batı’nın müdahalesi için sahaya sürülmüşse, bu sefer de CHP ile diğer milliyetçi, muhafazakâr, etnik bölücü partiler arasında aynı yatay ilişkiyi, ortaklığı inşa ettiler.

Buna, bu formatlamaya özellikle dikkat çekiyorum.

Bu rüyayı görmenize bile izin vermeyeceğiz.

Böyle bir şeye girişirlerse çok büyük bir hesap hatası yapacaklar. ABD’nin güven, itibar ve bölgedeki gücü daha da daralacak. Türkiye, dünyanın merkez coğrafyasının oyun kurucusudur.

Ve ABD ya da içerideki ortakları her müdahalede daha da eriyecek, ABD bölgeyi kaybedecek, içerideki ortaklıkları da, “tıpkı FETÖ gibi”, ellerinde olanı da kaybedecek.

Şu bilinsin ki; artık ne ABD iktidar dağıtan ülke, ne Türkiye dış müdahaleye açık. Müdahale etmek isteyen de içerideki ortakları da eski Türkiye ve eski dünya şartlarına göre pozisyon alıyor.

Bu rüyayı görmelerine bile izin vermeyeceğiz.''

YAZININ ORİJİNAL METNİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

Philadelphia 76ers - Brooklyn Nets maçını canlı şifresiz izle? Cinayet zanlısı Yekta Gözen’e sahte pasaportu kim çıkardı? MasterChef Türkiye haftanın son eleme adayı belirleme oyunu!
Sonraki Haber