İdlib'de ne işimiz var? İşte cevabı...

Terör ve güvenlik uzmanı Hacı Murat Dinçer, SuperHaber için kaleme aldığı yazısında, 'İdlib'de ne işimiz var' diyenlere yanıt verdi. Dinçer, "Konu oldukça basit ve sarih olmasına rağmen içerdeki dışarıdan beslenenler hala vakanın bir beka meselesi olmadığında ısrarcı. " ifadelerini kullandı. İşte Dinçer'in o yazısı...

İdlip’de ne işimiz var sorusu kamuoyunu en çok ilgilendiren sorulardan biri haline geldi. Konuyu İdlip özelinde ele alarak aslında Suriye’de ne işimiz var demek isteyen bir toplum mühendisliğiyle karşı karşıyayız.

Konu oldukça basit ve sarih olmasına rağmen içerdeki dışarıdan beslenenler hala vakanın bir beka meselesi olmadığında ısrarcı. Israrları hainliklerinden değil de iyi niyetlerinden kaynaklansa oturup dinler belki de olaya yeni bir bakış açısı veya çözüm getirmelerini saygıyla karşılarız. Oysa durum bunun çok ötesinde ve hatta Okyanus ötesinde.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri ilk kez bu denli sınırlarını ve üniter yapısını tehdit eden bir tehlikeyle karşı karşıya; o yüzden denize düşerken yılandan medet ummamız. Ateş bacayı sarmış evimizi yakacakken hala yangına körükle gidenler var.

Aslında ağızlarından çıkan vicdanlarına sığmıyor da ondan böyle bizim olanı kendilerininmiş gibi göstermeleri; Mustafa Kemal Atatürk’ü şemsiye eden gafiller söz size:

Atatürkçülük iki temel üzerine inşa edilmiştir; bunun ilki TAM BAĞIMSIZLIK, diğeri de ÜNİTER yapıdır. Bu gün ülkemizin Ortadoğu’da vermiş olduğu mücadele Misakı Milli sınırlarımıza Irak ve Suriye üzerinden göz diken emperyalizmin durdurulması mücadelesidir. Mücadele; Tam Bağımsızlık ve Misakı Milli mücadelesidir. Anlamıyor olamazsınız, aslında çok iyi anlıyorsunuz da tasmanızı tutan sahiplerinizin sesi vicdanınızın sesini bastırıyor. Çekin kirli ellerinizi Ata’mızın yakasından! 

Mehmetçik seferde; ağızlarda Allah, göğüslerde iman, şahadet için yeminler edilmişken cephedeki kardeşimin kafasını karıştıracak her lakırdı Vatan hainliğidir. Türk sefere kalkanda sınırlar değişir, tarih tekrar yazılır. Anadolu’ya 15 Temmuz hain darbe girişimiyle göz dikenler ulaşamadığı emellerine PKK/PYD-YPG ile ulaşmaya çalışıp cevabını alınca sıra İdlip’e geldi; neresinden bakarsanız bu bin bilinmezli denklemi Türk’ün on binlerce yıllık Devlet aklı çözecek, her şehit Mehmetçiğimizin kan hakkı misliyle alınacak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını yaklaşan tehlikeden korumak için attığı her adımda muzaffer olacaktır.

 Bu günden sonra hepimize pür dikkat olmak düşer: İçerde Gezi İsyanı’na yapılan güzellemeler, ABD’de de yazılan Rand Raporu’nun arkasında firari FETÖ mensubu A.Sait YAYLA isminin çıkması, suikast söylentileri… vesaire, hiçbir şey tesadüf değil, hükümetten memnun olmayabilirsiniz ancak böyle giderse salt muhalefet etmek adına tarihe adınızı ‘’hain’’ olarak yazdırarak, torunlarınızın dahi arkanızdan sitayişle konuşacağı bir mirasa sahip olacaksınız. Nesebi gayri sahih firari terörist katalog çocuklarının ağzıyla değil, Türk’ün en büyük değeri Devlet ağzıyla konuşma vaktidir. Etrafınıza bakınız: Irak’ın kuzeyinde bağımsızlık peşinde koşan bir garabet, Suriye’de PKK Devletçiği kurma çabaları, sınırlarımıza dayanan Arz-ı Mevud tehlikesi; hala anlamamış olamazsınız.  Yakın geçmişe ve yapılan hatalara takılıp kalmayın, ileriye bakın: Ufukta göreceğiniz Türk’ün şahlanışı olacaktır.

Sefer eylenmiş, sancak açılmış, şer’e vuran Mehmetçik kalbimizin atışı, göğsümüzde nefestir, dile düşen dua etmektir.

Google Türkiye’ye “dijital ayar” mı çekti? Dubai Küresel Kadınlar Forumu'nun açılış konuşmasını yaptı AZ Alkmaar kulübünden Galatasaray taraftarına uyarı
Sonraki Haber