Öncelikle SuperHaber okurlarına özel haberimizi verelim. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra yeni komutanı İsmail Kaani, önceki gün, yani Türk-Rus zirvesinin yapıldığı gün Suriye’nin Halep kentine gitti. Kaani’nin, Bahar Kalkanı Harekâtı sırasında büyük darbe yiyen İran destekli milislere moral vermek için Halep’e gittiği belirtiliyor. Neden mi? Anlatmaya başlayalım.
Bahar Kalkanı Harekâtı’nın başlamasına neden olan Şam yönetimi ve İran destekli milislerin İdlib saldırılarında Halep önemli bir yer tutmuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bahar Kalkanı Harekâtı kapsamında Halep’teki İran destekli milis güçlerine ağır kayıplar verdirildi. Örneğin Lübnan Hizbullah’ı 9 milisini kaybetti. Bu 9 milisten 4’ünün Lübnan, 5’inin İran kökenli olduğu bilgisine ulaştım. Ayrıca basına yansıdığı üzere, Afganistan kökenli İran destekli Fatimiyyun Tugayından da 21 milis etkisiz hale getirildi. Bu 21 milisin cenaze törenlerinin, şimdilerde Korona virüsüyle gündemde olan İran’ın kutsal kenti ve dini merkezi Kum kentinde yapılması dikkat çekiciydi. Fatimiyyun Tugayı, tamamen Afgan kökenli Şiilerden oluşuyor. Bu tugayın milislerinin kökenlerinin Hazar Türk’ü olduğu da söyleniyor. Bu tugayın komutası ise doğrudan İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’ne bağlı. Ancak tabii ki “danışman” sıfatıyla.
İşte Kaani, bu şekilde darbe yiyen İran destekli unsurlara “manevi önemi büyük” diye aktarılan bir ziyaret yapmış. Ancak kişisel kanaatim, Kaani’nin Halep’te olmasını, sadece manevi önem ile açıklamak zayıf kalır. Kaani, aynı zamanda “Biz buradayız” mesajı da vermiş gibi görünüyor. Anlaşılan İran destekli unsurlar, bölgede etkilerini sürdürmeye devam edecek.
***
Peki son gelişmeler çerçevesinde İran’da neler oluyor? Biraz da buna bakalım.
İdlib ile ilgili 5 Mart’taki Erdoğan-Putin buluşması öncesi ve sonrasında en çok merak edilen konuların başında, İran’ın nasıl bir tavır sergileyeceğiydi. Çünkü İran ile Rusya arasında henüz sahaya yansımayan bir gerilim olduğu açık. Özellikle İsrail’in Şam yönetimine ve İran destekli milislere yaptığı saldırılarda Rusların hiçbir tavır göstermemesi, hava savunma sistemlerini devreye sokmaması, sürekli soru işaretleri barındırıyor. Bende bu gerilim ve 5 Mart zirvesi öncesi ve sonrasıyla ilgili Tahran’da neler olduğunu ulaştığım bilgiler çerçevesinde madde madde aktarayım:
- Tahran’da son dönemlerde ağırlık kazanan bir görüşe göre, Rusya ile ilişkilere “stratejik ortaklık” değil “zorunlu/mecburi ortaklık” olarak bakılıyor.
- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bahar Kalkanı Harekâtı’nda İran destekli unsurların büyük darbe yemesi ve bu taarruza Rusya’nın önleyici bir tedbir almaması Tahran’da büyük rahatsızlık yaratmış durumda.
- Aktardığımız İsrail saldırılarına Rusya’nın sessiz kalması, içten içe bir birikim oluşturuyor. Hatta duyumlarıma göre, İran’daki muhafazakâr kanadın giderek artan bir şekilde İran yönetimine “Rusya’ya güvenme” telkinleri var. Yine “Suriye’de biz olmasak, karada ciddi destek vermesek, Ruslar bu hakimiyeti kuramazdı” yorumları yoğun bir şekilde yapılıyor.
- İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp “Türkiye, İran ve Suriye (Şam yönetimi kastediliyor) bir araya gelsin, soruna çözüm bulsun” teklifini yapmıştı. Herkes bu teklifi “Rusya’yı bypass edelim teklifi” olarak algılamıştı. Ancak Tahran kaynakları, bunca gerilime rağmen teklifin, “Rusya’yı devre dışı bırak” olarak algılanmaması gerektiğini belirtiyor. Aktardıklarına göre Ruhani, Erdoğan’a esas olarak, “Rusya ile gerilsen bile ABD’ye yönelme, bölgede çözüm bulalım” mesajını verdi.
- Türkiye ile Rusya arasındaki 5 Mart zirvesine de sessiz kalınması dikkat çekici. Örneğin zirve ve sonrasındaki mutabakat ile ilgili İran Dışişleri Bakanlığı’ndan henüz yazılı veya sözlü bir açıklama yapılmamasına dikkat çekiliyor. İran Dışişleri Sözcüsü ve yetkilileri, önceleri sık sık basın toplantısı yaparak, Tahran’ın görüşlerini dile getiriyordu. Ancak Korona virüsü salgınından sonra basın toplantılarının iptal edildiği, ağırlıklı olarak yazılı basın açıklaması yapıldığı belirtiliyor. Yine de aktardığımız gibi Moskova zirvesi ile ilgili henüz yazılı bir açıklama dahi yapılmadı.
- Ancak kulağıma çarpıcı bir dedikodu da çalındı. Buna göre İran Dışişleri Bakanlığı’nda bulunan Devrim Muhafızları ekibinden bir heyet, zirve yapılırken Moskova’daydı. Moskova’da kimlerle temas yaptıkları bilinmiyor.
- Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rus lider Putin arasındaki baş başa görüşme sürerken Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile saat 14.00’te bir telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede, İdlib meselesinin de ele alındığı kaydediliyor.
- Tahran kaynaklarımdan edindiği en son bilgi, ne olursa olsun 2-3 hafta içinde Astana Liderler Zirvesi’nin gerçekleşeceği yönünde… Zirve sırası Tahran’da. Ancak Korona virüsü dolayısıyla zirvenin nerede yapılacağının henüz kesinlik kazanmadığı belirtiliyor. Kesin olarak konuştukları ise zirvenin yapılacağı.
1979 İslam Devrimi’nin iki kritik ismi Korona kurbanı…
Hazır Tahran’daki kaynaklarımı aramışken virüs meselesini de soruşturdum. Dikkat çekici ayrıntılar var. Bu ayrıntıları bir başka yazıya bırakacağım. Ancak dikkatimi çeken bir ayrıntı var.
Geçtiğimiz günlerde Korona virüsü nedeniyle hayatını kaybeden İran'ın Eski Şam Büyükelçisi, Dışişleri Bakan Vekili ve Meclis Başkanı Danışmanı Hüseyin Şeyhulislam ile yine aynı virüsten dolayı komada olduğu belirtilen Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Kadınlardan Sorumlu Yardımcısı/Danışmanı Masume Ebtekar’ın ortak bir noktası varmış. İkisi de İran İslam Devrimi sonrası ABD Büyükelçiliği’nin basılmasında aktif rol oynamış. Şeyhülislam, elçilikten kaçan ABD’lilerin imha ettiği belgelerin birleştirilmesiyle ilgili çalışan ekibin başındaymış. Bu nedenle ilginç bilgilere sahip olduğu belirtiliyor.
Ebtekar da, ABD Büyükelçiliğini basan ve kendilerine Devrimci İslamcı Öğrenciler diyen grubun sözcüsüymüş.
Dikkat çekici…