İlkokul öğretmeni 17 kız öğrenciyi istismar etti!

Ayşe Arman'a konuşan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü dehşete düşüren bir toplu istismar vakasını anlattı. Güllü, henüz 4. sınıfa giden tam 17 kız öğrencisinin istismar eden 50 yaşlarındaki öğretmenin suçuna paravan olarak da yine öğrencilerini kullandığını kaydetti.

İşte Ayşe Arman'ın Son zamanların en felaket cinsel istismar vakası başlığı ile Hürriyet Gazetesi'nde yayımlanan röportajının detayları...

SON ZAMANLARIN EN FELAKET CİNSEL İSTİSMAR VAKASI

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı, 2019’un bu ilk günlerinde öyle şeyler anlattı ki delirmemek mümkün değil! Yine bir toplu cinsel istismar vakası. Yine bir okul. Yine bir öğretmen. Ve mağdur 17 kız çocuğu...Bu, son zamanların en vahim, en çirkin cinsel istismar vakalarından biri. Tıpkı Menderes’teki Saadet Öğretmen vakası gibi. O vakayı da Türkiye aslında Canan Güllü kanalıyla duydu. Saadet Öğretmen sesini onun sayesinde duyurabildi. Canan Güllü’yle iki gün sürecek bir söyleşiyle sizi baş başa bırakıyorum...

17 KIZ ÇOCUĞUNA İSTİSMARDA BULUNAN SINIF ÖĞRETMENİ

Yine büyük boyutlu bir çocuk istismarı vakası çalındı kulağımıza...

Evet, ne yazık ki öyle!

Siz takip ediyorsunuzdur, nedir bu “17 çocuğa istismarda bulunan sınıf öğretmeni davası”?

Bir ilkokulda, 4. sınıf kız çocuklarına öğretmenleri tarafından sınıfta yapıldığı iddia edilen cinsel istismar. 2018 yılının felaketi açıkçası! Başka kelime bulamıyorum tarif etmeye...

Çok çok üzücü...

Evet. Biz Kadın Dernekleri Federasyonu olarak çok uzun zamandır biliyorsunuz istismar konusunda çalışıyoruz. Pek çok vaka dinledik, ama böylesini ne gördük ne işittik. Arkadaşlarımla buluşup bu istismarın ayrıntılarını öğrenmeye başladığımızda şahsen ben kanımın beynime doğru çekildiğini, başımın alev aldığını hissettim. Sonlara doğru anlatan arkadaşımın ağladığını fark ettim. “Dur” dedim, çünkü derin bir nefes almam gerekiyordu, insana tansiyon ilacı aldıracak kadar vahim bir olay iddiasıyla karşı karşıyayız.

ÇOCUKLARIN AİLELERİ ŞİKÂYETÇİ OLDU

Nasıl ortaya çıkmış peki?

17 kız çocuğunun ailesi savcılığa başvuruyor. 50’li yaşlardaki erkek öğretmen, söz konusu okulda 2009-2010 yılından beri öğretmenlik yapıyor. İstismara maruz kaldığı iddia edilen çocuklar, birinci sınıftan itibaren okuttuğu çocuklar. 9-10 yaşlardaki çocukların cinsel deneyimi olamayacağı için ifadeleri ve tasvirleriyle durumun vahameti ortaya çıkmış. Aileler de şikâyette bulunmuş. Çocukların maruz kaldığı istismar akıl alır gibi değil!

SADECE TEMASLA KALMAMIŞ, İŞ İLERİ BOYUTLARA TAŞINMIŞ

Çocuklara ne yapmış? Suçlama ne?

Bu 17 kız öğrencinin bazılarına 3. sınıfın ilk gününden itibaren, bazılarının zamanını hatırlayamadığı tarihten itibaren istismarda bulunduğunu iddia ediliyor. Minicik çocuklar bunlar. Özel bölgelerine elbise üstü ve altından öğretmenler masasının altında dokunma, kendi organını kıyafet dışına çıkararak temas ettirmesi iddiaları var. Sadece temasla da kalmıyor! İş daha ileri boyutlara da taşınmış. Olan biteni ifade edebilmem mümkün değil. Anlatsam da yazamazsınız. Açıkça konuşulabilecek şeyler değil. Ben ki bu konuları “Bu ülkenin çocukları bu istismarları yaşamasın!” diye anlatan biriyim. Ama bu davada kelimelerimin tükendiği bir iddiayla karşı karşıyayız. “Nasıl olabilir böyle bir şey!” diye sorup duruyorum arkadaşlarıma. Son 10 yıldır bu kadar yoldan çıkmış, bu kadar gözü kara ve cinsellik tatminini küçük çocuklarda deneyen birini görmedik. Dahası denemesini yaparken, etraftan “Görünürüz”, “Yakalanırsam ceza alırım!” ya da “Çocuk bu, ya anlatırsa?” diye çekinmeyen bir pervasızlık ve gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız!

BUNLARI KENDİ EŞİME DE YAPTIM, SİZLERE DE YAPABİLİRİM ÇOCUKLAR!

Bu çok büyük çaplı bir şey o zaman...

Valla kelimelerin bittiği yerdeyiz! Düşünsenize, sınıfın cam olan kapısına afiş asılarak dışarıdan içerinin görünmesi engelleniyor. Öğretmen masasının etrafına yüksek boyutlu çiçeklerin olduğu saksılar yerleştirilmiş.

17 kız öğrenciyi öğretmen masasının etrafına toplayarak etten duvar oluşturmasıyla kendini garantiye alıyor...

Aman Allah’ım!

Asıl korkunç olan, çocukların ve ailelerinin iddiasına göre bir çocuğumuzu taciz ederken, diğer kızların bu manzarayı görmesi. Çocukları tehdit ederek ve korkutarak, öte yandan da kendi eşiyle de bunları yaptıklarını söyleyerek baskı altına alması. “Sizi okuldan attırırım, size kimse inanmaz!” diyerek çocuk ruhlarında estirilen korku fırtınalarıyla uzunca bir dönem sürmesi. Tabii çocukların psikolojilerinin bozulmasına sebep oluyor! O çocuklardan birinin ailesine olayı anlatması ve ailenin öğrendikten sonra diğer ailelerle irtibat kurup korkmadan, “Aman kimse duymasın!” demeden yargıya gitmesiyle meydana çıkan ve yargıya intikal eden bir hadise...

“GÖRMEDİK, DUYMADIK, BİLMİYORUZ!” DİYE ÜÇ MAYMUNU OYNAMAYA NE KADAR DEVAM EDEBİLİRİZ?

Sanık tutuklu mu?

Evet. İlk sorgusundan sonra tutuklanıyor. 7 Ocak 2019’da duruşma yapıldı.

Sizin federasyonunuz davayı takip ediyor mu?

Şu an dışarıdan takipteyiz. Ama kurum olarak bir sonraki duruşmada Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin bize verdiği yetkiye dayanarak müdahillik talebimiz olacak. Hatırlarsanız, siz duyurmuştunuz kamuoyuna, bir Menderes/Saadet Öğretmen davası vardı. O vakayla benzer yanları çok fazla! Ancak o bir köyde meydana geliyordu. Bu vaka ise bir ilde meydana geliyor. Orada da uzun soluklu bir süreç var, burada da öyle. O davaya sahip çıkan bir baro yönetimi ve avukat ordusu vardı. Burada da aynı durum söz konusu. Yargı orada müdahillik taleplerini kabul etmişti. Umut ederiz ki burada da yargı aynı hassasiyetle, bu sürecin en kısa sürede hallolması adına konusunda uzman STK taleplerini kabul eder.

Bu tür davaların gizli kalması sizce doğru mu?

Bence yazılması isabetli. Çünkü kamuoyu duyarlılığı yaratıyor. Biz yazılmasından yanayız. Ancak yer ve mağdur adlarının söylenmemesi şartıyla. Üzerini örterek kapattığınız zaman hiç olmamış gibi dursa da, o olay olmuş ve mağdurları var! Mağdurun ve potansiyel bütün mağdurların en doğal hakkı, onları koruyabilecek yasanın varlığından haberdar olmak. Bu ve benzeri olayların basında yer alması, ebeveynlerin daha dikkatli olması, okul idarecilerinin sınıfları kontrol etmesi, rehber öğretmenlerin öğrencilerini denetlemesi, öğretmenlerin psikolojik testlerden geçirilmesi, öğrencilere bu tür durumlarda yapılması gerekenlerin anlatılması, kısacası kamuoyunun bu konuda bilinçlendirilmesi olumludur. “Duymadık, görmedik, bilmiyoruz!” gibi 3 maymunu oynamaya daha kadar devam edebiliriz ki?

Ar-Ge yapan şirketlere 59 milyar liralık dolaylı teşvik verildi "Galatasaray'da Florya'nın huzurunu kaçıran tek isim Ziyech" "Hedef enerjide tam bağımsız Türkiye"
Sonraki Haber