İnsanlar artık yemiyor! Elitler Davos’a bin adet özel jetle gelip ‘et yemeyin hava kirleniyor’ diyor

Küresel ısınma ve hava kirliliğini insanların tüketim alışkanlığına bağlayan dünyanın zenginleri, Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF), atmosferi kirleten kendilerine ait özel jetlerle gelirken, “Bir milyar insan et yemeyi bırakırsa, bunun etkisi büyük olur” diyebiliyor. İşte detaylar...

Büyük endüstriyel kuruluşlar daha fazla kar için üretimlerinde çevreyi kirleten uygulamalardan vazgeçmezken, ineklerin çıkardığı gazın atmosferi kirlettiği masallarıyla, ‘cambaza bak’ diyerek hedef saptırıyor.

Bu açıklamaları artık geniş bir kesim dikkate almıyor. Bunu da
Davos Zirvesi’nin başlangıcında yapılan protesto gösterileri ispat etti.
Dünya Ekonomi Forumu, Davos'ta iklim ve çevre aktivistlerinin protestolarıyla başladı. Ellerinde WEF ve iklim değişikliğine yönelik farklı dillerde eleştirel pankart ile dövizler taşıyan eylemciler, bu konuda adım atmayan hükümetlere yönelik tepkilerini gösterdi.

Zirveye ev sahipliği yapan İsviçre hükümeti ile organizasyonun ortaklarını da eleştiren iklim aktivistleri, WEF’in yalnızca ekonomik kaygılarla düzenlendiğini, iklim değişikliği ve diğer önemli sorunlara çözüm önermediğini söylüyor.

Ekonomik sistem ekolojik krizi körüklüyor

Eylemi yapan Strike WEF isimli oluşum Dünya Ekonomi Forumu’nu son iki yıldır olduğu gibi bu yıl da protesto ederken bunun nedenini şöyle açıklamıştı: “Biz, küresel ekonominin elitlerini protesto etmek için buradayız. Çünkü şu anda bir ekolojik kriz yaşanıyor ve bu da mevcut ekonomik sistem tarafından körükleniyor.”

Son yüzyıldaki enerji politikaları nedeniyle çevre krizi ve sosyal problemler yaşandığını belirten organizasyon, ekonomik kâr odaklı olmak yerine, insan ve doğanın önemsenmesi gerektiğini kaydetti.

Strike WEF’in üyesi Claudio Bernard da protestoyu WEF ile ilgili sorunları ortaya koymak ve bu organizasyona neden karşı olduklarını göstermek için düzenlediklerini aktardı.

‘Diktatörlere kırmızı halı’

“WEF, güçlü ve zengin insanlarca oluşturulmuş bir yapı. Geri kalan insanlar dışarıda kalıyor” diyen Bernard zirve kapsamında her yıl çok sayıda demokratik olmayan olayın da gerçekleştiğini, diktatörlerin kırmızı halılarla karşılandığını söyledi.
WEF ayarında uluslararası bir organizasyonun olması gerektiği fikrine katıldığını ifade eden Bernard, ancak bunun tamamen farklı bir formatta olması gerektiğini sözlerine ekledi.

Yaklaşık 2 bin kadın katılımcıdan oluşan bir grubun üyesi olan İsviçreli İklim aktivisti, Rosemarie Wydler-Walti , iklim değişikliğinden en fazla etkilenen grupların arasında kadınların bulunduğunu vurguladı.

İsviçre hükümetini iklim değişikliğine yönelik yeterli adım atmadığı gerekçesiyle dava ettiklerini ve bu davanın 29 Mart’ta Strazburg‘da görüleceğini kaydeden Wydler-Walti, iklim değişikliğine yönelik atılacak adımların insan hakları çerçevesinde değerlendirilmesini umduklarını bildirdi: “İsviçre hükümeti iklim değişikliğine yönelik hiçbir şey yapmıyor. Bu konuda Avrupa ülkelerinden daha kötü durumdayız.”

HAVA KİRLİLİĞİNİN NEDENİ KÜRESEL ŞİRKETLER

İnsanlara hava kirliliği üretmeyin diye akıl veren küresel elitler, sahip oldukları şirketlerle bütün kirliliği yaratan odak olduklarını gizlemeye çalışıyor.
The Guardian’dan Matthew Taylor ve Jonathan Watts’ın haberine göre küresel karbon emisyonlarının üçte birini sadece 20 şirket yaratıyor. Listede yer alan 20 şirket 1965 yılından bu yana 480 milyar ton karbondioksit salımı gerçekleştirmiş. 1965 yılında fosil yakıtların iklime olan etkisinin sanayinin önde gelen liderleri ve politikacılar tarafından, özellikle ABD’de, bilindiği belirtiliyor. 

Habere göre, gezegenin petrol, doğalgaz ve kömür rezervlerini durmaksızın sömürerek küresel seragazı emisyonlarının üçte birinden fazlasından doğrudan sorumlu 20 şirket yer alıyor.

Dünyaca tanınan araştırmacılar, devlete ait çok uluslu şirket topluluklarının, insanlığın hayatını tehlikeye atan iklim krizini nasıl hızlandırdığını ve bu endüstrinin gezegene verdiği zararların bilincinde olarak faaliyetlerini büyütmeye nasıl devam ettiklerini gözler önüne seriyor.
Petrolün artan iklim krizi üzerindeki etkilerini inceleyen uzmanlardan ve ABD Climate Accountability Institute eş-başkanı Richard Heede’in araştırması, küresel şirketlerin 1965 yılından bu yana yer altından çıkardıkları fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan emisyonları ölçüyor.

Listede yer alan 20 şirket küresel enerji kaynaklı karbondioksit ve metan gazı salımının %35’inden sorumlu. Bu oran 1965 yılından bu yana 480 milyar ton karbon dioksit demek.
Açıklanan listede Chevron, Exxon, BP ve Shell yatırımcıların hisse yoluyla sahibi olduğu şirketler (IOF) arasındayken, devlet şirketleri (SOE) arasında Saudi Aramco ve Gazprom yer alıyor.

Chevron, sekiz IOF şirketi arasında ilk sırada yer alırken, Exxon, BP ve Shell onu takip ediyor. Bu dört küresel şirket, 1965 yılından bu yana küresel karbon emisyonlarının %10’undan fazlasına sebep oluyor.

Listenin ilk 20 sırasında yer alan 12 devlet şirketinin fosil yakıt çalışmaları aynı yıllar arasındaki toplam emisyonların %20’sinden sorumlu. Devlet şirketleri arasında en çok kirliliğe ve emisyona sebep olan Saudi Aramco, %20’lik emisyon oranının %4.38’ini tek başına üretmiş durumda.

Dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinden Michael Mann, araştırma sonuçlarının fosil yakıt şirketlerinin iklim krizi üzerindeki etkisine ışık tuttuğunu ve Aralık ayında Şili’de gerçekleşecek 25. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP25) politikacıların şirketlerin faaliyetlerini kısıtlayıcı önlemlerin alması gerektiğini söyledi.

Küresel kirleticilerin listesi, şirketler tarafından sağlanan yıllık petrol, doğalgaz ve kömür üretim miktarları raporlarını kullanarak, yer altından çıkarımından son kullanımına kadar olan tedarik zinciri boyunca atmosfere ne kadar karbon ve metan gazı salımına sebep olduğunu hesaplayarak oluşturuldu.

Bu araştırmada 20 şirketin emisyonlarının %90’ının petrol, jet yakıtı, doğalgaz ve karbon oranı daha yüksek olan termal kömür gibi kaynakların yakılmasından kaynaklandığı ortaya çıktı. %10’u ise çıkarma, işleme ve nihai ürünün ulaştırılmasından kaynaklanıyor.

The Guardian, listedeki 20 şirkete ulaşırken sadece yedisi sorulara cevap verdi. Cevap verenlerden bazıları ise çıkardıkları doğalgaz, petrol ve kömürün tüketiciler tarafından kullanımından doğrudan sorumlu olmadıklarını ifade etti. Bazı şirketler, fosil yakıtların çevre üzerindeki etkilerinin sektör tarafından 1950 yılının sonlarından beri bilindiği ve kolektif olarak iklim krizine karşı çözüm niteliğindeki eylemleri geciktirmeye çalıştıkları iddialarını tartışmalı bulmuş.

Şirketler iklim bilimini ise kabul ettiklerini söylüyor. Ayrıca bazıları Paris Anlaşması uyarınca emisyon oranlarının azaltılması ve küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlandırılması hedefini desteklediğini iddia ediyor.

Gazeteye cevap veren şirketlerin hepsi yenilenebilir enerjiye yatırım konusunda yaptıkları çalışmaların üzerinde dururken fosil yakıt şirketlerinin iklim krizine yönelik verilecek cevaplarda önemli bir rolü olduğunu ifade ediyor. PetroChina ise eskiden bağlı olduğu China National Petroleum’dan ayrıldığı için daha önceki emisyonlardan sorumlu tutulamayacağını veya bu emisyonlar üzerinde etkisinin olmadığını belirtiyor.

Fenerbahçe Arda Güler'i geri istedi Dünya Bankası'ndan elektrik altyapısına 1,5 milyar dolarlık kaynak Devlet Bahçeli MHP Grup Toplantısı'nda konuşuyor
Sonraki Haber