İntifada ne demektir?

İntifa ne demek? Filistin Alimler Birliği, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan kararına tepki olarak İslam ümmetine intifada çağrısında bulundu. Birlikten yapılan yazılı açıklamada, Trump'ın Kudüs'le ilgili kararına tepki gösterilerek, "İslam ümmetini ve halkımıza, şiarı Kur'an ve sünnet olan büyük bir intifada çağrısında bulunuyoruz." ifadesine yer verildi. Söz konusu kararın Yahudi radikalizmini cesaretlendirdiği vurgulanan açıklamada, ABD'nin bu adımına karşı tüm Filistinli kesimlerin çabalarını birleştirmesi gerektiği kaydedildi. Peki, intifada nedir, ne demek? Detaylar haberimizde...

İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan etmesinin ardından tepkiler çığ gibi büyüyerek devam ediyor. ABD Başkanı Trump, düzenlediği basın toplantısında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1980 yılında İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararına rağmen, "Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıma zamanı geldi." ifadesini kullanmıştı. Trump, ayrıca Dışişleri Bakanlığına, ülkesinin Tel Aviv'deki büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması için hazırlıklara başlaması talimatı verdiğini açıklamıştı. Peki, intifada nedir, ne demek? Son dakika bilgileri ve detaylar haberimizde...

İNTİFADA ÇAĞRISI

ABD Başkanı Trump'ın skandal Kudüs kararı sonrası Filistin Alimler Birliği, intifada çağrısı yaptı. Hamas lideri Heniye de, İsrail'e karşı intifada çağrısı yaptı.

Filistin Alimler Birliği, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan kararına tepki olarak İslam ümmetine intifada çağrısında bulundu.

Birlikten yapılan yazılı açıklamada, Trump'ın Kudüs'le ilgili kararına tepki gösterilerek, "İslam ümmetini ve halkımıza, şiarı Kur'an ve sünnet olan büyük bir intifada çağrısında bulunuyoruz." ifadesine yer verildi.

Söz konusu kararın Yahudi radikalizmini cesaretlendirdiği vurgulanan açıklamada, ABD'nin bu adımına karşı tüm Filistinli kesimlerin çabalarını birleştirmesi gerektiği kaydedildi.

ABD Başkanı Trump, düzenlediği basın toplantısında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1980 yılında İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararına rağmen, "Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıma zamanı geldi." ifadesini kullanmıştı.

İNTİFADA NEDİR?

Birinci İntifada (ayaklanma) veya Birinci Filistinli İntifada, İsrail’in, aralık 1987’den 1993 Oslo Anlaşmasının imzalanmasına kadar süren, Filistin topraklarını ele geçirmesine karşı, Filistinlilerin ayaklanmasıdır. Ayaklanma 9 Aralık'ta Cebaliye mülteci kampında başladı. Gittikçe yükselen tansiyon, ölen Filistinli ve İsrailliler ve son olarak İsrail ordusuna ait bir aracın dört Filistinli’ye çarpıp öldürmesi, ayaklanmayı ateşledi. Aracın dört Filistinliye kasıtlı çarptığı söylentisi hızlı bir şekilde Gazze’de, Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te yayıldı. Genel grev, Gazze ve Batı Şeria’daki İsrailli kurumları boykot, ordu emirlerine karşı sivil itaatsizlik, İsrail yerleşkelerinde çalışmamak, İsrail ürünlerini satın almamak, vergi vermemek, Filistinli araçları İsrail ehliyetleriyle kullanmayı reddetmek, grafitiler yapmak, barikatlar kurmak ve Filistin sınırları içindeki İsrail’e ait askeri binalara taş ve molotof kokteyli atmak, ayaklanma sürecinde gerçekleşen eylemlerdi. Buna cevaben, İsrail, ayaklanmaları durdurmak için 80.000 askeri mobilize etti. Çocuk haklarını dünya çapında savunan “Save the Children” raporuna göre ilk iki yıl boyunca, 18 yaş altı bütün Filistinlilerin 7% si ateşlenen silahlardan, dayaklardan veya göz yaşartıcı gazdan dolayı yaralandı. Filistinlilerin kendi arasında, İsraille işbirliği yapma suçlamarından dolayı gerçekleşen şiddet eylemleri de ayaklanmaların daimi özelliklerinden biriydi. İsrail güvenlik güçleri 1087 Filistinliyi öldürürken, Filistinliler, 100 İsrailli sivili ve 60 İsrail güvenlik personelini öldürdü, 1400 den fazla sivili ve 1700 askeri yaraladı. Filistinliler 822 Filistinliyi, İsraille işbirliği yapma suçlamalarıyla öldürdü, yarısından fazlasının sonralarda İsraille hiçbir alakalarının olmadığı kanıtlandı. (1988-Nisan1994)

Bir sonraki ayaklanma (İkinci İntifada) Eylül 2000’den 2005 yılına kadar sürdü.

GENEL SEBEPLER

Filistinliler ve destekçileri, İntifada’nın; İsrail’in baskılarına, hukuk dışı ölümlere, toplu tutuklamalara, evlerin yıkılmalarına ve sürgünlere karşı protestolar olduğunu savunurlar. İsrail’in 1967 yılındaki Altı Gün Savaşında Batı Şeria, Kudüs, Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi’ni ele geçirmesinden sonra, bu topraklardaki Filistinliler arasında tansiyon yükseldi. Filistinliler arasındaki yüksek doğum oranı ve yeni yaşam alanları inşa etmek ve tarım için izin verilen alanların az olması, büyüyen bir nüfus ve artan işsizlikle kötüye giden yaşam şartları anlamına geldi. Üniversite mezunları bile iş bulamıyordu. İntifada döneminde, sekiz eğitimli Filistinliden sadece biri eğitimine uygun iş bulabiliyordu.

İsrail İşçi Partisi’nden, daha sonra Savunma Bakanı olan İzhak Rabin, Ağustos 1985’te, Filistinlilere karşı sürgün politikasını İsrail’in Filistinlillerin ayaklanmalarına karşı yürüttükleri politikalarına ekledi. Bu, sonraki 4 yılda 50 sürgün, ve ekonomik entegrasyon ve İsrail yerleşkelerinin artması anlamına geldi. Öyle ki Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim alanlarında, 1984 yılında 35.000 olan nüfus 90’ların ortasında 130.000’e ulaştı. İsrail’in Filistinlileri bulundukları topraklardan uzaklaştırma politikaları intifadayı genel olarak etkiledi.

ARKA PLAN

Birinci İntifada’yı fitilleyen nedenin, Aralık 1987’de gerçekleşen, Filistinli sivillerin ölümüne sebep olan kazanın olduğu bilinse de, Masim Qumsiyeh, başlangıcın, bir ay önce gerçekleşen bir dizi protesto olduğunu iddia eder. Bazı kaynaklara göre, Kasım 1987’de İsrail Güvenlik Güçlerinin; altı İsrailli askerin ölümüyle sonuçlanan bir gerilla saldırısını durduramaması, Filistinlilerin ayaklanmalarını katalize etti.

4 aralık 1986 tarihinde, Birzeit Üniversitesi kampüsü içinde iki Gazzeli öğrencinin İsrailli askerler tarafından vurulması, cezalar, tutuklamalar, alıkoymalar ve eli kelepçeli Filistinli gençlerin sistematik bir şekilde dövülmeleri, eski mahkûmların ve aktivistlerin Gazze şehri dışında dönüştürülmüş askeri kamplardaki hücrelerde tutulmaları, yılın başlarında kitlesel gösterilere sebep oldu. Ocak 1987’de göstericileri korkutmak adına sınırdışı/sürgün politikası gündeme geldi. Şiddet, Khan Yunis’li bir çocuğun İsrailli askerler tarafından vurulup öldürülmesiyle kaynamaya başladı. O yılın yazında, tutukluların kontrolünden sorumlu teğmen Ron Tal, Gazze’de, trafikte vurularak öldürüldü. Gazze’de yaşayan müslümanlara Kurban Bayramı esnasında üç günlük dışarı çıkma yasağı uygulandı. 1 ve 6 ekim 1987 tarihlerinde, İsrail güvenlik güçleri, mayısta hapishaneden kaçan, İslam'i cihad örgütleriyle ilişkili yedi Gazzeliyi pusuya düşürüp öldürdü. Kasım 1987’de Amman’da gerçekleşen Arap zirvesi, İran-Irak savaşına yoğunlaştı ve Filistinlilerin sorunu yıllardır ilk defa kenarda tutuldu.

İNTİFADA

İsrail’in ele geçirilen topraklardaki müdahalesi anlık gelişen irili ufaklı direnişlere sebep oldu ama yönetim; demir yumruk politikasıyla, toplu cezalarla, sokağa çıkma yasaklarıyla ve siyaset kurumlarının üzerindeki baskıdan dolayı, Filistin direnişinin sona erdiğine inandı. Fakat İsrail’in direnişin düşeceği inancı zamanla yok oldu.

8 Aralık 1987 tarihinde, İsrail ordusuna ait bir araç, İsrail’deki çalışma yerlerinden dönen, içinde Filistinli bulunan bir sıra araca, Eretz geçiş noktasında çarptı.Üçü Cebaliye mülteci kampından olan dört Filistinli öldü ve yedi kişi ciddi şekilde yaralandı. Olaya işten eve dönen yüzlerce Filistinli işçi şahit oldu. Cenazelere kamptan 10.000 kişi katıldı ve cenazeler çabucak geniş gösterilere döndü. Filistinlileri öldüren araç kazasının, olaydan iki gün önce Gazze’de alışveriş yapan İsrailli bir iş adamının vurularak öldürülmesine karşı uluslararası bir intikam kampanyası olduğu söylentisi bütün kampa yayıldı. Ertesi gün Gazze şeridindeki bir devriye aracına atılan petrol bombası, İsrail askerlerinin sinirli kalabalığa karşı kurşun ve göz yaşartıcı gaz atmasına sebep oldu. Bir genç Filistinli öldü ve 16 kişi yaralandı.

9 aralıkta, birçok Filistinli popüler ve işadamı, durumun kötüye gitmesinden dolayı Batı Kudüs’te İsrail İnsan Hakları Ligiyle birlikte basın toplantısı düzenledi. Toplantı başlarken, Cebaliye Kampında gösterilerin devam ettiği ve 17 yaşındaki bir gencin, İsrailli askerlere molotof kokteyli attıktan sonra vurularak öldürüldüğü haberleri geldi. Öldürülen kız daha sonra intifadanın ilk şehidi olarak bilindi. Protestolar hızlıca Batı Şeria ve Doğu Kudüs’e yayıldı. Gençler çeşitli muhitlerin kontrolünü ele geçirdi; çöplerden, taşlardan ve yanan araç tekerleklerinden barikatlar kurarak kampları kapattılar ve barikatları aşmaya çalışan askerlere molotof kokteyli attılar. Filistinli esnaflar dükkanlarını kapattılar ve İsrail’de çalışan işçiler işe gitmediler. İsrail bunları “ayaklanma” olarak gördü ve bu ayaklanmayı bastırmayı ise kanun ve düzeni yerine getirmek için yararlı gördü. Birkaç gün içinde İsrail yönetimindeki Filistin bölgeleri gösteriler ve grevlere boğuldu. Askeri araçlar, İsrailden gelen ötöbüsler ve İsrail bankaları Filistinliler için en önemli hedefler oldu. İsrailli yerleşim alanlarına saldırılmadı ve ayaklanmanın erken dönemlerinde atılan taşlardan hiçbir İsrailli yaralanmadı. Gösterilere bu kadar geniş bir kitlenin katılması beklenmiyordu. Onbinlerce sivil, kadınlar ve çocuk gösterilerdeydi. İsrail güvenlik güçleri oluşan kalabalığı kontrol altına almak için bütün adımları attı: sopalamak, joplamak, göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermiler kullanmak. Ama bunlar gösterileri sadece besledi.

Kısa zamanda taş atmalar, yol kapatmalar ve tekerlek yakmalar bütün bölgelere sıçradı. 12 aralığa gelindiğinde, 6 Filistinli öldü ve otuzu yaralandı. Bir sonraki gün göstericiler Doğu Kudüs’teki ABD konsolosluğuna molotof kokteyli attı ama kimse yaralanmadı. İsrail’in Filistinli ayaklanmasına cevabı sert oldu.

Taş atanların 60% ının çocuk olmasından dolayı İzhak Rabin, planı değiştirip farklı şekilde müdahale kararı aldı. İsrail toplu tutuklamalar, toplu cezalar ve okul kapatmaları kullandı. Batı Şeria’daki üniversiteler intifada boyunca kapalı tutuldu. İlk yıl sokağa çıkma yasağı yürürlükte kaldı. Yerleşim yerindeki insanların su, elektrik ve akaryakıt ihtiyaçları karşılanamaz oldu. Filistinlilerin çiftliklerindeki ağaçlar söküldü, tarımsal ürünlerin satışları engellendi. Filistinlilerin vergi ödememesinden dolayı evlerinden eşyalarına el konuldu.

FİLİSTİNLİ İNTİFADASI NEREDE BAŞLAMIŞTIR?

Filistinli intifadası 9 Aralıkta Cebaliye mülteci kampında başlamıştır.

FİLİSTİN İNTİFADASININ SEBEPLERİ

1. İsrail’in baskıları

2. Hukuk dışı ölümler

3. Toplu tutuklamalar

4. Evlerin yıkılması

5. Sürgünler

İNTİFADAYI ATEŞLEYEN OLAY

İsrail ordusuna ait bir aracın dört Filistinli’ye çarpıp öldürmesi, ayaklanmayı ateşledi. Aracın dört Filistinliye kasıtlı çarptığı söylentisi hızlı bir şekilde Gazze’de, Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te yayıldı.

İNTİFADA SÜRESİNCE GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEMLER

1. Genel grev,

2. Gazze ve Batı Şeria’daki İsrailli kurumları boykot,

3. Ordu emirlerine karşı sivil itaatsizlik,

4. İsrail yerleşkelerinde çalışmamak,

5. İsrail ürünlerini satın almamak,

6. Vergi ödememek,

7. Filistinli araçları İsrail ehliyetleriyle kullanmayı reddetmek,

8. Duvarlara ve yerlere grafitiler yapmak,

9. Sokaklara barikatlar kurmak,

10. Filistin sınırları içindeki İsrail’e ait askeri binalara taş ve molotof kokteyli atmak.

İNTİFADANIN SONUÇLARI

1. İntifada Filistinlilerin müzakereye katılmalarını, Madrid Konferansı ve Oslo Anlaşmalarına katılmalarını sağladı.

2. İntifada Filistin sorununa uluslararası farkındalık sağladı.

3. Filistinliler, İsrail-Filistin sorunundailk defa iki taraf olduğunu gösterdi.

5. İntifada Yaser Arafat ve taraftarlarına özgüven verdi ve politik programlarını ılımlılaştırdılar. Kasım 1988’de Arafat, Filistin Milli Konseyi’nde tarihi İsrail’in meşruyetini tanıma kararıyla ilgili çoğunluğun oyunu aldı. 1947’den beri bütün Birleşmiş Milletler çözüm önergelerini tanıdı ve iki devlet çözümünü desteklediğini belirtti.

İKİNCİ İNTİFADA

El Aksa İntifadası olarak da bilinen Filistin'in İsrail'e karşı ikinci isyanı.

Eylül 2000 sonlarında başlayıp, 2005’te biten, İsrailliler ve Filistinliler arasındaki şiddetin arttığı, ikinci Filistinli ayaklanmasıdır. Ayrıca Oslo Savaşı olarak ta bilinir.

İKİNCİ İNTİFADA'NIN BAŞ AKTÖRÜ: ARİEL ŞARON

İsrail-Filistin barış süreci ağır aksak devam ederken, İsrail’in muhalefetteki Likud Partisinin lideri, eski savunma bakanı ve Lübnan’da 1982 yılında meydana gelen Sabra ve Şatilla mülteci kamplarındaki katliamın askerî sorumlusu olan Ariel Şaron, tamamı robokop kıyafetli 1000 İsrail askerinin koruması altında, Kudüs’teki Harem-i Şerif kompleksine bir ziyarette bulundu.

Şaron, ziyaretinin sebebini “bir Yahudi ve İsrailli olarak Museviliğin kutsal mekânlarını ziyaret etme hakkını kullanmak” olarak açıklarken, bir çok kişi tarafından bu davranış, Camp David görüşmelerinde Filistinlilere verileceği duyulan haklar nedeniyle görüşmeleri baltalama plânının bir parçası ve yaklaşan seçimler için İsrailli barış karşıtlarına yatırım olarak yorumlandı.

FİLİSTİNLİ BABANIN OĞLUNU KORURKEN ÖLMESİ

Çatışmaların üçüncü gününde, iki ateş arasında kalan Filistinli silahsız bir baba ve oğlunun kendilerini ateşten korumaya çalışırken İsrail askerlerinin doğrudan ateşine maruz kalmaları ve 12 yaşındaki oğlunun babasının tüm çabasına rağmen TV kameralarının önünde öldürülmesi, Filistin toplumunu çileden çıkardı ve yıllarca sürecek olan ikinci intifadanın, diğer ismiyle El-Aksa intifadasının başlangıcı oldu.

HAMAS'TAN 'KİTLESEL İNTİFADA' ÇAĞRISI

Diğer iki intifadanın başlama sebeplerine bakıldığı zaman üçüncü intifadanın başlatılması an meselesi. Zira İsrail, son yıllarda gerçekleştirdiği kanlı saldırıların en şiddetlisini 3 hafta içinde yaptı bile. 3 Yahudi yerleşimcinin öldürülmesini bahane eden kanlı İsrail yönetimi, Gazze'ye yönelik havadan, karadan ve denizden başlattığı operasyonlarda şimdiye kadar 800'den fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine yol açtı. Sahilde top oynayan çocukları gözünü kırpmaksızın vurabilen İsrail ordusu, bombardımanlardan kaçarak son çare BM'nin okullarına sığının kadın ve çocukları da hedef aldı.

Dün gece Dünya Kudüs Günü ve İsrail'in katliamları dolayısıyla on binlerce Filistinli sokaklara indi. İsrail karşıtı sloganlar atan halk, Mescid-i Aksa'ya doğru hararetli bir yürüyüş başlattı. İsrail polisi, Filistinlilere hemen karşılık verdi ve 2 kişiyi öldürdü. Batı Şeria, Ramallah, El-Halil ve Nablus'taki halk, ellerine aldığı bayraklarla Mescid-i Aksa'ya doğru yürümeye başladı.

HAMAS'TAN ZAFER İÇİN İNTİFADA ÇAĞRISI

Hamas Sözcüsü Fevzi Berhum, yazılı açıklamasında, "Batı Şeria'daki halkımızı, Gazze'de hakiki ve fiili bir zafer elde edilmesi için kitlesel bir intifadaya ve İsrail düşmanıyla her türlü çarpışmaya çağırıyoruz" ifadesini kullandı.

Venom serisi bitti mi? Venom: Son Dans final mi? Venom 4 olacak mı? Hizbullah'tan İsrail'e misilleme! Onlarca füze fırlatıldı! Sabiha Gökçen'de kuvvetli rüzgar sebebiyle uçaklar havada kaldı....
Sonraki Haber