Psikiyatri Uzmanı açıkladı: Çocukluk döneminde yaşanan travmalar intihar riskini 10 kat arttırıyor!
Psikiyatri Uzmanı Doktor Erman Şentürk, 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü dolayısıyla intihar girişimi nedenlerini, risk gruplarını ve intihar girişimi önlemlerinin neler olduğunu anlattı. Şentürk, intihar girişiminde bulunan kişilerin geçmişinde travma yaşayanlar ve psikolojik problemleri olan kişiler olduğunu söyledi. Uzman Doktor, çocukluk döneminde yaşanan travmaların özellikle de cinsel ve fiziksel istismar öyküsü olan kişilerde intihar riskini 10 kat arttırdığını dile getirdi.
Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası İntiharı Önleme Derneğinin bir girişimi olarak 2003 yılından bu yana dünyada intihar olgusu konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla 10 Eylül tarihini Dünya İntiharı Önleme Günü olarak ilan etti. Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, Dünya İntiharı Önleme dolayısıyla yaptığı açıklamada intihar ve intiharın önlenmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.
''İNTİHAR BÜYÜK BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR''
Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, intiharın biyolojik, psikiyatrik ve sosyolojik yönleri olan çok boyutlu ve karmaşık bir davranış olduğunu belirterek “İntihar, herhangi bir psikiyatrik hastalığın eşlik etmediği kaotik süreçlerden çeşitli psikiyatrik hastalıklara kadar birçok durumda karşımıza çıkabilir ve geniş bir bakış açısı gerektirir. Tamamlanmış olsun ya da olmasın intihar eylemi, sadece bireyi değil, ailesini, sevdiklerini ve zaman zaman içinde bulunduğu toplumu dahi etkileyebilen yıkıcı bir eylemdir. Bu açıdan bakıldığında intihar düşüncesi ve davranışı, bir taraftan önemli bir psikiyatrik acil durum iken diğer taraftan da büyük bir halk sağlığı sorunudur.” dedi.
''DÜNYADA YILDA 800 BİN KİŞİ İNTİHAR EDEREK HAYATINA SON VERİYOR''
Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı raporda, genç yaşlardaki ölüm nedenleri arasında intiharın ikinci sırada yer aldığını ve dünyada yılda yaklaşık 800 bin kişinin intihar ile hayatına son verdiğinin bildirildiğini ifade eden Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, intiharın ölümle ya da kalıcı bir hasarla sonuçlanabileceği gerçeğine karşın önlenebilir bir eylem olduğu unutulmaması gerektiğini vurguladı.
UZMAN DOKTOR İNTİHAR GİRİŞİMDE BULUNAN RİSK GRUPLARINI AÇIKLADI
İntiharı önlemede risk gruplarının belirlenerek bu gruplara yönelik önleyici yaklaşımların geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Bu noktada nihai hedef intihar davranışını engellemek veya intihara eğilimi olan kişiyi rehabilite etmektir. İntihar davranışı ile ilgili en önemli risk grubunun içinde depresyon, bipolar duygudurum bozukluğu, alkol-madde kullanım bozukluğu, şizofreni, borderline kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler yer almaktadır.” dedi.
''ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YAŞANAN TRAVMALAR İNTİHAR RİSKİNİ 10 KAT ARTIRIYOR''
Tamamlanmış intiharların yüzde 90’ında psikiyatrik bir tanı bulunduğunu ifade eden Dr. Erman Şentürk “Bu nedenle bütün psikiyatri hastalarında intihar düşüncesi, ilk değerlendirme ve kontrollerde muhakkak sorgulanmalıdır. Yine çocukluk çağı travmaları özellikle de cinsel ve fiziksel istismar öyküsü intihar için bağımsız bir risk etmeni olup olasılığı yaklaşık 10 kat kadar artırmaktadır. Daha önce intihar girişiminde bulunmuş kişiler, yineleyen girişimler açısından büyük risk taşımaktadır. İntihar girişimin tekrarlama riski intihar girişiminden sonraki ilk bir yılda ve de özellikle ilk üç ayda çok yüksektir. Yine ailede intihar girişimi öyküsü olması da önemli bir risk etmenidir.” uyarısında bulundu.
BÜYÜK YAŞAMSAL KRİZLER DE İNTİHAR DÜŞÜNCESİNE YOL AÇABİLİR
Büyük yaşamsal krizler ve akabinde gelen yoğun stres yükü ile gelen intihar düşüncesinin nadir olmadığını kaydeden Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Yakın dönemde yaşanan ayrılık, boşanma ve ölüm gibi kayıplar, kaza ve hastalık sonucu ortaya çıkan bedensel yeti kayıpları, kendilik değerinde ya da toplumsal statüde kayıplar örneğin işten çıkarılma ya da iflas, göç ve taşınma gibi güvenlik duygusunun kaybı, yapılan bir eylemden ya da işitilen bir durumdan ötürü yoğun utanç duygusu kişiyi savunmasız ve çaresiz hale getirebilirken intihar davranışı açısından risk oluşturmaktadır.” dedi.
Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, psikiyatrik bozukluğu bulunmadığı halde intihar davranışı açısından önemli olan bir diğer risk grubunda ergenler, yaşlılar, yalnız yaşayanlar, partneri olmayanlar, kronik ve ağır hastalığı olan bireyler, engelliler, şiddet mağduru kadınlar veya çocuklar yer aldığını söyledi.
TOPLUMSAL VE BİREYSEL ÖNLEMLER ALINARAK İNTİHAR GİRİŞİMLERİ ÖNELENEBİLİR
İntiharı önlemeye yönelik girişimlerin, toplumsal ya da bireysel olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Toplumsal önleyicilik açısından ana hedef, toplumdaki bireylerin intihara eğilimini artıran faktörlerin belirlenerek ortadan kaldırılması, risk gruplarının ve risk etmenlerinin belirlenerek önleyici yaklaşımların geliştirilmesidir. Bireysel önleyicilik açısından ise intihar girişiminde bulunmuş kişilerin psikiyatrik tedavisi ve intihar davranışının tekrar ortaya çıkmasının engellenmesi hedeflenir.” dedi.
Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, toplumdaki bireylerin intihar eğilimini artıran faktörleri önlemeye yönelik mücadelede işsizlik, eğitimsizlik, adaletsizlik gibi sorunların çözülmesi, sosyoekonomik sorunların asgari düzeye indirilmesi, intihar araçlarına ulaşımın zorlaştırılması, medyanın ve özellikle de sosyal medyanın intihar davranışı üzerindeki olumsuz etkilerinin engellenmesi, toplumsal damgalanma nedeniyle tedavisi geciken ya da aksayan psikiyatrik hastalıklar ve intihar davranışı konusunda eğitimlerin yer aldığını söyledi.
SOSYAL MEDYA İNTİHAR DAVRANIŞLARINDA ETKİLİ Mİ?
Bu tür uygulamaların, İskandinav ülkelerinde bir program haline getirilerek uygulandığını ve olumlu sonuçlar elde edildiğinin görüldüğünü ifade eden Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Özellikle genç bireylerin intihar davranışları üzerinde sosyal medyanın etkilerinin olabileceği ve bu nedenle intiharı önleme stratejileri arasında sosyal medya kullanımının yer alabileceği öne sürülmüştür.” dedi.
''PSİKİYATRİK DESTEK ALMAKTAN KESİNLİKLE ÇEKİNİLMEMELİDİR''
İntihar girişimlerinin büyük bölümünün herhangi bir hastalığı olmayan kriz durumundaki bireyler tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Alışılagelmiş baş etme yöntemleriyle kişi bu bu kriz sürecini çözümleyemediğinde yoğun bir kaygı, kontrolü kaybetme endişesi, yetersizlik, suçluluk ve huzursuzluk hissedebilir. İçinde bulunduğu bu kaotik süreç kişiyi kendisine karşı saldırgan hale getirebilir. Bu nedenle intiharı önleme stratejileri içinde krize müdahale yaklaşımının büyük önemi vardır. Kriz durumlarında yerinde ve zamanında yapılan müdahale hayati bir öneme sahiptir. Bu zamanlarda psikiyatrik destek almaktan kesinlikle çekinilmemelidir.”diye konuştu.