Irkçı, faşist, islamofobist batı ve Serebrenitsa’yı bir kez daha hatırlamak…

Irkçı, ayrımcı, faşist, nazi kalıntısı, islamofobist denildiği zaman ayağa kalkıyorlar, itiraz ediyorlar, üstünü örtmeye çalışıyorlar; ama sözcüğü sözcüğüne, iliklerine kemiklerine kadar hakettiklerini de çok iyi biliyorlar…

Bir çalışma dolayısıyla çıkardık, çizgi filmlerde ve bilgisayar oyunlarındaki (dijital oyunlar) islamofobik vandallıkları…

Çocuklarının beyinlerini yıkıyorlar, islama karşı yetişmeleri için her yolu uyguluyorlar. Vahşetin ve şiddetin en üst düzeyde temsil edildiği bilgisayar oyunlarında müslüman tiplemeleri ve islam mekanları sürekli aşağılayıcı, tahkir edici bir şekilde gösteriliyor.

Oyunlarda müslüman öldürmek teşvik ediliyor; müslümanların dünya kültür mirası içindeki nadide eserlerinden birçok detay, kuranı kerimden ayetler, ezan sesi, tekbir gibi doğrudan müslümanları işaret eden hususlar imha edilmesi gereken hedefler olarak çocukların bilinç altlarına işleniyor.

Tüm bunları yaparlarken de her vesile ile yanlış, yanlı ve iftira niteliğinde bulduğumuzu belirttiğimiz “islami terörizm” vurguları ile bir meşrulaştırcı çaba veya kılıf ile hareket ediliyor…

Dijital oyun pazarı gittikçe büyürken, bu büyük pazarın müşterileri sadece batılılardan oluşmuyor; ne yazık ki, pazarın içinde islam toplumları da bulunuyor ve doğrudan müslümanları hedef alan, müslümanları yok etmeyi amaçlayan bu oyunların kullanıcıları bizim çocuklarımız da olabiliyor.

Oyunların içerikleri, bunlarla yetişmiş batılı nesillerin nazi yanlışı, faşist, ırkçı, ayrımcı ve islamofobik olmalarını daha kolay hale getiriyor; yaşları ilerledikçe de önce içlerindeki akabinde dış dünyalarındaki kendilerinden olmayan herkese karşı bir nefret iklimi büyütüyorlar.

Nasıl oluyor da, batı ülkeleri ikinci dünya savaşını yaşamış, o deneyimlerle yıkılmış ve yeniden ayağa kalkmış iken yeniden böyle bir ortamı içinde yeşertiyor, diye düşünenlere bu neviden bir kültürel beslenme ile başka nasıl bir netice beklenebilir, demekten başka ne diyebiliriz ki…

Ancak, bu oyunların bizim çocuklarımız üzerindeki tahripkar etkisinin batının hoşgörüsüz, ırkçı yeni nesli kadar ve daha fazla görmekte olduğumuzu ve göreceğimizi de unutmayalım…

Çocuklarımız ülkelerine, milletlerine, değerlerine karşı sürekli yabancılaşıyor ve soğuyorlar…

Bu nedenledir ki, sıklıkla medya okuryazarlığı, internet okuryazarlığı gibi kavramlar üzerinden çocuklarımızın daha bilinçli medya tüketicileri haline getirilmeleri zorunluluğuna işaret ediyoruz… Ancak, şu ana kadar bu meselede kayda değer bir ilerleme sağladığımız söylenemez.

Milli Kültür Şurası kapsamında da yine içerik üretimi ve özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz için dijital mecraların kullanımı konusunda milli ve yerli yaklaşımların benimsenmesine dikkat çekmiştik. Bu konuda teşvikkar olunması, oyun ve eğitim maksatlı materyallerin üretilmesi ve küresel ölçekte pazara dahil olunması gibi önerilerde bulunmuştuk.
Hollanda ile gelişen gerilim ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1995 yılında gerçekleştirilen Serebrenistsa katliamı hatırlatması bu konu üzerinde durmamızı zorunlu kıldı…

Boşnak müslümanların Avrupa’nın göbeğinde Hollandalı askerlerin gözetiminde gerçekleşen bu soykırımın bir tesadüf veya o ana mahsus bir hadise olmadığı artık yaşadıklarımızla çok daha iyi anlaşılır hale gelmektedir.

Maalesef dijital dünyaada çok popüler olan, milyonlarca çocuk ve gencin ve hatta yetişkinin, milyarlarca saat oynadığı oyunların pek çoğunda müslüman tiplemeleri öldürülmeleri gereken, yokedilmeleri ile dünyanın rahatlayacağı kişiler, islam mekanları ise kesinlikle dünyada izleri bile kalmaması gereken yerler olarak zihinlere kazınmaktadır.

Günümüz vandallığı Ortaçağın karanlıklarında bile düşünülemeyecek boyutta büyük nefretlerle, ırkçı ve ayrımcı anlayışlarla beslenmektedir.

Tüm yazılarını göster