İsmail Kılıçarslan'dan müthiş iddia! "Halid bin Velid’in işten çıkarıldığının belgesidir"
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Katar krizini Nizar Kabbani'nin dizeleri ile değerlendiriyor... Yıllar önce yazılmış o dizelerle bugünün nasıl da örtüştüğüne dikkat çekiyor... "Üç alçak, yani Sisi, Selman, Trump o küreye ellerini koyduklarında bunun neredeyse ‘masonik bir gösterge’ olduğunu düşünmüştüm. O kürenin İslam âlemine yeni çoraplar örmenin bir nişanı olduğunu hissetmiştim. Fakat açık söylemek gerekirse o kürenin bu kadar çabuk sonuç vereceğini düşünmemiştim." diyor... Hamas'ın, İhvan'ın yanında durmanın neden önemli olduğuna işaret ediyor... "Katar’a çekilen operasyonu ‘sadece Katar’a çekilen bir operasyon’ olarak değerlendirirsek dolmanın büyüğünü yutmuş oluruz." sözleri ile herkesi uyarıyor... Ve Katar'ın bir şekilde ABD ile uzlaşmak zorunda kalacağını, başka da bir hamlenin ufukta görünmediğini belirtiyor...
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Katar krizini Nizar Kabbani'nin dizeleri ile değerlendiriyor... Yıllar önce yazılmış o dizelerle bugünün nasıl da örtüştüğüne dikkat çekiyor...
"Üç alçak, yani Sisi, Selman, Trump o küreye ellerini koyduklarında bunun neredeyse ‘masonik bir gösterge’ olduğunu düşünmüştüm. O kürenin İslam âlemine yeni çoraplar örmenin bir nişanı olduğunu hissetmiştim. Fakat açık söylemek gerekirse o kürenin bu kadar çabuk sonuç vereceğini düşünmemiştim." diyor...
Hamas'ın, İhvan'ın yanında durmanın neden önemli olduğuna işaret ediyor...
"Katar’a çekilen operasyonu ‘sadece Katar’a çekilen bir operasyon’ olarak değerlendirirsek dolmanın büyüğünü yutmuş oluruz." sözleri ile herkesi uyarıyor...
Ve Katar'ın bir şekilde ABD ile uzlaşmak zorunda kalacağını, başka da bir hamlenin ufukta görünmediğini belirtiyor...
İşte İsmail Kılıçarslan'ın o yazısı...
Halid bin Velid’in işten çıkarıldığının belgesidir
Arabî çağı çaldılar bizden
Nebi‘nin evinden Fâtımatu‘z-zehrâ‘yı çaldılar
Ey Salâhaddîn!
Kur‘an‘ın ilk nüshasını sattılar
Ali‘nin gözlerindeki hüznü sattılar
Ey Salâhaddin! Seni ve bizi toptan sattılar açık artırmada.
Arab‘ın geleceğini çaldılar bizden
Şam‘ı fethettikten sonra işten çıkardılar Hâlid‘i
Cenevre‘ye elçi olarak atadılar.
Siyah fötr şapka giyiyor artık o
Sigara tüttürüyor havyar yiyor
Fransızca homurdanıyor.
Avrupalı sarışınlar arasında
Kâğıttan bir horoz gibi geziniyor’
20. Yüzyılın en iyi Arap şairlerinden biri, belki de birincisi olan Nizar Kabbani, yukarıdaki dizelerle başlayan ‘Halid bin Velid’in işten çıkarıldığının belgesidir’ şiirini bu günler için (de) yazmış olmalı. Yine de ‘rahmetli koca şair iyi ki bu günleri görmedi’ dedim son bir hafta içerisinde yaşananlar karşısında.
Zannedilenin aksine ben, gündelik politikanın içinden de dışından da çok anlamam. Hatta bu anlamama durumunu kendim için bir avantaj da sayarım. Bilhassa dış politikada sorduğum sorulara verdiğim cevaplar vardır tarafımı belirlemek için. Sorular şöyledir: Gâvur kimdir? Gâvurun tarafında olan kimdir? Gâvura kılıç çekmeyi göze alan kimdir?
Gâvur İsrail’dir. İsrail’in tarafında olan bilcümle başka gâvurlardır. Gâvura kılıç çekmeyi göze alan Hamas’tır. Demek ki benim tarafım Hamas’ın hemen yanı, hizası, ayakucudur.
Gâvur Sisi’dir. Sisi’nin tarafında olan Amerika, Suud ve diğer bazı aşağılık emperyalist oluşumlardır. Gâvura kılıç çekmeyi göze alan İhvan’dır. Demek ki İhvancıyım.
Burada iki hususa dikkat isterim. İlki ‘gâvurluk’ tanımı… Şudur: Müslümanların kendi başlarına var olmalarına, kendi kararlarını kendi başlarına almalarına, kendi yollarını bağımsız şekilde yürümelerine karşı çıkan kimse, hangi organizasyonsa o gâvurdur. Dolayısıyla bu kavramsallaştırma ‘din bağımsız’ bir kavramsallaştırmadır. Müslümanken de ‘gâvur’ olabilmek mümkün olduğu gibi Hristiyan iken ‘gâvurluk yapmamak’ da mümkündür.
Peki ‘gâvura kılıç çekmek’ nedir? Müslümanların bağımsız olarak hareket ederek kendi yollarında yürümeleri adına alınan her türlü inisiyatiftir. Yani ‘kılıç çekme’ eylemi her zaman ‘silahlı bir karşı koyuş’u kodlamaz. Hatta DEAŞ örneğinde olduğu gibi bazen silahlı karşı koyuş bizatihi gâvura hizmettir. Söz temsili Kabbani’nin bu şiiri de bir kılıç çekme eylemidir; Katar’ın İhvan ve Hamas’ın yanında durması da.
Üç alçak, yani Sisi, Selman, Trump o küreye ellerini koyduklarında bunun neredeyse ‘masonik bir gösterge’ olduğunu düşünmüştüm. O kürenin İslam âlemine yeni çoraplar örmenin bir nişanı olduğunu hissetmiştim. Fakat açık söylemek gerekirse o kürenin bu kadar çabuk sonuç vereceğini düşünmemiştim.
Ne ki verdi. Suud’un başı çektiği ‘gâvurluk şebekesi’ aynı anda hem Katar’a hem İran’a hem de Türkiye’ye operasyon çekti. Öyle tabii. Katar’a çekilen operasyonu ‘sadece Katar’a çekilen bir operasyon’ olarak değerlendirirsek dolmanın büyüğünü yutmuş oluruz.
Peki şimdi ne olacak? Romantizmin lüzumu yok. Katar, bir şekilde asıl gâvurla, yani Amerika’yla uzlaşmak durumunda kalacak. Başkaca yapabileceği bir hamle görünmüyor ufukta. Yusuf El Kardavi’den yardım fonlarına değin bir dünya önemli insanı ve kurumu terörist ilan eden Suud ise dünya Müslümanlarının nazarında zaten beş kuruş olan itibarını üç kuruşa indirerek ‘köpekleşmenin tarihi’ne yeni bir sayfa ekleyecek.
Bizse Nizar Kabbani okumaya ve gücümüz neye yetiyorsa gâvura öylece kılıç çekmeye devam edeceğiz:
‘Hayret nasıl da evcilleştirdiler bu Kureyşli komutanı
Kahramanlarımız işte böyle iğdiş ediliyor ey yavrum!
Endülüs işi paltosunu çaldılar Târık‘tan
Nişanlarını aldılar çıkardılar ordudan.
Güvenlik mahkemesine verdiler
Zafer suçundan yargıladılar.
Zaferin sakıncalı bulunduğu bir zaman geldi yavrum!
Öyle bir zaman mı geldi artık
Askerî mahkeme kapılarında
Suçlanmış durur kılıç
Öyle bir zaman mı geldi ki
Gülle karşılıyoruz İsrail‘i
Binlerce güvercinle millî marşla
Hiçbir şey anlamadım yavrum.
Hiçbir şey anlamıyorum!’