İsmail Saymaz hafızasını, Türkiye vicdanını kaybediyor!

Halk TV yazarı İsmail Saymaz bugün cezaevinde tutuklu bulunan Aysel Tuğluk'un demans hastalığı ile ilgili kaleme aldığı yazısında, eski HDP milletvekilini "güvercin" ilan etti.. Ancak Saymaz'ın, "Aysel Tuğluk hafızasını, Türkiye vicdanını kaybediyor" başlığını taşıyan yazısını, "İsmail Saymaz hafızasını, Türkiye vicdanını kaybediyor!" şeklinde okumak da mümkün...

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı olduğu 2016 yılında tutuklanan ve cezaevine gönderilen Aysel Tuğluk'un hafıza kaybı yaşadığı gerekçesiyle cezasının ertelenmesi talep ediliyor.

Bu konuda Tuğluk'un avukatları ve ailesi tarafından başlatılan süreç devam ederken, Halk TV yazarı İsmail Saymaz'dan da ilginç bir yazı ve çağrı geldi.

Tuğluk'un durumunun ciddiyetini koruduğunu belirten Saymaz, "Aysel Tuğluk hafızasını, Türkiye vicdanını kaybediyor" başlığını taşıyan yazısında, "Aysel Tuğluk, Kürt siyasi hareketinde iyimser tavrıyla biliniyordu. Hatta Ahmet Türk ile birlikte güvercin kanat diye anılıyordu." dedi.

Ancak, bu sözler, Tuğluk'u "güvercin" ilan eden ve Atatürk için, "O bir mucizedir, ölümsüzdür" açıklaması yaptığını dile getiren Saymaz'ın da hafıza kaybı yaşadığını ortaya çıkardı!

Saymaz'ın, yazısında, "güvercin" ilan ettiği Aysel Tuğluk'un "şahin" yanına hiç yer vermemesi dikkat çekti.

AYSEL TUĞLUK "ŞAHİN" Mİ, "GÜVERCİN" Mİ?

Aysel Tuğluk, 2014 yılında HDP Van Milletvekili olduğu dönemde, Suriye sınırındaki Kobani'ye geçmek isteyen grup ile güvenlik güçleri arasında yaşanan gerilimde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşi görülmemiş davranışlar sergilemişti.

Tuğluk, güvenlik güçlerinin eylemcilere biber gazlı müdahalesi sırasında milletvekili kimliğini unutup adeta bir militan gibi polis ve askere taş atarken görüntülenmişti!

Tuğluk'un skandalları sadece bununla da sınırlı değildi... Milletvekili olduğu dönemde pekçok provokasyonun ve kışkırtıcı mesajın altında imzası olan Aysel Tuğluk, 2014'te Kobani bahanesiyle düzenlenen 6-7 Ekim Olayları'nda da aktif rol oynamıştı.

Aysel Tuğluk bu süreçte paylaştığı provokatif mesajları ise mahkemede, "sosyal medya hesaplarının başka kişilerce ele geçirildiği" şeklinde gayrıciddi ifadelerle savunmuştu.

"KÜRTLER BAĞINI KOPARTACAK!"

İsmail Saymaz'ın "güvercin" olarak tanımladığı Aysel Tuğluk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne meydan okumayı "özerklik" tartışmaları sırasında da sürdürmüştü.

Tuğluk, Silvan'da 13 askerin şehit edildiği gün bölücü mesajlar vermiş ve, "Emin olun ki bugün değilse yarın, yarın değilse bir başka gün Kürtler bu devletle bağını koparacaktır. Duygusal kopuş eninde sonunda siyasal kopuşa götürecektir. Başbakan hükümranlık kurmak istiyor, Başbakan padişah olmak istiyor." açıklamasında bulunmuştu.

Aysel Tuğluk, ayrıca Silvan katliamının PKK tarafından organize olarak planlanmadığını ileri sürmüştü.

Yine, Tuğluk'un PKK elebaşı Abdullah Öcalan hakkında yaptığı açıklamalar da hafıza kaybı yaşamayanların zihinlerinde tazeleğini koruyor...

Tuğluk bu konuda da "Bölgede tarikatlar, radikal dinci gruplar oluşmamışsa, PKK ve Öcalan sayesindedir. PKK laikliğin güvencesidir." şeklinde, tepki toplayan bir demeç vermişti.

İNSANİ BOYUT...

Konunun "güvercin-şahin" kısmı ile ilgili bu hatırlatmalardan sonra, olayın insani boyutuyla ilgili olarak İsmail Saymaz'ın kaleme aldığı köşe yazısını okurlarımızın dikkatine sunuyoruz...

İşte Saymaz'ın "Aysel Tuğluk hafızasını, Türkiye vicdanını kaybediyor" başlığını taşıyan o köşe yazısı;

"Ankara Gölbaşı'ndaki İncek Mezarlığı 13 Eylül 2017 günü insan haysiyetinin ayaklar altına alındığı bir barbarlığa tanıklık etti. Dönemin HDP Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun hanım toprağa verilirken, bir grup mezarlığa ve cenazeye saldırdı.

"Terörist cenazesi gömdürmeyiz!" diye tehdit ettiler.

"Burası Ermeni mezarlığı değil!" dediler.

Hatun hanımın tabutu mezardan çıkarılıp Tunceli'ye gönderildi.

Kızı Aysel Tuğluk, Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutukluydu. İzinle katıldığı törende yaşadığı acı, ruhunda geri dönülmez bir yıkım yarattı.

İki kez TBMM'de

Aysel Tuğluk, Kürt siyasi hareketinde iyimser tavrıyla biliniyordu. Hatta Ahmet Türk ile birlikte güvercin kanat diye anılıyordu.

Sevr endişesini haklı buluyor, emperyalist tehdide karşı uyarıyor, "Kürtlerin en büyük müttefiki Türkler, Türklerin en önemli müttefiki Kürtlerdir" diye yazıyordu. Ve Atatürk için, "O bir mucizedir, ölümsüzdür" diyordu.

Tuğluk, 2007 ve 2011'de milletvekili seçildi.

HDP'nin genel başkan yardımcısıydı.

PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen Demokratik Toplum Kongresi soruşturmasında 28 Aralık 2016'da tutuklanan Tuğluk, örgüt yöneticiliği suçundan 10 yıl hapse çaptırıldı. Tuğluk, Kocaeli F Tipi Cezaevi'ne kondu. Annesinin ölümü ve cenazesinden sonra sağlığını kaybetti.

KOÜ: Cezaevinde tek başına kalamaz

Tuğluk'a 15 Mart 2021'de Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde demans tanısı kondu. Tuğluk, 18 Haziran'daki muayenesinde, "cezaevine girdikten sonra annesini kaybettiğini, bu durumun kendini çok etkilediğini" söyledi.

KOÜ Adli Tıp Anabilim Dalı dört ay süren incelemelerden sonra 12 Temmuz'da kesin raporunu açıkladı.

Raporda şöyle deniyor:

"Tuğluk'taki demansın ilerleyebileceği, cezaevi koşullarında tıbbi destek ve bakımın yeterliliğinde sorun yaşanabileceği, yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın sürdürmesinin mümkün olmadığı, zorunlu ihtiyaçları karşılayamayacağı, infazının ertelenmesi gerektiği, infaz kurumunda hayatını yalnız idame ettiremeyeceği..."

Adli Tıp, bir günde karşı rapor verdi

KOÜ'nün raporuna rağmen Tuğluk, Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Adli Tıp, bir gün süren inceleme sonunda aksi yönde kanaat bildirdi.

"Tuğluk'un bir ceza infaz kurumunda hayatını yalnız başına idame ettirebileceği, tedavisi ve düzenli kontrolleri sağlanarak, cezaevinde infazına devam edilebileceği" savunuldu.

Savcılık, infaz ertelenmesi talebini reddetti.

Tuğluk'un avukatları ise dosyanın Adli Tıp Üst Kurulu'na gönderilmesi için başvurdu.

'Yalnızca tedavi istiyoruz'

Tuğluk'un şu dünyada, mühendis ağabeyi Alaattin Tuğluk'tan başka bir akrabası kalmadı.

Alaattin Tuğluk, önceki günkü açık görüşten karamsar ayrıldığını ifade ediyor.

Şöyle devam ediyor:

"Kardeşimi iyi görmedim. Soruyu 3-4 kez soruyor. Bazı şeyleri hatırlamıyor. Mesela, aileden birisini soracak. 'Kimdi, kimdi?' diyor. Onlar yakın insanlar, tanımaması mümkün değil. Endişem, bunun ilerlemesi, geri dönülemez bir yere gelmesi, kardeşimi kaybetmemiz... Yol yakınken, tedavi istiyorum. Bir heyet daha incelesin ve ona göre karar verilsin. Şu an 1-2 ilaç veriliyor. Yeterli değil. Tedavisi biter, sonra gider yatar."

Tuğluk'a "Ailenizde demans var mı?" diye sordum.

"Hayır" dedi.

Peki, ne tetikledi?

Yanıtı şöyle:

"Annem dul kaldığında 28 yaşındaydı. Aysel'le beraber büyüdüler. Aysel, her şeyiydi. Aysel'in cezaevinde olması annemi yıktı. Aysel, 'Benim yüzümden öldü' diye düşünüyor. Bir de cenazede olanlar... Benim düşüncem, Aysel'in mezarın başında ağlaması gerekiyordu. Yaşadığı suçluluğu belki de toprağa dökecekti. Bunu yapamadı."

Üç yılı kaldı

Aysel Tuğluk, beş yıldır cezaevinde yatıyor.

Eğer siyasi af çıkmazsa üç yıl kadar daha tutuklu kalacak.

Neden?

Bomba mı attı?

Bir cinayet mi işledi?

Silahlı saldırıya mı katıldı?

Düşüncelerine katılır ya da katılmazsınız, ancak Tuğluk'un terörist olduğunu savunmak, gülünç ve boşuna bir çaba. Esasen, çoktan tahliye edilmesi gerekirdi.

Tuğluk'un bağımsız bir sağlık kurumu tarafından muayene edilmesi ve tedavisi tamamlanana kadar serbest bırakılması mümkündü.
Çünkü hafızasını yitiriyor, Tuğluk.

Doğum tarihini artık hatırlamıyor örneğin.

Ayın kaçı olduğunu ve yılı yaklaşık olarak söyleyebiliyor. Günü bilmiyor.
Türkiye'ye dair hafızasında son kalan, dört duvar ve parmaklıklar olmasın.

Annesine bir mezar çok görüldü.

Kızına hastane yatağı çok görülmesin."

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN....

2. el otomobil piyasasında talep arttı, fiyatlar düşmeye devam ediyor Çorluspor 1947'nin teknik direktörüne silahlı saldırı anı kamerada Vicenzo Montella: "Bizim için rakip fark etmez"
Sonraki Haber