Cinsiyet değiştiren intihar bombacısı!

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Cübbeli Ahmet Hoca'nın 'selefiler silahlanıyor' sözlerinin ardından Türkiye'deki selefiliği anlatan bir yazı kaleme aldı. Saymaz, yazısında El Nusra'ya katılan Türk vatandaşı Yunus Emre Ceyhan’ın ismini ve cinsiyetini değiştirerek canlı bomba olma sürecini yazdı.

Terör örgütlerinin Türkiye'de canlı bombalarla saldırılar düzenlediği 2015 yılında, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı 81 şehrin emniyetine dikkat çeken bir istihbarat paylaştı. 

Sözcü’den İsmail Saymaz’ın yazısına göre, istihbaratta 'canlı bomba' olarak kayıtlı isimlerden biri de cinsiyetini değiştiren Yunus Emre Ceyhan’dı.

Ceyhan'ın 'canlı bomba' olma sürecini köşesine taşıyan Saymaz, şu ifadeleri kullandı:

"İstihbarata göre 33 canlı bomba her an kendisini patlatabilirdi!

Canlı bomba adaylarından biri Yunus Emre Ceyhan'dı.

Daha doğrusu, cinsiyet değiştirmeden önceki adı ile, Alime Ceyhan!

Evet, yanlış duymadınız.

Fotoğrafında sakallı ve esmer bir adam olduğu görülen Ceyhan, aslında Ankara'da bir kız çocuğu olarak dünyaya gelmişti.

İlk önce cinsiyetini, sonra adını değiştirmişti.

Ankara'da Medaris-Der adlı dernekte selefiliği benimsedi.

El Kaide bağlantılı El Nusra'ya (HTŞ) sempati besledi.

Hatta 4 Eylül 2014'te yasadışı şekilde Suriye'ye geçerken yakalandı.

İstihbaratta, Ceyhan için şu bilgiler veriliyor:

“Ceyhan'ın çocuk yaşta yaşadığı kimlik bunalımı yüzünden kimlik değiştirerek Alime olan ismini mahkeme kararıyla değiştirdiği, kimlik bunalımı, cinsiyet değiştirmesi, irtibatlı olduğu şahıslar dikkate alındığında canlı bomba olarak kullanılmasının ihtimal dahilinde olduğu…”

Ceyhan, ikinci girişiminde sınırı aştı ve El Nusra safında savaşırken öldü.

Cesedi nerede, bilinmiyor.

SELEFİLİK SURİYE'DEN GİRDİ

Yunus Emre Ceyhan, 2011 yılında Suriye'de başgösteren iç savaştan sonra Türkiye'de taban oluşturan radikal selefi ağın binlerce sempatizanından biri…

Selefilik, Kuran'daki buyruk ve yasaklara, Hazreti Muhammed'in söz (hadis) ve davranışlarına (sünnet) göre bir toplum ve devlet düzenini kurmak istiyor.

Oy ve vergi vermiyor, askere gitmiyor, çocukları okula göndermiyorlar.

Diyanet'e bağlı camilere gitmiyor, kendi mescitlerinde namazlarını kılıyorlar.

Tarikat ve cemaatlerin putperestlik olduğunu savunuyorlar.

Mezar ziyaretlerini ve türbeleri küfür sayıyorlar.

Selefilik, Suriye'deki iç savaştan sonra Türkiye'de kitleselleşti.

IŞİD ve El Kaide'nin hilafet devleti çağrısı, yani “dünyadaki cennet” düşü on binlerce Müslümanı etkiledi. Türkiye'de var olan Hizbullah ve Vasat gibi yasadışı İslamcı örgütler ile tarikat ve cemaatlerin tabanı bu cazibeye kayıtsız kalamadı.

AK Parti'nin Esad'a karşı savaşan İslamcılara sempati ile yaklaşması, Selefilerin Türk toplumu nezdinde meşruiyet kazanmasına olanak sağladı.

Türkiye – Suriye sınırının delik deşik olması Selefilerin halkla temas kurmasını kolaylaştırdı.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

"Batı medeniyetinin 500 yıllık egemenlik dönemi sona erdi" Finansal hizmetler güven endeksi kasım ayında 6 puan yükseldi Fenerbahçe'yi bekleyen zorlu fikstür! 28 günde 7 kritik maç
Sonraki Haber