İsmailağa Cemaati'nde Cübbeli sorunu!

Odatv yazarı Asiye Güldoğan, İsmailağa cemaatindeki Cübbeli Ahmet Hoca rahatsızlığını yazdı.

"Cüppeli Ahmet’in tarzı, şöhret oluşu ve etrafında kendine has bir kitle oluşturması, başından beri İsmail Ağa cemaatinde rahatsızlık oluşturdu." diyen Güldoğan, "Şikayetler Mahmut Efendi’ye ulaştırıldığında “O bizim yaramaz çocuğumuz” cevabı verdiği söyleniyor. Cemaat içindeki bazı büyükler, “Babası Yusuf Efendi’nin hatırı büyük olduğu için” Mahmut Efendi’nin Cüppeli Ahmet’e tolerans gösterdiğini ifade ediyorlar." yazdı.

Başlangıçta gösterilen bu toleransın, daha sonra hoşnutsuzluğa dönüştüğünü ifade eden Güldoğan'ın satırları:

İsmail Ağa cemaati malum “Çarşamba cemaati” olarak da biliniyor ve çoğu insan “erkeklerin sakallı-şalvarlı, kadınların çarşaflı olduğu cemaat” olarak tanıyor. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Erbakan’ın MNP-MSP-RP-FP partilerine katıksız desteğiyle de siyasette ağırlığı olan bir cemaat. Erbakan’ın desteğinden en çok emin olduğu cemaat lideri, İsmail Ağa cemaati lideri Mahmut Efendi olmuştur. Cemaat daha sonra desteğini (Erbakan’a sevgisinden SP’ye oy verenler olsa da), çoğunlukla Ak Parti’den yana kullandı.

İsmail Ağa cemaati, diğer dindar kesimler tarafından da “ürkütücü, katı, radikal, çağdışı” filan görülüyor. Kadınlar özellikle “erkeklerin bir kısmının çok eşli olmasından dolayı” bu cemaate sıcak bakmıyor. “Sakal, sarık, şalvar, cüppe ve çok eşlilik” bu cemaatin “en önem verdiği sünnetler” olarak biliniyor. Üstelik bu sünnetler cemaatte “farz gibi” uygulanıyor.

Bu cemaatin lideri Mahmut Efendi ise tanıdıklardan duyduğuma göre cemaat mensuplarının çoğunun tersine “sevimli, güler yüzlü, tatlı dilli, esprili ve mütevazı” bir insanmış. Ama Mahmut Efendi’ye ulaşmak bir mesele…

Gazeteci bir tanıdığımız yıllar önce Mahmut Efendi ile görüşmek istemiş ve onun en yakınlarından önemli bir ismin aracı olmasını rica etmiş. Aracı olmasını istediği kişi kabul etmiş ve onu Çarşamba’daki İsmail Ağa camiine yatsı namazına davet etmiş.

Olanları şöyle anlatıyor:

“Büyük bir heyecanla yatsı namazından önce İsmail Ağa camiine geldim. Kot pantolonlu, sakalsız halimi camii cemaati pek beğenmedi. Sarıklı, sakallı, şalvarlı insanların çoğu kınayan, ayıplayan bakışlarla ‘Bu da nerden çıktı’ der gibi bakıyorlardı. Anlaşılan bıyık bile kurtarmamıştı beni. Camiinin üst katındaydık ve aracı olan hocayla, Mahmut Efendi bir odadaydı. Ezan okunmaya yakın Mahmut Hoca ve diğer hoca birlikte odadan çıktılar. Herkes ayağa hürmetle kalktı.

Aracı olan hoca beni gördü yanına çağırdı. ’Elimi tut’ dedi, tuttum. Diğer elini de Mahmut Efendi tuttu. Üçümüz el ele Mahmut Efendi önde, hoca arada, ben arkada aşağıya indik, cemaati yara yara ilerliyoruz. Ancak ben çok ilerleyemedim, Mahmut Efendi’ye ve diğer hocaya yol açan cemaat daha iki saf geçmeden şak diye saflar kapandı ve Mahmut Efendi’nin elini tutarak ilerleyen hocayla benim elimi birbirinden ayırdı. Yani benim daha ileriye gitmeme izin vermediler, durduğum yerde bile duramadım, beni geri itelediler.

Kimse Mahmut Efendi’ye olan yakınlığı, başkasıyla paylaşmak istemiyordu. Namazı en arkada kılmak zorunda kaldım o yüzden.

Namaz bitince herkes oturdu. Mahmut Efendi yüzünü cemaate dönmüş, herkes onu dinlemeye hazırdı. Aracı olan hoca Mahmut Efendi’nin kulağına bir şeyler söyledikten sonra, uzaktan beni gördü ve el ederek beni çağırdı. Böylece Mahmut Efendi’nin karşısına geçip oturdum, karşılıklı sohbet etmeye başladık.

Diğer cemaat mensuplarından bazıları, ’Bu kot pantolonlu, sakalsız genç nasıl olur da Mahmut Efendimizle böyle rahat konuşabiliyor’ dercesine bakarken, Mahmut Efendi sıradan bir insan gibi sorduklarıma cevap veriyor, arada espriler de yapıyordu. Ufak boylu, sevimli, tatlı dilli, neşeli bir Mahmut Efendi ile karşılaşacağım doğrusu aklıma gelmezdi.”

Başkalarından da buna benzer sözler işitmiştim. Herhalde yalan söylememişlerdir.

İSMAİL AĞA CEMAATİNİN HOCALARI

Liderleri şeker gibi olan, mensuplarının ise sert yapıda görüldüğü İsmail Ağa cemaatinin Mahmut Efendi’den başka Hocaefendileri de var. Bu cemaatin içinde “cemaat kuranlar” ya da “kendi halkasını oluşturanlar”, zaman zaman anlaşmazlıklar yaşıyorlar. Hatta cinayetlerin bile işlendiği basına yansıdı.

1980’lerde Ahmet Vanlıoğlu, gençlerin gözdesi, entelektüel boyutu da olan sohbetleriyle okumuş insanlara hitap eden cemaatin bilinen imajından farklı tarzı olan bir isim olarak göze çarpıyordu. MSP’li gençlerin, Akıncıların, MTTB’lilerin, üniversiteye gidenlerin tercih ettiği Ahmet Vanlıoğlu’nun uzun süre sesi soluğu çıkmıyor.

Yine 90’lı yıllarda Metin Balkanlı’nın küçük bir camiide yaptığı esprili sohbetler, kendi etrafında bir halka oluşturmuştu. Onu ayrı seven, muhabbet besleyen gençler de genellikle okumuş insanlardan oluşuyordu.

Bir de Mehmet Talu gibi ilmi ağırlığı olan, Mahmut Efendi’nin sağ kolu Hoca isimlerin ağırlığı var İsmail Ağa cemaatinde. “Milli Gazete” yazarı olan ve kitap yazan Mehmet Talu, zaman zaman Mahmut Efendi adına siyasi tercihler konusunda açıklama yapan bir isim. En son 1 Kasım seçimlerinde cemaatin Ak Parti’ye oy vereceğini açıklamıştı. Halkası, kendine has çevresi, cemaat içinde cemaati var mı bilmiyoruz, ama Mahmut Efendi’ye çok yakın önemli bir isim. İsmail Ağa’nın internet sitesinde Mehmet Talu Hocaefendi diye tanıtılıyor. Tabii Mehmet Talu gibi önemli isimlerin sayısı az değil.

Cüppeli Ahmet Hoca ise son 15 yılda kendine has tarzıyla ve etrafında oluşturduğu cemaatle ön plana çıktı. Öyle ki, son dönemlerde Mahmut Efendi’den daha çok bilinir hale geldi. Hatta, Cüppeli Ahmet Hoca cemaatini, İsmail Ağa Hoca cemaatinden farklı görenler olduğu gibi, Cüppeli’nin cemaatini asıl İsmail Ağa cemaati sananlar bile oldu.

Esprili, komik konuşma tarzıyla medyanın da ilgisini çektiği için popülerliği günden güne arttı. “Mahmut Efendi’den sonra İsmail Ağa cemaatinin başına geçecek isim” olarak konuşulmaya başladı. Taraftarları kendisinden Hocaefendi diye bahsediyorlar.

Cüppeli Ahmet’in tarzı, şöhret oluşu ve etrafında kendine has bir kitle oluşturması, başından beri İsmail Ağa cemaatinde rahatsızlık oluşturdu. Şikayetler Mahmut Efendi’ye ulaştırıldığında “O bizim yaramaz çocuğumuz” cevabı verdiği söyleniyor. Cemaat içindeki bazı büyükler, “Babası Yusuf Efendi’nin hatırı büyük olduğu için” Mahmut Efendi’nin Cüppeli Ahmet’e tolerans gösterdiğini ifade ediyorlar. Çivi fabrikası sahibi Yusuf Efendi cemaate çok maddi yardımlarda bulunmuş, zaten cemaatin ileri gelenlerindenmiş.

Ancak başlangıçta gösterilen tolerans, daha sonra hoşnutsuzluğa dönüşmüş. Zira Cüppeli’nin ayrı bir cemaat oluşturmaya başladığı görünür hale gelmiş. Gerçekten de, Cüppeli’ye ait yurtlar, kurslar oluştuğu gibi, Cüppeli’nin dergisi, kitapları, yayınevi, ticaret işleri var. Bir cemaatte olması gereken bütün mekanizmalara sahip…

CÜPPELİ’NİN BAŞINI DERDE SOKAN EV

Perşembe günleri sabah namazlarına Yavuz Sultan Camii’ne gelenler, Cüppeli Ahmet’le birlikte namaz kılma ve sohbetini dinleme şansına sahip oluyorlar. O sabah namazları, cemaat mensuplarına kaset, kitap, dergi satışı demek aynı zamanda. Camii etrafını jipler, lüks arabalar kaplıyor.

Bu gelişmeler rahatsızlık uyandırırken, Jet Fadıl ile yapılan ticari ilişkiler, yanmaz kefen satışı gibi işler, bir dönem Gülen cemaatiyle yakınlaşması rahatsızlığı daha da büyütüyor, eleştiriler açıktan yapılmaya başlanıyor.

Hatta İsmail Ağa cemaatiyle, Cüppeli Ahmet cemaati arasında sürtüşmeler bile yaşanır hale gelmiş. Cüppeli Ahmet taraftarlarının “Mahmut Efendi’yi Erbakan, Cüppeli’yi Erdoğan’a” benzettiği, eskilerin değişimi anlayamadıkları gibi sözleri olmuş.

Cemaat içinde olan bazılarının iddialarına göre, “Mahmut Efendi’nin ölümünden sonra Cüppeli’yi yerine vekil tayin etmeyeceği belli olduğu için”, Cüppeli “paralel bir cemaat” kurmaya yönelmiş.

Cüppeli Ahmet Hoca, 2010-11 yılında Fatih’te Hırka-i Şerif camiine yakın Akşemseddin Caddesi ile Balipaşa caddesinin kesiştiği köşede beş katlı binanın üç katını tutunca, o civarda oturanlar, “Buranın üç katı Cüppeli Ahmet’in, üç karısına ayrı ayrı kat tuttu” diye konuşmaya başladı. Gerçekten de lüks arabalar evin önünde sıralanıyor, sarıklı cüppeli adamlar binaya girip çıkıyordu. Ana cadde üzerinde olduğu için, beyaz binanın önündeki hareketlenme o civarda oturanların çok dikkatini çekiyordu.

İşte o ev, Cüppeli Ahmet’in hapse girmesine neden oldu. O dönemde Cüppeli Ahmet’le arası iyi olan Fetöcüler, herkesi olduğu gibi Cüppeli’yi de teknik takibe almıştı. Karagümrük çetesine yapılan operasyonda dinlemeye takılan (!) Cüppeli’nin yurt dışından son 5 ayda 7 kadın getirdiği ortaya çıkmıştı.

“Fuhuş amaçlı insan ticareti, tehdit, şantaj ve mafya ile ilişki kurmak” suçlamalarıyla tutuklanan Cüppeli Ahmet Hoca’nın fuhuş yapmasına aracılık ettiği öne sürülen şoförü Mehmet Ali Melemez, sağ kolu Barış Sezek, korumalığını yapan Fahrettin Canpolat, Fahri Özdemir, hizmetini görenlerden Mehmet Batur, Mehmet Berber, Yahya Aydoğdu ve Mustafa Çittir aynı operasyon kapsamında gözaltına alındı.

Cüppeli hapisteyken İsmail Ağa cemaati çalkalandı. Eleştiriler daha da hızlandı. “İslam’a hizmetin yolundan sapınca, hırsa kapılınca şeytan onu şaşırttı” yorumları yapıldı. Yolunu sapıtan rezil oluyordu.

Cüppeli hapisteyken, Şike davasından tutuklanan FB Başkanı Aziz Yıldırım’la tanıştı, arkadaş oldu. Yine hapisteyken Adil Öksüz ziyaretine geldi, Fethullah Gülen’in selamını getirdi, yapılacak bir şey varsa yapmaya hazır olduklarını söyledi.

Daha sonra anlaşılacaktı ki, Adil Öksüz 15 Temmuz darbe girişimini idare eden kişidir. Yine iddia edilecekti ki, Cüppeli’nin avukatı Fetöcüdür.

Cüppeli’nin Fetö kurbanı olması, İsmail Ağa cemaatini çok etkilemedi. Zamanında Fetö ile işbirliği yaptığına inananlar çok. Yanmayan kefen satışı, cemaat kurmuş olması, televizyonlara çok çıkması, İsmail Ağa cemaatinin önde gelenleriyle zaman zaman sürtüşmesi hoş karşılanmıyor.

Bir de, Cüppeli Ahmet Hoca’nın itibarlı çok kişiyi itibarsızlaştırdığı, çok kişiyi töhmet altında bıraktığı söyleniyor. Mesela “çarşaflı yazar” olarak tanınan Emine Şenlikoğlu’na çeşitli iftiralar attığı, Şenlikoğlu’nun Cüppeli’nin aleyhte konuşması yüzünden mağdur olduğu çok konuşulan bir konu. Konuyu bilenlere göre, dobra konuşmasıyla bilinen Emine Şenlikoğlu, Cüppeli Ahmet’in yüzüne karşı “iki karısı varken, hala başka kadınlara yönelmesini” ve bazı tavırlarını eleştirdiği için Cüppeli Ahmet’in afarozuna maruz kalmış. Bir dönem İslami romanlarıyla fırtına estiren Emine Şenlikoğlu, büyük sıkıntılara düşmüş.

Kısacası, İsmail Ağa cemaatinin Cüppeli sorunu devam ediyor.

"Yürüyen zatürre" alarmı: Okul çağındaki çocuklar risk altında! Kızılcık Şerbeti Pembe'ye büyük tuzak! Kent uzlaşısı aslında neden yapıldı? CHP o tuzağa düştü mü?
Sonraki Haber