İsmet İnönü cumhurbaşkanlığına siyasi kulisle seçilmişti
Atatürk’ün ölümü üzerine Anayasası'nın 33. maddesi uyarınca Büyük Millet Meclisi Başkanı görevini yürütmekte olan M. Abdülhalik Renda geçici olarak cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş ve aynı gün, Anayasa'nın 34. maddesinde öngörüldüğü şekilde, ertesi sabah yeni cumhurbaşkanını seçmek üzere Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırmıştı.
Renda’nın imzasını taşıyan söz konusu çağırısı:
Cumhurbaşkanımız Atatürk'ün vefatının tüm milletin yas tutmasına neden olan acı kaybı sonucunda, 11 Kasım Cuma günü saat 11.00'de Büyük Millet Meclisi'ni Anayasa’nın 34. maddesine uygun olarak yeni cumhurbaşkanının seçimine başlamak üzere toplantıya çağırıyorum.
şeklindeydi.
Ertesi gün, Atatürk'ün ölümünün Meclis'te ilan edilmesi ve anısına üç dakikalık saygı duruşunda bulunulmuş, milletvekillerine seçimin bir an önce gerçekleştirilmesi çağrısı yapılmıştı.
Atatürk’ün vefatı öncesinde onun halefi olarak isimleri geçenler olmuşsa da mecliste seçim sırasında herhangi bir aday gösterilmemişti. Oy pusulaları dağıtılmış ve adları okunan milletvekilleri kürsüye çıkarak oylarını hususi olarak hazırlanmış olan seçim sandığına atmıştı. Sayım için verilen kısa bir aranın ardından Meclis Başkanı, coşkulu alkışlar arasında, hazır bulunan 348 milletvekilinin istisnasız bir şekilde Devlet Başkanı Orgeneral İsmet İnönü'ye oy verdiğini duyurmuştu.
Meclis Başkanı, Orgeneral İnönü'nün huzurda hazır bulunmadığını, Meclis’e gelip hitap edebilmesi için kendisine fırsat tanımak maksadıyla, oturumun yirmi dakika erteleneceğini bildirmişti.
Yirmi dakika kadar sonra General İnönü, refakatçileriyle birlikte Cumhurbaşkanlığı otomobilleri ile Meclis binasına gelerek, uzun süren tezahüratlar arasında Meclis'e girmiş ve hemen görevine başlamıştı. Böylece İsmet İnönü Atatürk’ün ölümünün ardından 11 Kasım 1938’de Cumhurbaşkanı olmuştu.
Meclis’te kısa bir konuşma yapan İnönü hitabında; Türkiye'nin dayanışmasını, saldırganlığa karşı koyma iradesini ve Atatürk'ün gösterdiği yolda ilerleme kararlılığını vurgulamış, sözleri sık sık alkışlarla kesilmişti.
İnönü’nün hitabının ardından oturuma ara verilmiş ve 101 pare top atışı ile yeni cumhurbaşkanının seçildiği kamuoyuna da duyurulmuştu.
ABD belgeleri arasında KESİNLİKLE GİZLİ kaşeli bir raporda İnönü’nün cumhurbaşkanlığına seçiliş biçimi konusunda önemli bilgilere yer verilmiştir.
Söz konusu raporda belirtildiğine göre seçim öncesinde Halk Partisi'nin Atatürk'ün halefi olarak herhangi bir adayı desteklemekten kaçındığı ve seçimin sadece yeni cumhurbaşkanının kim olacağını belirlemeye yönelik olduğu izlenimini vermek için büyük çabalar sarf edilmiş olmasına rağmen, hemen her emare Halk Partisi'nin tercihinin General İnönü olduğunu ve İsmet İnönü’nün de bu gerçeğin farkında bulunduğunu gösteriyordu.
Diğer taraftan milletvekillerine dağıtılan oy pusulalarında İsmet İnönü (Malatya) ismi yazılıydı. Meclis'te bulunmayan tek milletvekili de yine İsmet İnönü’ydü. Öyle anlaşılmaktadır ki seçim sırasında İsmet İnönü Çankaya'daki evinde kendisine yapılacak daveti bekliyordu.
Meclis’te yaptığı konuşması da doğaçlama olmadığı gibi kendisine seçildiğinin bildirilmesi ile Meclis'e girmesi arasında geçen süre zarfında da hazırlanamayacak bir metin mahiyetindeydi ve hitabını bu hazır metni okuyarak yapmıştı. Daha önemlisi ise Orgeneral İnönü'nün tutumu, Meclis'e girerken gösterdiği sükûnet ve asalet, cumhurbaşkanı olarak ilk görevlerini yerine getirirken kendinden emin kararlılığı ve titizliği söz konusuydu ve bütün bunlar önceden düşünülmüş bir prosedürü yürüttüğü izlenimini vermekteydi.
İngiliz arşiv belgelerinde yer alan bilgilere göre İsmet İnönü 1880’de İzmir’de doğdu. 1920’de Mustafa Kemal’e katıldı. Askerlik günlerinde oldukça kabiliyetli bir asker, mücadeleci ve bir noktaya kadar da 1922’de Yunanlılara karşı kazanılan zaferde geniş derecede payı olan biri olarak kabul edildi. Lozan müzakerelerinde kendisini inatçı, fakat iyi bir müzakereci olarak tanıttı. Kibar, fakat zaman zaman işine gelen sağırlıktan mustarip biri oldu. Milliyetçi liderler arasında Mustafa Kemal’in güvenine ilk mazhar olan ve bu güveni Gazi’nin sağ kolu olarak uzun bir müddet sürdürebilen sadece İsmet Paşa oldu.
İsmet İnönü, Atatürk’ün ölümü üzerine onun halefi olarak 11 Kasım 1938’de seçilip üstlendiği ilk dönem cumhurbaşkanlığı görevini dönem sonuna kadar devam ettirdi. 4 Nisan 1939’da ise aynı göreve tekrar seçildi.
İnönü'nün cumhurbaşkanı görevine seçilmesi hem Türkiye'de hem de yurt dışında memnuniyetle karşılandı.
Yerel basın, İnönü’yü Atatürk'ün en büyük dostu, en yetenekli işbirlikçisi ve mantıklı halefi olarak selamlayarak ona koşulsuz destek verdi. İSTANBUL gazetesinin İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesi hakkındaki 12 Kasım 1938 tarihli başyazısı da Türk basınının genel tavrının tipik bir örneği halindeydi.
Yabancı gazete yorumları yerel neşriyatın sayfalarına taşınmış, tenor olarak da farklılık arz etmemişti.
Türkiye genelinde, birkaç istisna dışında, İnönü’nün tek başına Atatürk'ün yerine geçebileceği ve çalışmalarını sürdürebileceği yönünde genel bir duygu mevcuttu.
İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı dahilde müspet olarak karşılanmışsa da yabancı diplomatik misyonlarca yeni döneme tam bir güvenle bakıldığı söylenemezdi.
ABD diplomatlarından J.V.A. MacMurray’a göre İnönü rejiminin Atatürk'ün kurduğu modele ne kadar uygunluk göstereceğine dair kesin bir tahminde bulunmak için henüz çok erken olsa da genel olarak, iki yönetim, iki devlet başkanının kişilikleri ve ilkelerindeki farklılıklar gibi, aşağı yukarı aynı şekilde, farklılık gösterecekti.
Cumhurbaşkanı İnönü'nün soğukkanlılığı ve ılımlılığının öngörülebilen sonuçları şimdiden ifade edilmekte olsa da hükümetin politikalarında olmasa bile, en nihayet hükümetin tutumunda, Atatürk'ün daha az şovenist görüşleri ve dini açıkça küçümsemesiyle karşılaştırıldığında, köklü değişikliklere yol açması en muhtemel unsurlar olarak görünen güçlü milliyetçi ve dini duygularının olası sonuçlarına özel olarak değinilmeliydi. Ayrıca bazı çevrelerde azınlıklara karşı ayrımcılık şeklinde iç yansımaların olabileceğinden korkulmaktaydı. Ancak ABD sefirinin kanaati, Türkiye'deki çeşitli Amerikan kurumlarının yeni rejimdeki konumunun geçmişte işgal ettiklerinden farklı olmayacağı şeklindeydi.
İnönü’nün dini görüşleri ve bunların hükümetin İslam'a ve genel olarak dine karşı tutumu üzerindeki muhtemel etkisi birçok ilginç spekülasyona yol açmıştı.
Hal böyle olsa da onun dini kurumları eski konumuna döndürmek veya dini sınıfa halihazırda sahip olduklarından daha fazla yetki veya prestij kazandırmak için herhangi bir resmi önlem alınacağı düşünülmemekteydi. Ancak o güne kadar dine yapılan lanetin İnönü’nün müdahalesi ile ortadan kalkacağını ve İslam’ın yavaş yavaş ve belki de fark edilmeden günlük hayatta daha büyük ve normal bir rol oynamaya başlayacağını hayal etmek mümkündü.
İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı görevine seçilmiş olmasına yabancılar arasında belki de en ziyade memnun olan Mark Bristol olmuştu.
ABD'nin Türkiye'deki eski Yüksek Komiseri Amiral Mark Bristol Türkiye'nin yeni seçilen cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün eski dostuydu ve kendisine bir telgrafın göndererek cumhurbaşkanlığına seçilmesinden ötürü duyduğu memnuniyeti ifade etmek istemişti.
Amiral Bristol'ün Türkiye'de gördüğü yüksek itibar göz önüne alındığında söz konusu kadim dostluğun Türk-Amerikan ilişkileri açısından ne derece önem arz ettiği de aşikardı.
Amiral Bristol 18 Kasım 1938’de eski dostuna, ABD hariciyesi vasıtasıyla, oldukça kısa, ancak bir o kadar da anlamlı şu kutlama telgrafını göndermişti:
Amiral ve Bayan Bristol, Başkan'a en içten tebriklerini sunarak başarılar diler.
Dönemin ABD başkanı adına Ankara’dan 22 Kasım 1938’de J.V.A. MacMurray’ın Çankaya’da İsmet İnönü’ye göndermiş olduğu tebrik mektubunda ise şu ifadelere yer verilmişti:
Sevgili Başkanım,
Devletin en büyük sorumluluklarını üstlenmeniz üzerine, Başkan Roosevelt'in ve Birleşik Devletler Hükümeti'nin yürekten tebriklerini ve içten iyiliğini size iletmek benim için memnuniyetle karşılanan bir görevdir.
Amerikan halkı, Cumhuriyet'in on beş yılı boyunca Türkiye'nin yeni bir ulusal yaşam geliştirme yolunda kaydettiği olağanüstü ilerlemeyi dostane bir ilgi ve sempatiyle izlemiştir ve yönetiminiz altında sürekli bir başarı bekliyorlar.
Türk ulusunun kaderini yönlendirmek gibi ağır ama yine de yüreklendirici bir görevi üstlenmenizden duyduğum sıcak kişisel tatmin ve güvenin bir güvencesini kendi adıma eklemek isterim.
Sayın Başkanım,
Saygılarımla,
J.V.A. MacMURRAY
İnönü’nün 26 Kasım 1938 tarihi ile Ankara’da Amerika Birleşik Devletleri Olağanüstü Sefiri Bay MacMurray’a ABD Başkanına iletilmek üzere gönderdiği cevabi teşekkürü ise şöyleydi:
Sevgili Büyükelçim,
Başkan Roosevelt'in tebriklerini ve iyi dileklerini bildiren 22 Kasım tarihli mektubunuzu büyük bir memnuniyetle aldım.
Büyük ve asil Amerikan ulusunun en yetkin temsilcisinden bize gelen dostane ve övgü dolu sözlerden derinden etkilenerek, Birleşik Devletler Başkanına, başkanlığımın eşiğinde Türk Halkına ve şahsıma karşı nezaketle izhar ettiği yeni sempatik tutumu için en içten teşekkürlerimi ve en içten duygularımın ifadesini en içten teşekkürlerimle kabulü için iletmenizi rica ediyorum.
İSMET
Atatürk'ün ölümünün ertesi günü İsmet İnönü’nün Büyük Millet Meclisi tarafından oybirliği ile cumhurbaşkanlığı görevine seçildiği bütün diplomatik makamlara duyurulup mukabilinde tebrik telgraflarının alındığı bir sırada İnönü’nün ilk icraatı hükümeti kendi başkanlığında toplaması, Atatürk’ün cenaze hizmetleri ve törenine dair bir program hazırlanmasını sağlamak oldu.
İnönü’nün ikinci önemli işi ise seçildiği günün akşamında bakanlarının istifalarını kabul etmek üzere Bakanlar Kurulu'nu toplantıya çağırmak ve yeni kabineyi kurma görevini Başbakan Celal Bayar'a vermek olmuştu. Oysaki siyasi çevrelerin genel kanaati, Meclis'in tatile girmesine kadar herhangi bir değişiklik yapılmayacağı ve gerçekleşecek olan istifaların tamamen resmi ve önemsiz surette olacağı şeklindeydi. Ancak İnönü tüm gözlemcileri şaşırtan bir şekilde, muhakkak ki kendisi ile mutabakata varmış olan Başbakan Celal Bayar'ın önerdiği on iki yıl boyunca Dışişleri Bakanı olan Tevfik Rüştü Aras’ı ve Atatürk'ün yakın arkadaşı, Halk Partisi Genel Sekreteri, 1927'den beri İçişleri Bakanı ve eski Dışişleri ve Tarım Bakanı olan Şükrü Kaya’yı içermeyen yeni kabineyi onaylamıştı.
Kamuya açıklanmasa da İsmet’in Dr. Aras'ın hizmetlerinden vazgeçme nedeni, genel olarak İnönü’nün Başbakanlıktan istifasına yol açan eski günlere kadar uzanmakta olup o günlerde Aras'ın eski şefine karşı gereksiz yere soğuk davranmasına dayandırılmıştı.
Şükrü Kaya'nın istifasını kabul etme sebepleri ise daha aşikardı.
Her şeyden önce kişisel alışkanlıkları ve itibarı ile Şükrü Kaya, İnönü'nün uzun süredir hoşnutsuz olduğu bir kamu görevlisi tipini temsil ediyordu ve büyük ölçüde bu nedenledir ki Şükrü Kaya ile hiçbir zaman mükemmel diye nitelenebilecek ilişkiler içinde olmamıştı.
ABD belgelerinde kendisi hakkında Atatürk'ün yerini doldurmanın çok gerisinde kalacağı ve her halükârda çok daha az aktif olacağı, ilerici bir liderlik sağlayacak durumda olmadığı ve bir diktatör için gerekli olan kişisel liderlik ve çekicilik özelliklerini gösteremediği şeklinde tanımlamalarda bulunulan İnönü, bu tanımlamaların tam aksine, daha cumhurbaşkanı seçilmesini takip eden ilk günün gecesinde, Ankara ve İstanbul’daki yabancı diplomatlar aksini düşünmüş olsalar da, gücünü göstermeye başlamıştı bile.