Belki de en çok film izlediğim sene oldu 2019…
Ve galiba tek iyi yanı da buydu meymenetsiz yılın…
Sinema açısından çok bereketli bir seneydi diğer onca tatsız şeyin aksine…
Allah’tan filmler varmış, yoksa nasıl geçerdi bu renksiz sene…
Mesela bir ‘Joker’ izledim ki, tüm zamanların en iyileri listesine en tepeden iner hiç düşünmeden…
Hikayesi çarpıcıydı çarpıcı olmasına ve fakat Joaquin Phoenix’in oyunculuğu, oyunculuğun açık ara nirvana’sıydı…
Hala izlemeyeniniz varsa ve bomboş geçen yeni yılın ilk günü için bir planınız yoksa, alın gündeme derim…
Bir başka unutulmaz film de Almadovar’ın ‘Pain and Glory’siydi…
Naif, rafine, ince ve tepeden tırnağa sahici bir masal ve hatta destan gibiydi…
Tarantino’nun ‘Once Upon A Time… In Hollywood’unu, hakkında yapılan olumsuz eleştirilerin aksine ben çok beğendim. İzlerken zaman Tarantino’yu bile durulup, yavaşlatmış dedim ve filmdeki bu sakinliği de çok sevdim…
Scarlett Johansson ile Adam Driver’in hakikaten devleştikleri ‘Marriage Story’ ise adeta yılın son günlerinde gelen bir armağan gibiydi. Ve benim tüm zamanların en iyileri listemde de çok kıymetli, nadide bir yer edindi…
Bir Güney Kore yapımı ‘Parasite’ de hiç kuşkusuz sinema tarihinde şahsına münhasır özel bir yere sahip olacak…
De Niro ile Pacino’nun karşılıklı gövde gösterisi yaptıkları ‘The Irishman’ ise eminim Martin Scorsese’nin en iyi filmlerinden biri, belki de birincisi olarak hatırlanacak…
Bu filmler, büyük ihtimalle 2020 Oscar yarışının da en iddialı yapımlar arasında olacak…
Peki ödülleri ben verecek olsam hangilerini seçerdim? …
️En iyi filmi ‘Pain Glory’ye, en iyi yönetmeni ustalara saygı kontenjanından Martin Scorsese’ye, en iyi erkek oyuncuyu Joaquin Phoenix’e, en iyi kadını Scarlett Johansson’a ve en iyi özgün senaryoyu da ‘Parasite’e verirdim…
Umarım yeni senede de bu kadar kaliteli filmler izleriz…
Umarım yeni seneyi, filmlerden başka şeylerde de severiz…