Yeni Şafak yazarından Hürriyet'e tepki: İşten atarken bari doğru dürüst cümleler kurun
Hürriyet'teki işten çıkarmaları köşesine taşıyan Yeni Şafak yazarı Ali Saydam, "Bırakın üslup bozukluğunu, bir gazete yönetimine hiçbir şartta yakışmayacak üç yazım hatasını iki satırda yapmayı başarmaya ne demeli!" diyerek tepkisini dile getirdi.
Doğan Grubu'ndan Demirören Holding'e satılan Hürriyet gazetesinde eve tebligat yoluyla işten çıkarılan gazetecilerin sayısı 43'e yükseldi. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar da noter aracılığıyla istifa ettiğini gazeteye bildirdi.
Yeni Şafak yazarı Ali Saydam, "Bırakın üslup bozukluğunu, bir gazete yönetimine hiçbir şartta yakışmayacak üç yazım hatasını iki satırda yapmayı başarmaya ne demeli!" diyerek, "Noktalama işaretlerinde de sorun var ama bu özensizlik asla affedilemez… Böyle bir mesaj aldığı zaman insan kendisini nasıl hisseder? Allah meslektaşlarımıza sabır versin" diyerek işten çıkarmalara tepki gösterdi.
Ali Saydam'ın yazısının ilgili kısmı şöyle;
Bizim kuşağın mensupları, gazeteci olarak çalıştıkları sektöre Bab-ı Âli adını vermişlerdi… Gazetelerin büyük çoğunluğu orada toplanmışlardı…
Bab-ı Âli, diğer adıyla Cağaloğlu, basın camiasının merkeziydi…
Yokuşun başında, İmparatorluk döneminde Sadaret makamı olarak kullanılmış Vilayet binası vardı. Vilayetin bahçe girişindeyse devasa bir kapı… “Büyük kapı” anlamındaki Bab-ı Âli adı da o kapıdan geliyordu işte…
Bab-ı Âli’de tensikat yani ‘personel kadrolarında düzenleme’, daha da açık söyleyelim ‘işten çıkarma’ konusu, vaka-i adiyeden sayılırdı…
Kariyerinde en üst basamaklara kadar yükselmiş rahmetli Nahit Duru, “Rekor bende” derdi, “Tam 23 kere kovuldum”.
Benim kuşakta işine son verilmemiş kimse yoktur desem yeridir… Ancak, hiçbirinin işine bu üslupla son verilmemiştir herhâlde…
Nedir o üslup?
İlk işaretlerini 90’lı yıllarda Sabah gazetesinde görmüştük… Çalışanlar, girişte elektronik kartları çalışmadığında kovulduklarını anlamışlardı… Bir de Sabah ve Hürriyet birinin işten çıkarttığı elemanı diğerinin alamaması hususunda anlaşmışlardı ki en beşerî olmayan davranışlardan biri de buydu…
Kapitalist sistemin temel özelliğidir: Belli oranda işsizlik olmalıdır ki rekabet oluşsun, nitelikli eleman nispeten daha hesaplı şekilde işe alınabilsin.
Patronaj, verimlilik ve kâr odaklı bir yaklaşımla her an tensikat yapabilir… Ancak yöneticilere düşen, doğru üslupla ve kurumun hissedarlarının itibarını rencide etmeyecek yaklaşımla iş akitlerini feshetmektir.
Zücaciye dükkanına girmiş fil gibi değil…
Almanlar, “Der Ton macht die Musik” der. “Müziği müzik yapan tonudur.”
Hayatta ne yaptığınız kadar nasıl yaptığınızla da değer ve anlam kazanırsınız.
Bir gün postacı kapınıza şu notu bıraksa…
Başlık: Fesih İbranamesi
İhbar eden: Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık
İhbar Eden Adres: 100. Yıl Mah. 2264 Sok. Demirören Medya Center No:1/11 34218 Bağcılar İSTANBUL
Muhatap: …
Muhatap adres: …
Yönetim kurulunun işletmesel kararı uyarınca iş akdiniz 25.10.2019 itibariyle feshedilmiştir. Bilginizi rica ederiz.
Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.
Altında da çift imza ve kaşe…
Bırakın üslup bozukluğunu, bir gazete yönetimine hiçbir şartta yakışmayacak üç yazım hatasını iki satırda yapmayı başarmaya ne demeli?!
1. Herhangi bir yönetim kurulundan değil, belli bir yönetim kurulundan bahsettiğinizde baş harflerini büyük yazacaksınız…
2. Türkçe’de ‘işletmesel’ diye bir kelime yok. (Bkz. TDK, Güncel Türkçe Sözlük)
3. Türkçe’de ‘itibariyle’ diye de bir kelime yok. (Bkz. TDK, Güncel Türkçe Sözlük)
Noktalama işaretlerinde de sorun var ama bu özensizlik asla affedilemez…
Böyle bir mesaj aldığı zaman insan kendisini nasıl hisseder?
Allah meslektaşlarımıza sabır versin.
Oysa, 40 küsur kişiyi tek tek çağırsalardı. Her biriyle yüz yüze konuşsalardı. Her birine tek tek gerekçeleri anlatsalardı yönetim nezdinde bu kadar itibar hasarı oluşmazdı.
İtibar, telgraf tellerinde kuş gibidir. Bir el çırpmanızla gider. Onu bir daha getirip aynı yere koymanız mümkün değildir.