İstiklal Marşı ile ilgili en güzel resimler! En güzel İstiklal Marşı görselleri!
İstiklal Marşı ile ilgili en güzel resimler! Türkiye Cumhuriyeti'nin milli marşı olarak kabul edilen İstiklal Marşı 98'nci yıl dönümünde saygıyla anılıyor. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edildi. Bir milletin direnişini anlatan bu özel marş için vatandaşlar sosyal medya hesaplarından yıl dönümü için kutlama mesajları araştırmaya başladı.İşte İstiklal Marşı ile ilgili en güzel resimler! En güzel İstiklal Marşı görselleri! Ekran resimlerinin detaylarını haberimizde bulabilirsiniz...
İstiklal Marşı ile ilgili en güzel resimler! 23 Nisan 1920' de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmasıyla başlayan milli mücadeye katkı vermek amacıyla Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı'nın 98. yıl dönümü kutlanıyor. 1920 yazı içinde ülke topraklarının büyük bir bölümü işgal altındayken ayağa kalkan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için büyük önem taşıyor.Önemli gün için görseller araştırılmaya başlandı.İşte İstiklal Marşı ile ilgili en güzel resimler! En güzel İstiklal Marşı görselleri! Ekran resimlerini haberimizde bulabilirsiniz...
İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ NE ZAMAN?
İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edildi.
İSTİKLAL MARŞI'NIN TARİHİ
23 Nisan 1920' de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır. 1920 yazı içinde ülke topraklarının büyük bir bölümü işgal altındadır. Ankara düzenli bir ordu kurma çalışmaları içindedir. İstanbul Hükümeti Mondros Ateşkes hükümleri gereğince orduyu terhis etmiştir. Yeni bir ordu kurma çalışmalarında ise sayısız güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
Meclis hükümeti yeni bir ordu kurarken bu orduyu ayakta tutacak, ona moral verecek güçleri de harekete geçirme çabasındadır. Yayınlanan gazeteler halkı işgal güçlerine karşı direnmeye, birlik olmaya, cesaret vermeye uğraşmaktadırlar. Gazete ve dergilerden önemli miktarları hükümet tarafından satın alınarak cephelere yönlendirilmekte, mitingler düzenlemekte ve camilerde vaazlar verilmektedir.İstiklal Marşı da halkın ve ordunun moral gücünü yükselteceği düşünülerek gündeme getirilmiştir.
İSTİKLAL MARŞI İÇİN GAZETELERDE DUYURU YAPILDI
Dönemin eğitim bakanı Rıza Nur hatıralarında marş yarışmasını kendisinin açtırdığını yazar:"Yüce ihtilal ve savaş günleri. Böyle zamanlarda milletler en güzel milli marşlarını yaparlar.Bir milli marşın güfte ve bestesini yapana beş yüz lira maddi mükafat vereceğimi ilan ettim."
Gazetelerde ise İstiklal Marşı yarışması şöyle duyurulur:
"Şairlerimizin dikkatine:
Milletimizin dahili ve harici İstiklal uğruna girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklal Marşı. Umur-u Maarif Vekili Celilesi' nce müsabakaya vazedilmiştir.İşbu müsabaka, 23 Kanun-u evvel sene 36 tarihine kadar olup bir heyeti edebiye tarafından,gönderilen eserler arasından intihap edilecektir ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükafat verilecektir.
Ve yine laakal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bir müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara' da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekaletine yapılacaktır."
Büyük Millet Meclisine ve Mustafa Kemal'e muhalif Peyami Sabah gazetesi "Milli marş tanzim ediyeler" başlığı ile verdiği haberde "Dün gelen Anadolu gazetelerinde Ankara Maarifi vekaletinin garip bir ilanı nazarı dikkatimizi cezp etti." sözleriyle okuyucularına duyurur.
MEHMET AKİF MARŞ YAZMA KONUSUNDA İKNA EDİLİYOR
Son şiir gönderme tarihi olan 23 aralık 1920' den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştır. Bakan Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'in marşa ödül koyulması nedeniyle katılmadığını öğrenince şaire yazdığı mektupta ödül konusunun uygun bir şekilde çözümlenebileceğini ve yarışmaya katılmasını belirtir:
"Pek aziz ve muhterem efendim;
İstiklâl Marşı için açılan müsabakaya, iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zat-ı üstadanelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri, maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç [heyecanlanma] vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim."
5 Şubat 1337 [1921],
Umur-u Maarif Vekili
Hamdullah Suphi
Mehmet Akif, Büyük Millet Meclisinde Burdur Milletvekilidir.
İlk şiirlerini okul sıralarında kaleme alan Akif, meşrutiyet ilân edilince de İttihat ve Terakki Partisine girer. Birkaç ay sonra da Darülfunun edebiyat müderrisliğine getirilir
Akif 1908' de açılan fikir ve sanat hareketinin içinde yer alarak daha önceleri yayımlayamadığı şiirleri Sebilürreşat'ta yayınlamaya başlar. Bu ilk şiirlerinde İstanbul'daki sefaleti gerçekçi bir biçimde betimler. İlk kitabı 1911' de Safahat adıyla yayımlanan Akif'in ikinci kitabı olan "Süleymaniye Kürsüsünde 1912 de üçüncüsü "Hakkın Sesleri" 1913' te , dördüncüsü "Fatih Kürsüsünde aynı yıl, beşincisi " Hatıralar" 1917' de yayımlanmıştır. İstiklal marşını yazdığı sıralarda altıncı kitabı olan " Asım" üzerinde çalışmaktadır.
Şiirlerinde, imparatorluğun kaybettiği topraklar için gözyaşı döken Akif, milleti birleşmeye, hayasız saldırılara karşı koymaya çağırır. Akif 1912 yılı sonlarında askerleri şevke getirmek için bir marş yazar: Cenk Şarkısı.
10 dörtlükten oluşan bu manzume Sebilürreşat dergisinde yayımlanır.
Ey sürüden arta kalmış yiğit!
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git.
Bak ne diyor cedd-i şehidin işit;
Durma git evladım, uğurlar ola!
Durma git evladım açıktır yolun.
Cenge sıvansın o bükülmez kolun;
Süngünü tak ön safa geçmiş bulun.
Uğrun açık olsun uğurlar ola!
Yerleri yırtan sel olup taşmalı,
Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı!
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı.
Haydi git evladım, uğurlar ola!
Düşmana çiğnetme bu toprakları,
Haydi kılıçtan geçir alçaktarı!
Leş gibi yatsın kara bayrakları,
Kahraman evladım uğurlar ola!
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ YAZDI
Almanların daveti sonucunda Aralık 1915'te Osmanlı Hükümeti Almanya'daki Müslüman esirler arasında İngilizlerin aleyhine propaganda yapmak için gönderdiği birkaç kişinin içinde Mehmet Akif de vardır. Akif Almanya' da bulunduğu sırada ünlü şiiri Çanakkale Şehitlerini yazar.
1920 yılı ocak ayında Mehmet Akif, Kuvayi Milliye' nin Ege' deki merkezlerinden Balıkesir' e gider. Akif burada halktan aradaki ayrılık nedenlerini kaldırmalarını,düşmanlara karşı birleşilmesini isteyip,halkı yurt savunmasına çağırır.
"Artık burada duracak zaman değildir,gidip çalışmak lazım, bizim tarafımızdan halkı tanvire ihtiyaç varmış, çağırıyorlar, mutlaka gitmeliyiz" diyen Akif meclisin açıldığı günlerde Ankara' ya gelir.Meclisin önünde Akif'le karşılaşan Mustafa Kemal " Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında geldiniz." der.
Akif Ankara' ya geldiğinde Anadolu iç isyanlarla karşı karşıyadır.
Kurtuluş Savaşı sürerken Akif Kastamonu camilerinde yaptığı konuşmalarda Müslümanların birliğe, düşmana karşı savaşmaya ve mücadeleye çağırır. Bu konuşmaların yayımlandığı dergi ve gazeteler Anadolu' nun bütün illerinde, sancaklar ve kazalardaki idarecilerle toplantı yerlerinde okutturulur.
Kitaplar,broşürler şeklinde yeniden basılarak cephelere, köylere dağıtılır.
24 Aralık 1920' de Kastamonu' dan Ankara' ya gelen Mehmet Akif ve Eşref Edip, Mustafa Kemal tarafından davet edilirler. İstasyondaki çalışma yerinde bir saat kadar süren bir görüşmeden sonra Mustafa Kemal şöyle der:
"Kastamonu' daki vatanpervane mesainizden çok memnun oldum.Sevr Muahedesi' nin memleket için ne kadar feci bir idam hükmü olduğunu Sebilürreşat kadar hiçbir gazete memlekete neşretmedi. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşat' ın büyük hizmeti oldu.İkinize de bilhassa teşekkür ederim.
Aralık 1920 sonlarına doğru Ankara'ya gelen Akif eğitim bakanı Hamdullah Suphi ' nin 5 şubat 1921 tarihli mektubuyla aldığı İstiklal Marşı siparişi için şimdilerde müze olan Hacettepe' nin arkasındaki Tacettin Dergahındaki odasına çekilerek marşı yazmaya başlar.
İstiklal Marşı 17 şubat 1921 tarihinde Hakmiyeti Milliye Sebilürreşat ta yayınlanır.Açık Söz gazetesi ise marşı süslü bir çerçeve içinde birinci sayfaya koyarken şu açıklamayı yapar:" Her mısrada Türk ve İslam ruhunun ulvi mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı, kemal-i hürmet ve mübahatla (övünçle) derc ediyoruz.
İlk yayınından 12 gün sonra da Konya' da Öğüt gazetesinde yer alan İstiklal Marşına karşı Anadolu gazetelerinin olumlu bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edilir.
Paltosu olmayan Akif kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan "Darülmesai " ye bağışlar.
İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl
MEHMET AKİF ERSOY ŞİİRLERİ
Korkma!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Tek Hakikat
Tek hakikat var, evet, bellediğim dünyada,
Elli, altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın;
Hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız
Sade ilanı çekilmez bu acayip aşkın!
Başkan Erdoğan'dan İstiklal Marşı günü mesajı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Aziz milletimiz için bir bağımsızlık beyannamesi olan İstiklal Marşı'mız, ülkemizin beka mücadelesinde sahip çıkmamız gereken ruhu, birlik ve beraberliğimizden gelen gücümüzü bugüne taşıyan kurucu bir metindir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.
"İstiklalin, istikbalin, milletin azim ve kararlılığının sembolü, Kurtuluş Savaşı'nın adeta manifestosu olan ve vatan topraklarının her karışında işgale karşı mücadele verildiği bir dönemde yazılan İstiklal Marşı'nın, ortak ses, vicdan ve en kıymetli ortak değer olduğunu" vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Büyük vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'un mısralarında en veciz biçimde ortaya konan hasletlerimiz, milli ve manevi değerlerimiz, ideallerimiz, bugün ülkemize yönelen her tehditte kendini gösteren milli mutabakatın temel unsurlarıdır. Aziz milletimiz için bir bağımsızlık beyannamesi olan İstiklal Marşı'mız, ülkemizin beka mücadelesinde sahip çıkmamız gereken ruhu, birlik ve beraberliğimizden gelen gücümüzü bugüne taşıyan kurucu bir metindir. Milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahip olan büyük vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy, başta İstiklal Marşı'mız olmak üzere eserleriyle ve fikirleriyle her zaman saygıyla yad edilecektir."
İstiklal Marşı'nın kabulünün 98. yıl dönümünde, Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere, İstiklal Mücadelesi'nin tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anan Erdoğan, tüm vatandaşları en kalbi duygularıyla selamladığını belirtti.
Mehmet Akif Ersoy kimdir?
Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873'te İstanbul'un Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım'ın ve Kosova doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından olan Mehmet Tahir Efendi'nin oğlu olarak doğdu. İlkokul yıllarında babasından Arapça öğrenmeye başladı.
Dil derslerine büyük ilgi duyan Mehmet Akif Ersoy Rüştiye'deki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca derslerinde hep birinci oldu.
Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. 1888'de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.
Mehmet Âkif öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu.
Okul yıllarında spora büyük ilgi gösteren Mehmet Akif Ersoy mahalle arkadaşı Kıyıcı Osman Pehlivan'dan güreş öğrendi.
Şiire olan ilgisi okulun son iki yılında yoğunlaştı. 6 ay içinde Kuran'ı ezberleyerek hafız oldu. 1895′te Mektep Mecmuası'nda "Kuran'a Hitab" adlı şiiri yayımlandı.
Memuriyet hayatı başladıktan sonra edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü. Resimli Gazete'de, Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlandı.
II. Meşrutiyet'in büyük etkisinde kalan Âkif, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Milli Mücadele'yi destekledi ve Ankara'ya gidip 1. Millet Meclisi'nde Burdur milletvekili oldu. Balkan Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde çeşitli görevlerde bulunup, Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü.
1921'de Ankara'da Taceddin Dergâhı'na yerleşen Mehmet Âkif, 500 lira ödül konularak açılan İstiklâl Marşı yarışmasına başta katılmadı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey'in teşvikiyle ikna oldu. Onun orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17:45'te Milli Marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.
Mehmet Akif Ersoy tüm şiirlerini 7 kitabtan oluşan "Safahat" adlı eserinde topladı 1911 yılında yazdığı birinci bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini; 1912 yılında yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarını anlattı. 1913'de Safahat'ın üçüncü bölümü olan "Halkın Sesleri"ni ve 1914 yılında dördüncü bölüm "Fatih Kürsüsünde"yi yazdı. Ardından 1917 tarihli "Hatıralar" ve I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ı yazdı. Son ve 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933 yılında yazdı. Şiirlerinin toplu olarak yer aldığı 7 kitaplık eserine "İstiklal Marşı"nı koymayarak bu eserini Türk Milleti'ne armağan etmişti.
Başlangıcı 1911 olan "Safahat", 1933 yılında tamamlandı. Özmer Ziya Doğrul, Mehmet Akif Ersoy'un kitaplarına almadığı şiirlerini de ekleyerek eseri, 1943 yılında tekrar yayımladı. Ardından 1987 yılında M. Ertuğrul Düzdağ, eseri önceki baskıları arasındaki farkı gösteren yeni bir basımını yaptı. "Kur'an'dan Ayet ve Hadisler" ve "Mehmet Akif Ersoy'un Makaleleri" adlı çalışmaları da ölümünden sonra yayımlandı.
Diyanet İşleri ile Kuran'ı Türkçe'ye tercüme etmek için anlaşma imzaladı. Kendi eserlerini yazmak istediği için bu görevi başlangıçta reddeden Mehmet Âkif Ersoy bu çeviriyi yapabilecek tek kişi olarak görülüyordu. Yoğun ısrarlar sonucu görevi kabul etmek zorunda kaldı.
Adeta inzivaya çekilerek 6-7 sene üzerinde çalıştı. Sonuçtan memnun kalmadı. Mukaveleyi fesh etti.
Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır'da yaşayan Milli Şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda siroz hastalığı yüzünden vefat etti, Edirnekapı Şehitliğinde yatıyor.
.