İttifakın bozulmasındaki ince ayrıntı

Fikri Akyüz fikriakyuz99@gmail.com

MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifak’ını sona erdirdi.

Şimdi maddeler halinde, bu ittifakla bu iki parti ne kazanmıştı, ne kaybetmişti; ittifakın sona ermesiyle bu iki parti ne kazanacaktı, ne kaybedecekti, bunları sıralamaya çalışayım.

BİR: 24 Haziran seçimlerinde ittifak olmasaydı, Cumhurbaşkanı koltuğunda bugün kuvvetle muhtemel Muharrem İnce oturacaktı. Kuvvetle muhtemel diyorum, yani kesin demiyorum.

Tamam, MHP’den Cumhurbaşkanımıza 2 puan gelmemiş olsaydı, “kuvvetle muhtemel” Cumhurbaşkanı İnce olurdu.

Ama MHP ile ittifak olmasaydı Kürt seçmenlerden bazıları Ak Parti’den uzaklaşmayacak ve belki de bu kez “o açığı”, gitme istidadı gösteren bazı Kürt seçmenler dolduracak ve Cumhurbaşkanımız “yine seçilebilecekti”.

İKİ: 24 Haziran seçimlerindeki Cumhur İttifakı olmamış olsaydı, MHP’nin Meclis dışında kalması söz konusu olacaktı.

Zira ittifak nedeniyle Ak Parti tabanında Bahçeli’ye sempati oluşmuştu.

Cumhurbaşkanımızı seven ama Ak Parti’ye “ders vermek” isteyen bazı seçmenler daha önceki seçimlerde MHP'ye oy vermek istemiyordu. Bazıları kerhen Ak Parti’ye veriyordu.

Ama Bahçeli’ye oluşan sempati nedeniyle bazı Ak Partili seçmenler Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a, Meclis’te MHP’ye oy vermişti.

ÜÇ: Gelelim, “İttifak bozulmasaydı yerel seçimlere nasıl yansırdı?” ve “İttifak bozulduğu için yerel seçimlere nasıl yansıyacak?” sorularına..

İttifak devam etseydi, bunun yerel seçimlere etkisi ne olurdu?

Devam etseydi MHP’ye zarar değil fayda sağlardı.

Devam etseydi, Ak Parti’ye fayda değil zarar getirirdi.

Ak Parti şu iki negatif sonuçla karşılaşacaktı:

Birincisi: MHP ile ittifak nedeniyle Ak Parti seçmeninin Bahçeli’ye olan sempatisi devam edecekti.

Dolayısıyla özellikle İç Anadolu, İç Ege, Orta Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde, Cumhurbaşkanımızı seven ama belediyesinden memnun olmayan kitle “çok rahatlıkla” MHP’ye oy verecekti.

Bahçeli bu saatten sonra Ak Parti’ye devamlı yükleneceği için Ak Parti seçmeni nezdinde Bahçeli bu kez “antipatik” bulunacaktır.

Böylece, küskün Ak Partililerin önemli bir kısmı “kerhen” Ak Parti’ye oy vermeye devam edecektir.

İttifak devam etseydi, bunun yerel seçimlerde Ak Parti’ye negatif tesirinin ikincisi ise şu olacaktı:

MHP ile ittifak nedeniyle, Ak Parti’ye oy veren Kürt seçmenlerden bazıları da Ak Parti’ye oy vermeyecekti.

Ama Ak Parti’ye bu nedenle oy vermeyen aynı Kürt seçmen Cumhurbaşkanlığında “Erdoğan mı Kemalist bir aday mı?” tercihinde elbette Erdoğan’a verecektir.

Yerel seçimlerde “Milletin istikbali, devletin bekası” söylemi makes bulmayacağı için, MHP ile ittifak nedeniyle bazı Kürt seçmenlerin yerel seçimde Ak Parti’ye oy vermesi uzak bir ihtimal olacaktı.

DÖRT: İttifak bozulduğu için bunun yerel seçime hatta Meclis tablosuna yansıması ne olacaktır?

Ak Parti ile MHP arasında tıpkı son seçimden önceki seçimlerde nasıl sert bir polemik olduysa o şekilde agresif söylemler olacaktır.

Ak Parti, bu yerel seçimlerde ittifak olmadığı için, hem “Reisçi ama Partiye küskün” bazı Kürt seçmenleri konsolide edecektir.

Hem de yukarda belirttiğim üzere özellikle İç Anadolu, İç Ege, Orta Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde “Reisçi ama partiye küskün” milliyetçi bazı seçmenleri konsolide edecektir yani “ilk gideceği mecra” olan MHP’ye gidişini önlemiş olacaktır.

BEŞ: Yerel seçimlerde MHP’den İyi Parti’ye, İyi Parti’den MHP’ye oy gitmeyecektir.

Özellikle “Andımız” meselesi dolayısıyla keskin bir tutum alan MHP’ye Ege, Trakya, Marmara’da CHP’den çok az da olsa oy gidebilecektir.

Tıpkı bunun gibi, bu bölgelerde MHP’den de CHP’li adaya çok az da olsa oy gidecektir.

Yani formüle edersek.. İttifak devam etseydi: Ankara’nın batısında Ak Parti’ye küskün milliyetçi seçmenlerin gideceği “ilk mecra” MHP olacaktı.

İttifak devam etseydi: Doğu ve Güneydoğu’da Ak Parti’ye küskün bazı Kürt seçmenlerin gideceği “ilk mecra” HDP, hatta yerel seçim olması nedeniyle bir miktar da Saadet Partisi ve Hüdapar olacaktı.

ALTI: İttifak’ın bozulmasının TBMM tablosuna nasıl yansıyacağı hususuna gelince:

Ak Parti’nin 295 üyesi var. Yasa çıkarılabilmesi için 151 oy yetiyor. Cumhurbaşkanının veto ettiği yasaların yeniden görüşülüp karara bağlanabilmesi için salt çoğunluk yani 301 oy gerekiyor.

Erken seçime gidebilmek için 360 oy gerekiyor. Muhalefetin 305 oyu var. Ak Parti içinden 55 kişiyi “ayartmak” mümkün görünmemektedir.

Dolayısıyla Meclis’in kilitlenmesi söz konusu olamayacaktır.

YEDİ: İstanbul ve Ankara’ya gelince: Cumhur İttifakı devam etmiş olsaydı, özellikle İstanbul’da MHP’den Ak Partili adaya dişe dokunur bir oy gelmeyecekti. İstanbul’da bazı Ak Partili seçmenler bile belediye çalışmalarından memnun değilken, ama muhtemelen kerhen oy verecekken, MHP’li seçmenden sırf liderleri talep etti diye Ak Parti’ye oy verilmesini düşünmek aşırı iyimserlik olurdu.

SEKİZ: Ak Parti’den küskün bazı seçmenlerin MHP’ye oy vermemesi için Semih Yalçın’a büyük görev düşüyor(!)

Zira Bahçeli’nin konuşma metnini kaleme alan Semih Yalçın bu saatten sonra daha fazla sert konuşacak ve konuşturacaktır.

Bu da Ak Parti’den MHP’ye oy gidişini sıfırlayacaktır!

Tıpkı Bekir Coşkun ve Emin Çölaşan yazdıkça, Ömer Faruk Eminağaoğlu konuştukça Ak Parti’den CHP’ye oy gitmesinin mümkün olmaması gibi…

FİKRİ AKYÜZ

fikriakyüz99@gmail.com

Twitter / fikriakyuz99

Tüm yazılarını göster