Simyacı’nın dünyaca ünlü yazarı Paulo Coelho’nun yazdığı, Leonardo da Vinci’nin muazzam eseri ‘Son Akşam Yemeği’ ile ilgili bir nefis bir hikaye okudum geçen gece. Aklımda kaldığı kadarıyla paylaşıyorum sizlerle de; belki aranızda okumamış olanlar vardır diye…
‘Da Vinci ‘Son Akşam Yemeği’ tablosunu yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı…
İyiyi Hazreti İsa’nın bedeninde, kötüyü ise son akşam yemeğinde ona ihanet eden Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı…
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün, kilise korosunun verdiği konser sırasında, şarkı söyleyenlerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti.
Onu poz vermesi için atölyesine davet etti ve sayısız taslaklar çizdi...
Aradan üç yıl geçti. ‘Son Akşam Yemeği’ neredeyse bitmek üzereydi ancak Leonardo henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı….
Çalıştığı kilisenin kardinaliyse, resmi bir an önce bitirmesi için sıkıştırıyordu.
Günlerce aradıktan sonra, vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam çıktı karşısına sokakta.
Paçavralar içindeki bu adam, sarhoşluktan kendinden geçmiş bir halde kaldırım kenarında yatıyordu.
Leonardo; yardımcılarına onu kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek vakti yoktu. Kiliseye varınca adamı ayağa diktiler.
Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu...
İşini bitirdiğinde, artık sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı; muhteşem duvar resmi karşısındaydı.
Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle söyledi: ‘Ben bu resmi daha önce gördüm…’
‘Ne zaman?’ diye sordu Leonardo, o da çok şaşırmıştı…
‘Üç yıl önce’ dedi adam..
‘Elimde avucumdaki her şeyi kaybetmeden önce… O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum.
Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni Hazreti İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti…’
‘İyiyle kötünün yüzü aynıdır ve unutmayın her şey, insanın yoluna ne zaman çıktığına bağlıdır’ diye bitirmişti Coelho yazısını. Ne dersiniz, haksız mı?