Ertuğrul Bey, bugün Hürriyet'teki köşesinden Beren Saat'in Le Figaro'ya verdiği röportajdan bahsetmiş. Beren'in uğradığı tacizleri anlattığı röportajı birebir çeviren Ertuğrul Özkök, oyunculara 'Kırın şu mesleki omertayı' çağrısında bulunmuş.
Hal böyle olunca kendimi tutamadım, ben de ona bir teklif yapıyorum şimdi:
Haydi gel 40 yıldır yöneticilik yaptığın medyadaki omertayı sen kır! Bize biraz üst düzey yöneticilerin taciz ettiği stajyerlerden, yayın yönetmenlerinin odalarının kapısını kilitleyip sekreterleriyle yaptıkları iki saatlik özel toplantılardan (!) ve şu Güneşli civarındaki bilumum otellerin suitlerinde yapılan gazeteci - sanatçı istikşafi görüşmelerinden bahset!
Yetmedi sevgili kırmızı pantolonlu Ertuğrul Beycim!
Aklıma başka bir hikaye daha geldi. Madem kırmak gerekiyor o sessizlik yeminini...
Gel o zaman mesleğin muhabirlik, redaktörlük ve editörlük basamaklarını ışık hızıyla atlayıveren ve bir anda karşımızda köşe yazarı olarak çıkan genel yayın yönetmeni torpilli hanım kızlardan bahset...
Bu gençlerin hepsi kart horozlara karşı istekli miydi yoksa kaçınılmaz olarak durumun gereğini yerine getirmek zorunda kalan omerta'nın birer kurbanı mıydı?
Gelin anlatın bunları da bütün Türkiye öğrensin medyadaki asıl omerta'yı...