İzzet Çapa'dan unutulmaz Dilber Ay röportajı!
ASKERLER NATAŞA DİYE BENİ YAKALAYINCA…
* Kurtlar sofrasında kurt çok muydu?
– Çoook… Bir gün İstanbul’dan beni Samsun-Çarşamba’ya yılbaşı programına gönderdiler. Ben gitmeden önce o kulüpte kavga olmuş. Üç Nataşa’yı kesmişler, çuvala koyup denize atmışlar. Patron da mahpusta. Gittim ki bütün ışıklar sönmüş, kapı duvar. Gazino kapalı… Kar kış kıyamet, göz gözü görmüyor.
* Sokakta mı kaldın?
– Nereye giderim gecenin karanlığında. Bir askeri araç gördüm.
Durdurdum arabayı. Askerin biri komutanına dönüp “Komutanım bir
Nataşa daha” demez mi?
* Yahu bacım senin Nataşa’ya benzeyen tarafın mı
var?
– Taş çatlasa 30 yaşındayım, kolumda bilezikler, saçlar da sarı.
Aldılar beni arabaya götürüyorlar. Bir asker dedi ki “Komutanım
yazık bunlara, öldürüyorlar”… Bende ses yok. Diğeri dedi ki “Yarın
öbür gün birinin eline düşer, bileziklerini de alırlar”… Yine
sustum.
* Sustun sustun ama patlaman yakın galiba?
– Dur dinle. Biri de “Orospu bunlar yaa” demez mi? Birden
“Askeeerrr… Askeeer” diye bağırdım; “Emret komutanım” dedi, herkes
sustu. “Ağzını topla, aklını başına al, yoksa aklını alırım” dedim.
Hemen telsizle komutanlarına “Türk’müş bu, Türk’müş” diye haber
verdiler.