Avusturya’lı Yazar Stefan Zweig’in “Joseph Fouche, Bir Politikacının Portresi” isimli kitabı 1929 yılında yayınlanmış.
Ele alınan ismin 1790-1816 arası yaşam kesitine dair aktarımlar son derece ilginç!
Fouche, Fransa’nın geçirdiği beş ayrı siyasi dönemde hızlıca kabuk değiştirerek, dehavi bir kurnazlıkla kopardığı üst düzey konumunu muhafaza etmeyi başarmış, farklı bir siyasetçi.
Yine de hem Cumhuriyetçiler hem Kralcılar hem Jirodenler hem de Jakobenler kendisinden nefret eder.
Yazarın “kaplan değil tilki” diyerek imlediği şahıs, sayısız yurttaşın zindana atılmasında; giyotinle biçilmesinde ya da başka korkunç yöntemlerle yok edilmesinde rol oynamaktan hiç kaçınmaz.
Otokontrolü ne derece yüksekse Makyavelist ve her tür etik ilkeden yoksun doğasıyla da o derece tekinsiz bir kişidir.
Napolyon döneminde, Polis Teşkilatı Başkanlığı/ İçişleri Bakanlığı gibi kilit noktalarda bulunur… Bizzat Napolyon’un hakkında söylediği “Tek bir gerçek hain tanıdım o da Fouchedir.” cümlesi bile onun hakkında başlı başına bir açıklama niteliğindedir.
Alman edebiyatının, eserleri bugün de çok okunur isimlerinden olan Stefan Zwieg, böylesi bir portreyi eşsiz anlatımına alma nedenini şöyle açıklar: “Gerçekten de Napolyon’un bir yüz yıl önce dediği gibi, Politika “la fatalite moderne (modern yazgı)” ise o zaman kendimizi korumak için bu güçlerin arkasındaki insanları ve bu insanların güçlerinin tehlikeli sırlarını öğrenmeye çalışmalıyız. İşte bu nedenle politikadaki insanların tipolojisine bir katkıda bulunmak için Joseph Fouche’nin yaşam öyküsünü yazdım.”
“Toprağı bol olsun” yazar, zaman ve mekâna bağlı yok olmaz insan hırsını Fouche’nin şahsında ince bir ustalıkla anlatırken, ülkemiz siyasetinde yeterince anlayamadığım birçok resme de netlik sağladı.
Misal, yirmi yıllık kısa sürede bölgesel bir güce dönüşecek kadar yükselen Türkiye’yi hançerlemeye girişen iç mihvalleri ve siyasi ikbal için ülkesine düşman güçlerle işbirliği yapacak kadar ileri gidebilen politik figürleri başka bir açıdan gördüm.
Zira pek çok insanımız gibi ben de ahlaksız payandalarla şişirilen oyunbazları, toplumsal güvenle destekli siyaset adamlığı makamına oturtamıyorum.
Konuya böyle bakan, akıl vicdan birliğini önceleyen Müslüman zihni için Fouche profilini görmek son derece önemlidir.
Şayet politika Napolyon’un söylediği gibi “modern bir yazgı ise” o zaman bizler de bu yazgıyı dayatan faydacı aklı bilmek ve tutunduğu esnek rasyonaliteyi anlamak zorundayız. Ancak bu şekilde üzerimize doğrulan türlü silahı anlayabilir; karşı tedbir alabiliriz.
En önemlisi de akl-ı selim siyaset kodlarımızı korur ve onlarla korunuruz.
Kısacası “Bir Politikacının Portresi” adlı eser “Türkiye Yüzyılı” adımlanırken politize olmuş her vatansever için “kesinlikle” okunası bir kitap.