"KADEM'i aşağılamaktan vazgeçecek misiniz?"

Son günlerde İstanbul Sözleşmesi ile ilgili yapılan çeşitli tartışmalarla gündeme gelen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile ilgili bir yazı kaleme alan Esra Elönü, "İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı diyelim siz kaldırıldığı zaman KADEM'i aşağılamaktan vazgeçecek misiniz?" diye sordu.

Kadın hakları, aile, nafaka, erken evlilik mağdurlarına yönelik hukukî düzenlemeler gibi başlıklar başta olmak üzere çeşitli konularla gündeme gelen KADEM geçtiğimiz hafta aile ve iktidara zarar verdiği yönünde bir tartışma yürütüldü.

Haber7 yazarı Esra Elönü, bu tartışmalara 'Kademe kademe saldırının niyeti!' başlıklı yazısında yanıt verdi.

"Elini en kısa mesafede vicdanına koy ve ön yargını yavaşça yere bırak. Şimdi zeka ve izan fesadına uğramamışların anlayacağı bir şekilde yazalım. Hak ve vicdan konusunda sırra kadem basanlara inat madde madde yazalım. Ortada suçlanacak bir durum yok, suçlu değil adalet arıyoruz." diyen Elönü, görüşlerini madde madde sıraladı.

İşte Elönü'nün o yazısı:

"1- KADEM feminist bir kuruluş asla değil, vicdanın ahlakın onurun cinsiyeti olmaz. Algıda keçicilerin anlamadığı durum bence bu. Vicdan, hangi cinsiyetin eksiğiyse onu eleştirir. Onur, hangi cinsiyetin çiğnediğiyse onu yerden kaldırmaya uğraşır.

2- KADEM, fıtratın eşit olduğundan değil hakkın eşit şartlarda olmasından bahsediyor. Bir tarafa üstünlük verilmesinden değil hakkın eşit paylaşımından yana. Sanırım burada alerjik durum “Bütün kızlar toplandık” demek. Hepimiz toplandığımızda oradan feminist dumanlar çıkacağı ön yargısı, haktan ve adaletten yana sarf edilen enerjiden rol çalıyor. Elimize kalem aldığımızda, akşamdan ıslatılmış pankartlarla hürlük aforizmaları patlatacağımıza dair ön yargılar da cabası. Şu olayla anlıyorum ki, yola çıktığında iki uğrak yerin var, biri haksızlık diğeri iftira. Bu iki yere uğratmadan yola devam ettirmiyorlar.

3- Ön yargı konusunda yüksek yaptığımız ortada. Aramızda üç tane kadının bir araya gelmesiyle orada bir erkek nefreti oluşturulacağına inanan hararetli komikler var. Anlamamak ve körleşmek için gerekli evrak listesi oluştursak bu komiklerin zihnini ofis olarak kullanabilirsiniz o derece. “Toplumsal cinsiyet” adalete matuf oluşturulmuş bir başlıkken, bunu alıp eşcinsellik imasıyla yoğurmak, ahkamını kestiğiniz haktan nasiplenmediğinizi gösterir. Yani gerçekten anlayamıyorum, toplumsal cinsiyet başlığından açık büfe cinsler türetip, olayı kadın ve erkek cinsinden uzaklaştırdıkları vehmine nasıl kapıldınız ? Biliyorum ki insanın en kullanışlı tarafı iyi niyeti. İyi niyet, nefsimizi sessize alma tuşumuz bence lakin kötü niyetlilerin de yol geçen hanı değil. KADEM'in adalete ve vicdana dair niyetini sorgulama enerjinizi şimdiye kadar neler yaptığı üzerine azıcık araştırma enerjisine dönüştürseydiniz hınç yorgunu olmazdık.

4- Aile.. Ne güzel. Kalbe de kulağa da hoş gelen. Hep söylerim yine söylüyorum. Bebek doğduğunda annesinin sadece sütünü değil, vicdanını, merhametini, adalet duygusunu da emer yani ruh vitaminini de alır. Anne sütü güzeldir lakin iyi annenin, sütü çok daha güzeldir. İyilerin toplandığı güçlü bir takımdan kötü aile çıkmaz . Annelik çocuğun kalp ucu, babalık da yanı başıdır. Aile sadece fotoğraf vermek için az miktarda gülümsemekle geçiştirilebilecek bir kare değil. Ancak aile zaman aşımına uğramıştır bu gerçek. Zaman aşımı derken, zaman aileyi aşındırdı demek istiyorum. Kelimelerim terledi anlatmaktan ama zamana ve değişime kimi zaman yenilmiş kimi zaman cılız kalmış bu yapıdaki dağılmaları KADEM'den sormak fazla vicdansızca değil mi?

5- İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı diyelim siz kaldırıldığı zaman Kademi aşağılamaktan vazgeçecek misiniz? Sözleşmenin neyine itiraz ettiğinizi siz anlamadığınıza göre bu tepkiye bizim anlam vermemiz mümkün müdür? Peki derdiniz nedir? Ben söyleyeyim bir kurban arıyordunuz. Buldunuz. Hakaretin en konforlu tarafı üzümü ezip bağcıya gölge etmeye çalışmaktır. Peki bu ucuz ve küçük hesabı güderken büyük hesap gününü harcayışınız çok mu İslami. Birbirinize olan kızgınlığınız sizi haksızlık yapmaya sevk etmesin ayetiyle küsüp nefsi fısıltılarla barışmak mı kurtaracak ailenizi. İstanbul Sözleşmesinin imzalandığı tarihle, Kademin kurulduğu tarih arasındaki fark sayısı kadar kendinize gelseniz olay çözülecek. Bu sözleşmenin imzacısı kimdir ki icracısına kızıyorsunuz.

6- Bütün bu sorularla söyleşmeyip dış seslerle düet halinde olmanız niyetinizi detone kılar. Tefekkürüyle övünen bir beyin ancak ilminin dolduruşuna gelir, mobil gıybetçillerin değil. Kalemi ve kelamıyla meydana çıkan da kelimelerin ayak altı olduğu mecralarda söz yükseltmeye çalışmaz."

Yazının tamamı için tıklayınız...

İstanbul Boğazı'nda gemi trafiği çift yönlü askıya alındı! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan son dakika açıklaması! MasterChef Kerem'in kalbi artık başkasında atıyor!
Sonraki Haber