"Kalkışmanın sivil üssü olarak Boğaziçi'nin seçilmiş olmasını tesadüf görmeyin"

Türkiye’nin Afrin'e düzenlediği büyük bir zaferle sonuçlanan Zeytin Dalı Harekatı sonrası, Boğaziçi Üniversitesi’nde lokum dağıtan bir grup öğrenciye yapılan saldırıyla ilgili tartışmalara Yeni Aktüel yazarı Ersoy Dede de katıldı. Ersoy Dede bugünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da tepki gösterdiği Boğaziçi Üniversitesi’ndeki terör örgütü yapılanmasını ele aldı. "Kalkışmanın sivil üssü olarak bu dönem Boğaziçi'nin seçilmiş olmasını tesadüf ya da spontane yaşanmış bir gelişme gibi görmeyin" diyor Dede ve "Bakın iki sene evvel PKK'nın kuruluş yıl dönümü kutlamalarına ev sahipliği yapmıştı Boğaziçi Üniversitesi.." sözleri ile hatırlatıyor terör örgütünün buradaki rahatlığını...

İşte Ersoy Dede'nin Yeni Aktüel'deki yazısı...

NEDEN BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ?

Anlaşılıyor ki, Türkiye'yi sivil katliamlar yapan, insanlığa karşı suç işleyen bir ülke olarak göstermek saikiyle başlatılan çalışmada bir sonraki faza geçildi.. Hem katliamcı, hem de 'katliamcı' diyeni gözaltına alan 'baskıcı' bir rejim olarak gösterilecekti Türkiye.. Gözaltına alınanlar ise üniversite öğrencileri.. Dolayısıyla 'farklı ideolojik görüşleri nedeniyle' eğitim hakkını engelleyen bir ülke.. Ve 'fikrini söylediği için gözaltına alındılar' başlığıyla birlikte pazarlanan bambaşka bir fikir hürriyeti penceresi..
Şimdi alt alta yazdığımız zaman batılı bir yazarın makalesi için ne kadar verimli bir saldırı malzemesi olduğunu farkettiniz mi?.. İşte bu sarsıcı tablo, ancak ve ancak bir kurmay zekanın ürünü olabilirdi.. Tek başına Türkiye'nin işgalci yahut katliamcı olması ne işe yarayacak ki?.. Ama diğer parametrelerle birlikte bakıldığında, 'Ha Kuzey Kore Ha Türkiye'..


**
Değerli dostlar.. Plan belli.. Ya da üç aşağı, beş yukarı görünüyor. Ama asıl dert bu planı sorunsuz şekilde uygulayacak zeki adamlarda.. İşte Boğaziçi Üniversitesi her seferinde denkleme tam da bu arayış içinde giriyor.. Kabul etmek lazım ki, Türkiye'nin en yüksek puanla girilen devlet okulları sıralamasında, hemen hemen tüm bölümlerinde hep ilk üçtedir Boğaziçi.. Gözünüzün önüne böyle bir profil getirin.. Ve bu profile oturanlar arasından; mezhepsel yahut etnik aidiyetlerini önceleyerek kavgayı göze almış olanları seçin.. İşte operasyon tam da bu tipler üzerinden yapılıyor.. Ya Gezi'de zekice uyarlanmış şarkıları söyleyen bir koro olarak çıkıyor karşımıza ya da mezuniyet töreninde söz oyunlarıyla yazılmış bir pankart.. Ve bu 'hoş'luk, kör ideolojik kampların sağlayacağı konsolidasyonun en az 10 katı bir kitleyi bir arada tutabiliyor.. Kalkışmanın sivil üssü olarak bu dönem Boğaziçi'nin seçilmiş olmasını tesadüf ya da spontane yaşanmış bir gelişme gibi görmeyin yani.. Bakın iki sene evvel PKK'nın kuruluş yıl dönümü kutlamalarına ev sahipliği yapmıştı Boğaziçi Üniversitesi.. Şimdi de Kahraman Türk askeri, 'işgalci', 'katliamcı' ilan edildi.. Bunların aynı öğrenciler olma ihtimali var mı?.. İki sene önce PKK'nın doğum gününü kutlayan o terör muhipleri çoktaaan mezun olup bir devlet dairesinde memur belki bir okulda çocuklarımızı emanet ettiğimiz bir öğretmen oldu bile.. Belki bazıları askere gitti, alkışlarla bağlılığını bildirdiği PKK ile karşı karşıya geldi, kim bilir.. Bugünün Boğaziçili Pkk'lıları başka.. Bunu şunun için söylüyorum. Bitmemesinin nedeni, oraya özel çalışılıyor olmasından kaynaklanıyor.. Okul tercih ederken kriter olarak PKK ya da DHKP-C'ye yakınlık şartı mı aranıyor?.. Eğer öyle değilse her dönemde orada bir servis çalışmaya devam ediyor demektir..

Ve bu servis nerede?.. Nereye kadar ilerledi görmek ister misiniz?.. Onu da en son yaşanan mail skandalıyla gördük..


**

Üniversitenin akademik kadrosu, öğrencileri ve çalışanları ile iletişim kurulan mail sistemi üzerinden bir mesaj paylaşıldı. Mailde "Meydana gelen korku ve panik havasında fikir beyan etmek cesaret göstergesi haline gelmiş olup bu cesareti gösterenlerin de kamuoyu önünde siyasi ve politik hedefler haline getirilmesi üniversitemizi oldukça kaygılandırmıştır. Bu baskıcı ortam devam ettiği sürece ders verilmesi, araştırma yapılması ve bilimsel ilerleme sağlanması mümkün değildir" deniyordu..

Bu mesajdan yaklaşık 10 dakika sonra yeni bir mesaj daha yollandı. O mesajda ise ilk açıklamanın Rektörlük onayı olmaksızın gerçekleştirildiği yazılıydı.. İkinci mesajda; "Az önce atılan mail rektörlük onayına sunulmadan atılan bir mail olup üniversitemizin düşüncelerini temsil etmemektir. Rektörlük içerisinde meydana gelen bu karışıklığın sizlere yansımasından ötürü özür dileriz" denildi..
Bu ilk iki mesajı okuyanlar, iç savaş kışkırtıcılarının, üniversitenin rektörlük katına kadar sızdığı yorumlarını yapıyordu.. Ama gelen bir üçüncü mesaj, herkesi ters köşeye yatırdı.. Bu bir, 'Rektörlük' açıklamasıydı.. "Üniversitemizde Yaşanan Son Olaylar Üzerine" başlıklı bir açıklama.. Bu açıklamaya göre her iki mail de rektörlüğün bilgisi dışında gönderilmişti..

Anlaşılan o ki, yeni 'Gezi' için 'üs' olarak belirlenmiş olan Boğaziçi Üniversitesi'ne, bu aralar daha dikkatle ve yakından bakmakta yarar olacak..

Habertürk, Show TV ve Bloomberg için dudak uçuklatan fiyat Can grubu kimdir, sahibi kim? Habertürk ve Show TV'yi satın alan Köpekler insanların cansız bedenlerini yedi, geriye kemikleri kaldı
Sonraki Haber