Kanal 7-Yenişafak kavgası ayrılık getirdi! Hasan Öztürk Yenişafak gazetesine veda etti
Haber 7 ile Yenişafak arasında yaşanan çekişme bir ayrılık daha getirdi. Yenişafak yazarı Hasan Öztürk, köşesinde Yenişafak'a veda ettiğini duyurdu.
Yenişafak yazarı Hasan Öztürk, köşesinde Yenişafak'a veda ettiğini duyurdu. Öztürk'ün Yenişafak'a veda etmesinin Kanal 7 ile iki grup arasında yaşanan bir çekişmeden kaynaklandığı iddia ediliyor.
MEHMET ACET DE AYRILMIŞTI
Gectiğimiz günlerde de Kanal 7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet, Yenişafak'taki köşesinden ayrılmıştı.
İşte Hasan Öztürk'ün veda yazısı şöyle:
Hepimizin hayalleri var. Benim hayallerimden biri bundan 6,5 yıl önce gerçek olmuştu. Bugün o hayalime “nokta” koyma zamanıdır.
1995 yılında Yeni Şafak gazetesinin Ankara Bürosu’nda Gökhan Özcan ağabeyi ziyaret etmiştim. Eski hukukumuza güvenerek ondan iş istemiştim de bana, “Hasan çok para veremeyiz, sen çoluk çocuk sahibisin daha çok para veren yerde devam et” demişti.
Rabbim Yeni Şafak yolumu uzun kılmıştı..!
1999 yılının Eylül ayına kadar birçok farklı gazetede çalıştım. Her ortamda, “Falanca yerde çalışıyorum; Yeni Şafak okuyucusuyum” diyen bendim.
O kadar dostum, arkadaşım Yeni Şafak’taydı ki beni de ne hikmetse hep Yeni Şafak’tan bilirlerdi.
Gün oldu nasip oldu Yeni Şafak’ta yazı işlerinde 1999 ila 2003 yılları arasında çalışma imkânı buldum.
Ak Parti’nin kuruluşuna da şahit oldum, 1 Mart Tezkeresi’nin reddine de…
Albayrak ailesine yönelik kumpası da… Yeni Şafak’a baskını da yaşadım…
Bayrampaşa’daki binayı kurşunladıklarında kurşunun biri tam da oturduğum masanın hemen yanı başındaki cama isabet etmişti de umursamamıştım.
Selahattin Sadıkoğlu’nun yayın yönetmeni olduğu günlerden bir gün odasına girip “Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik beni istiyor, ne dersiniz?” diye sorduğumda, “Aynı yolun yolcusuyuz, git yolun açık olsun” demişti.
2003’te Yeni Şafak’tan ayrıldığım halde neredeyse bir yıl oturduğum masa ve koltuğum öylece durdu…
Her ziyaretimde o masada oturmaya devam ettim.
Yıllar geçti…
Ve bir gün “Gel, Yeni Şafak’ta yaz” dediğinde “Şeref duyarım” demek düştü nasibime.
15 Mart 2016’dan bugüne “Türkiye’nin Birikimi” Yeni Şafak’ta bir damla olmak için çaba sarf ettim.
Bugünse veda zamanıdır.
Safımız bellidir… Yolumuz bellidir.
Büyük ve güçlü Türkiye için…
Milletin inançlarıyla barışık bir ülke için...
Yolumuza devam edeceğiz.
Ama Yeni Şafak’ta bu son yazımızdır.
Yazdım, yazdım, yazdım.
Yazdığım yazıları hep teşvik etti gazete yönetimi.
Okuyucularımız, zaman zaman eleştirdi ama onlar hep cesaretlendirdi bizi.
Ve işte şimdi bu son yazıda…
Başta Ahmet Albayrak Beyefendi olmak üzere ve tüm Albayrak ailesine…
Hac yoldaşım, kıymetli kardeşim, sevgili genel yayın yönetmenimiz Hüseyin Likoğlu’na…
Bugüne kadar kahrımı çeken Mustafa Kahraman ağabeye, İdris Saruhan kardeşime ve tüm Yeni Şafak Yazı İşlerine şükranlarımı sunarım.
Ve bugüne kadar bu köşede bizi okuyan, eleştiren, destekleyen kıymetli okuyucularımız da teşekkür ederim.
Herkesin hakkını helal etmesini dilerim.
Benden yana hakkım helaldir.
İlk yazıda “Bismihi” diye başlayıp, “esselam, esselam, esselam” demiştik.
Şimdi son yazıda cümleten, “vesselam, vesselam, vesselam” diyorum.
Rabbim yolumuz boyunca ayağımızı sabit kılsın!
Dostluğumuzu baki kılsın.
Kalın sağlıcakla…