Kandil'deki PKK liderine nasıl "bandrol" veriliyor?
Geçtiğimiz günlerde PKK liderleri ve örgüt yöneticilerinin kaleme aldığı kitapların İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait kitapçılarda satıldığı ortaya çıkmış ve bu büyük tepkiye neden olmuştu! Ancak krizin diğer bir ayağı olan "Bu kitaplara nasıl bandrol verildiği" konusunda bugüne kadar hiçbir ciddi adım atılmadı!
Terör soruşturması kapsamında cezaevinde tutuklu bulunan HDP'li Selahattin Demirtaş'ın PKK'lı kardeşi Nurettin Demirtaş'ın "Onur Borcu" isimli kitabı, bir süre önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait İstanbul Kitapçısı'nda satışa sunulmuştu.
PKK'nın yönetim kadrosundaki Nurettin Demirtaş'ın kitabını satışa sunarak büyük bir skandala imza atan Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB’ye bağlı İstanbul Kitapçısı, olayın medyaya yansıması üzerine geri adım atarak apar topar kitabı satıştan çıkarttı.
Ancak dağ kadrosundaki bir teröristin kitabını satışa çıkaran, sonra da apar topar satıştan kaldıran İBB’ye kamuoyundan büyük tepki geldi.
KÜLTÜR BAKANLIĞI NEDEN DEVREYE GİRMİYOR?
Bir süre önce yaşanan bu büyük skandalın perde arkasında ise çok büyük bir "denetimsizlik" sorunu olduğu ortaya çıktı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin terör propagandası yapan birçok kitabı sattığının ortaya çıkması ile bu tür yayınlara nasıl izin aldığı konusu gündeme taşındı.
KÜLTÜR BAKANLIĞI TOPU YARGIYA ATIYOR!
Kitaplara "bandrol" vermek ile yükümlü olan kurum Kültür ve Turizm Bakanlığı...
Kitaplarla ilgili süreç ise şöyle işliyor; yayıncı, eser üzerindeki mali hakların kendinde olduğunu gösteren belgeleri ibraz ettikten sonra 10 iş günü içinde Bakanlık bandrolü teslim etmek zorunda.
Bandrol eserin künye bilgilerini içeriyor ve asıl olarak korsan yayıncılıkla mücadeleyi amaç ediniyor.
Basılan her kitaptan iki adet de savcılıklara gönderiliyor. Eğer yayının içeriği ile sakıncalı bir durum varsa, savcılık devreye giriyor. Toplatma kararı ise hâkim tarafından veriliyor.
Türkiye’de yılda ortalama 50-60 bin kitap basılıyor. Dolayısıyla savcılığın takibi kolay değil. Sakıncalı bir durumda kamuoyu kendi hassasiyetini geliştiriyor. Savcı da suç duyurusunu dikkate alıyor. Kültür Bakanlığının ilgili birimleri ise eserin içeriğe kesinlikle bakmıyor. Böyle bir denetimin "sansür" olarak algılanabileceği belirtiliyor.
Yani özetle, Türkiye'de bandrol verilen kitaplardan hiçbirisi bakanlık tarafından incelenmiyor.
Denetim, yoğun bir iş yükü altındaki Savcılık makamına havale ediliyor. Yılda ortalama 50-60 bin kitap basıldığı göz önüne alındığında, savcılığın bu kitapların içerilerini incelemesi pratikte mümkün değil.
Bu da terör örgütü propagandası konusunda terör örgütlerine büyük bir istismar alanı sağlıyor. Kamuoyu Kültür ve Turizm Bakanlığından bu konuda ciddi adımlar atmasını ve kanayan bu yaraya merhem olmasını bekliyor.