Suriye’nin kuzeyine yönelik harekat öncesi yaşananlar gerçekten çok ibret verici. Türkiye’nin zaman, zaman müttefiki, zaman zaman stratejik ortağı olarak adlandırılan Amerika Birleşik Devletleri’nin olaylara yaklaşımı ise tam bir bilgisizlik, öngörüsüzlük örneği…
Her gün birkaç açıklama yapılıyor. Her biri birbiri ile çelişiyor. Birbirleri ile çelişmelerini artık
kanıksadık ama gerçeklerle hiç buluşmuyor.
AB ülkeleri bir yandan ülkelerine mülteci istemiyor, diğer yandan mülteci akınını durduracak, Türkiye’dekiler başta olmak üzere dünyanın değişik bölgelerine yayılmak durumunda kalan ve barışı bekleyen Suriyelilerin dönmesini sağlayacak Barış Pınarı harekâtına karşı çıkıyor…
Türkiye’nin Kürtlerle hiçbir meselesi yoktur, tarih boyunca da olmamıştır. Bin yıl boyunca Türkler ve Kürtler iç içedir, aynı ülkenin evlatlarıdır. Akraba, hısım, kardeştirler.
Dünyanın en cahil devlet adamları sıralamasında birinciliği hiç kimseye kaptırmayacak bilgisizlikteki Trump, ekranların karşısında Türkiye’yi “yüzyıllardır doğal düşmanları Kürtlerle savaşan bir ülke” olarak tanımlıyor…
Olaya bu kadar uzak insanların dünya politikasına yön veriyor olması gerçekten acı. Dünyada niye savaşlar bitmiyor, niye insanlar ölüyor daha da netleşiyor konu…
Her şeyi tane tane anlatmak mümkün. Ancak, anlattığımız gibi değil, istedikleri gibi anlayacakları kesin.
Türkiye terörizmle mücadele ediyor. ABD, DAİŞ denilen eli kanlı katiller sürüsünden kurtulmak için bir başka katiller sürüsü ile iş tuttu. Tırlarla silah, mühimmat verdi, eğitti, donattı. Ancak gördü ki, bunlar ABD’nin çıkarları için çalışmıyor, kendi ajandalarını takip ediyorlar. ABD’yi bir nevi sömürüyorlar. ABD vatandaşlarının vergilerini buharlaştırıyorlar. ABD yönetimi bu yanlışlarını kendi kamuoylarına izah edemeyecekleri için devam ettirmeyi daha uygun buldu. Trump bunu gördü, amaçsız, gereksiz yere trilyonlarca dolar akıtıyorlar. Ama işin izahını yaparken yine bilgisizce mantıksızca bir yola başvuruyor…
Bölgede DAİŞ’i bitiren Türkiye’dir. PKK’nın uzantısı örgütlerin DAİŞ’in bitmesi varlık sebeplerini ortadan kaldırmak anlamına gelir ki, bunu yapmayacakları açıktır. Nitekim yapmamışlar, DAİŞ’i bir manivela gibi kullanmışlardır…
Bölgede istikrarı ortadan kaldıran, Avrupa kapılarına mültecileri yığan terörist organizasyona ses çıkarmayı bir kenara bırakın, açıkça arka çıkma yoluna giden ülkelerin, gelecekte başlarına gelebilecek her türlü felakete şimdiden hazır olmaları lazımdır. Rüzgâr eken fırtına biçer, der atalar. Terörist yapılarla gerdeğe giren, onlarla bu kadar içli dışlı olan ülkelerin ülkelerine bu mikrobu bulaştırdıklarını anlamaları ne yazık ki insanlık için hep üzüntü verici olacaktır.
Terörizmle mücadele tüm ülkelere düşen bir görevdir. Ülkelerin terörizmle mücadele ederken anlayış birliği içinde olmaları yetmez, işbirliği içinde bulunmaları gerekir ki dünya bu pislikten arınsın. Ama iş Türkiye’yi tehdit eden unsurlara gelince arkasında duran, besleyen, büyüten ülkelerin Türkiye’nin müttefikleri olduğunu görüyoruz.
Böyle bir müttefiklik olur mu? Zorda kaldıklarında Türk askerine müracaattan başka yolları olmayanların, terörizmle mücadelede Türkiye’yi yalnız bırakmaları, engel çıkarmaları hiçbir ilişki biçiminde hoş karşılanmaz.
Türkiye bu tavırları Fırat Kalkanı’nda da, Zeytin dalı Harekâtı’nda da yaşadı. Batılıların ve ABD’nin çok büyük güçler gibi gördükleri DAEŞ’de, PKK/YPG/SGD’de kâğıttan kaplanlar gibi bir anda yok oldular. ABD’nin tırlar dolusu silahları da, verdikleri eğitimler de bu başıbozuklar sürüsünü yok olmaktan kurtaramadı.
Şu anda her ne saikle olursa olsun, ABD’nin ve AB’nin tavırları, açıklamaları da PKK ve uzantılarını yok olmaktan kurtaramayacaktır. Barış Pınarı Harekatı, tüm saptırmalara rağmen, gerek cahilce, gerek bilinçli bir şekilde Türkiye ve Kürtler arasında bir husumet gibi yansıtılması girişimine rağmen Suriye’de kalıcı barışa giden en büyük yol olacaktır. Suriye’deki barış bölgede yaşayan tüm Arap, Kürt ve Türkmen halklar için, dini gruplar için elzemdir ve Barış Pınarı ile buna kavuşacaklardır…