Kara Harp Okulu Dekanı'na neden saldırıyorlar?

Cumhuriyet gazetesinin Milli Savunma Üniversitesi'ne bağlı Kara Harp Okulu'nun dekanlığına getirilen Prof. Gültekin Yıldız'ı hedef göstererek başlattığı karalama kampanyasının tepkileri sürüyor. Uzmanlar, son dört dekanı FETÖ'den yargılanan kuruma yapılan atamaların kanunlar çerçevesinde doğru olduğunu vurguluyor. Dekanlığa atanan ismin asli görevinin eğitim ve talim vermek olmadığını belirten uzmanlar, ''Dekanın bedelli askerlik yapması akademik ve idari soruna yol açmaz'' dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimi sonrası kurulan ve harp okullarını bünyesinde barındıran Milli Savunma Üniversitesi bazı çevreler tarafından hedef tahtasına oturtuldu.

Geçtiğimiz yılın haziran ayında Kara Harp Okulu'na dekan olarak atanan Gültekin Yıldız'ın asker hizmetini kanunlar çerçevesinde bedelli olarak yapmasını eleştiren çevreler, kurumu karalama yarışına girdi.

Eleştirilerin odağındaki Yıldız ise yıllardır askeri kurumlarda ders verdiğini belirtti. Askeri okullardaki görev süresinin normal bir yedek subayın süresini geçtiğini vurgulayan Yıldız, ''Askerlikse, askerliğimi fazlasıyla yaptım diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

SON DÖRT DEKAN İHRAÇ EDİLDİ

Diğer yandan, Kara Harp Okulu'nun 2009-2016 yılları arasında görev yapan son dört dekanının (Tuğgeneral Oğuz Serdar Habiboğlu, Tuğgeneral Murat Yetgin, Tuğgeneral Numan Yediyıldız ve Tuğgeneral Kerim Acar) 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ soruşturmaları kapsamında ordudan ihraç edilmiş olması dikkat çekici. Bu isimlerden Tuğgeneral Numan Yediyıldız ise yurt dışında firari konumda...

Tüm bu gelişmelerin ışığında, başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere bir kısım medyanın, söz konusu göreve 'Milli ve yetkin' bir ismin atanmasını hazmedemeyen FETÖ'cülerle paralel şekilde hareket ederek, FETÖ etkisinden arındırılan eğitim kurumuna bayrak açması askeri çevrelerin de oldukça tepkisini çekti.

DARBE GİRİŞİMİNDEN SONRA EĞİTİM EHLİNE EMANET!

Türkiye'nin modern anlamdaki ilk eğitim-öğretim kurumlarından biri olan Kara Harp Okulu, 1834'te itibaren askeri eğitim veriyor. Eğitim süresi geçmiş dönemde birkaç kez değişen kurum, 1974 yılından itibaren 4 senelik eğitime geçti. Çağın gereklerine uygun bir şekilde subayların lisans programı ile mezun olmasını öngören kanun nedeniyle 1974’ten itibaren Harp Okulu da diğer üniversiteler gibi subay adaylarına lisans öğretimine başladı.

2000'lerin başına gelindiğinde Harp Okulu Komutanlığı'na bağlı bir Dekanlık kuruldu. ve Bu okullara YÖK'ten denklik alındı. Harp Okullarının bir üniversite çatısı altında toplanması görüşü 15 Temmuz'dan önce gündeme geldi fakat hayata geçirilemedi. 

Hain darbe girişiminin ardından kurulan Milli Savunma Üniversitesi kuruldu. Harp Okulları kapatılmadı fakat ayrı dekanlıklar ile üniversite rektörlüğüne bağlandı. Dekanlık makamlarına ise, yüksek ihtisaslı profesörler atandı. 

Bu tarih öncesinde dekanlık görevine atanan muvazzaf tuğgenerallerin hiçbirinin doktorası yoktu. Akademik eğitimler, akademisyen olmayan isimler tarafından veriliyordu. Günümüzde, dekan olarak atanacak isimlerin askeri bir öğretim üyesi olmasının önünde kanun olarak bir engel bulunmuyor. Kanun gereği dekan olarak atanan ismin akademik unvanlı bir kişi olması ise şart...

''BEDELLİ ASKERLİK YAPMASI KURUMDA SORUNA YOL AÇMAZ''

Öte yandan konuya ilişkin Independent Türkçe'ye açıklamalarda bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde subaylık yapan, 11 yıl boyunca Kara Harp Okulu'nda dersler veren akademisyen Prof. Dr. Mesut Uyar, ''Kara Harp Okulu Dekanı'nın askerliğini bedelli olarak yapmış olmasının kurumda herhangi bir akademik veya idari soruna yol açmaz'' dedi.

Dekanın asli görevinin subay adaylarına eğitim ve talim vermek olmadığını vurgulayan Uyar, ''Onun görevi, akademik eğitimin mümkün olan en üst düzeyde verilmesidir'' ifadelerini kullandı.

''DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE ATAMALAR BÖYLE''

"Harp Okulu tarzı okullara dekan atamasında dünyanın birçok yerinde benzer uygulama olmasına rağmen bizde olduğu zaman neden tartışma konusu oluyor" diye soran Prof. Dr. Ahmet Özcan ise, "Mazrufu değil de ulaşmak istedikleri hedefe göre zarfı işaret ederek konuyu rahatlıkla negatif dilin yıkıcı hâkimiyetine teslim ediyorlar" ifadelerini kullandı.

Basının haber sayılarının artışına rağmen söz konusu konularda bilgi edinme konusunda geri kaldığını vurgulayan Prof. Özcan, "KHO, üniversite diploması verecek bir kurumsa, burada akademik seviyenin yükseltilmesi için gerekli organizasyona ve bunu koordine edebilecek akademik niteliğe haiz yöneticiye ihtiyaç vardır. Dekanlık, akademik varoluşun bir parçasıdır. Bir subayın akademik düşünce ve bilgi düzeyinin yükseltilmesi ile niteliği meselesi, akademik organizasyon içerisinde olabilir. Bu konuda tefekkür etmek ve bilgi üretmek bizzat askerlik mesleğinin mensubu olmayı gerektirmez" şeklinde konuştu.

Doktor Cengiz Coşkun Kimdir, Nereli? Cengiz Coşkun Kaç Yaşındaydı? Tuba Güleç Kimdir, Hangi Hastanede? 13 bin TL taksitle 2+1 daire imkanı!
Sonraki Haber