Kardaş: Dağılma sıcak çatışmayı beraberinde getirebilir! SuperHaber- Özel

Akademisyen İdris Kardaş, AB’nin dağılma süreci endişelerini SuperHaber’e değerlendirdi.

Almanya Savunma Bakanlığı’na bağlı birimlerce yaptırılan bir araştırma raporunda acil durum planı oluşturulmuş, 2040 yılında AB'nin dağılacağı öngörülmüştü. İngiltere'de bu durumu gündemine taşırken İngiliz The Guardian gazetesinde Paul Mason imzalı makalede, "Almanya'nın acil durum planı hazır, umarım bizde de vardır" sözleri dikkat çekti. Konu ile ilgili SuperHaber’den Arzu Erdoğral’a değerlendirmede bulunan Akademisyen İdris Kardaş, AB’nin Türkiye tutumuna dikkat çekerek, “Türkiye ile kurulacak adil bir ilişki hem AB’nin geleceği hem de mülteciler açısından değerli sonuçlar üretebilirdi” dedi.

Akademisyen İdris Kardaş yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Alman askeri stratejilerinin 2040 yılına kadar AB'nin dağılacağına ilişkin hazırladıkları rapor önemliydi. Bu tarz raporlar ve olası senaryolar sık sık hazırlanır ve devletler buna göre orta ve uzun dönemli siyasetlerini belirlerler. Almanya’nın da hazırladığı bu rapor sadece senaryo olmasının ötesinde bir anlam da taşıyor. Gerçekten de bir süredir AB çalışan birçok uzman, birliğin bir duraksama hatta gerileme sürecine doğru gittiği konusunda hem fikir olmaya başladılar. Elbette ki bu yersiz bir tartışma da değil. Zira Birleşik Krallık’ın Brexit ile ayrılma kararı bu fikirlerin zeminsiz olmadığının en net göstergesi. Ekonomik açıdan da sadece Almanya’nın taşıyıcılığını yaptığı bir Avrupa Birliği’nin ne kadar uzun vadeli olacağı yine tartışılan konular arasında. Ancak Avrupalılık kimliğinin geldiği nokta ve gelecekteki durumu AB fikrinin taşıyıcılığını yapanların uykusunu kaçıran en önemli husus. Sürekli artan mülteci nüfusu ve entegrasyon sorunları Avrupalılık kimliğinin saflığı tartışmalarını getiriyor. Böylelikle daha fazla içe kapanan ve birlik olarak değil daha güçlü ulus devletler olarak yoluna devam etmek isteyen siyasi partilerin güçlenmesi söz konusu. Mültecilerden kaynaklandığını söyledikleri ekonomik sorunları saymıyorum bile. Dolayısıyla her devlet kendi mültecileri ve gelecekteki olası mültecileri ile kendi başlarına farklı kararlar almak istiyor. Bu da AB’nin Birlik olarak devamı için önemli bir sorun. Kimlik ve kültür konularında kaybedilen zemin, Birlik taraftarlarının elini zayıflatan en önemli husus. Bunları düşündüğümüzde Almanların hazırladıkları senaryoların çok da senaryo olarak kalamayabileceğini düşünenlerdenim. Bu parçalanma sürecinin ne kadar kaos ve çatışma yaratacağı, mikro etnik yapıların bu süreçten nasıl etkilenecekleri de ayrıca düşünülmesi gereken diğer noktalar. Dağılma sürecinin yaratacağı komplikasyonlar tahminimizden daha fazla kültürel yada sıcak çatışmayı beraberinde getirebilir.

Türkiye’nin de bu anlamda kendi senaryolarını şimdiden hazırlaması çok önemli” diyen Kardaş sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Orta ve uzun vadede ikili ilişkilerin Birlik ilişkilerinin ötesinde bir değer kazanacağı kuşkusuz. Eğer Avrupa Birliği Türkiye konusunda samimi olabilseydi, yaşadığı ve yaşayacağı krizleri daha kolay atlatabilirdi. Türkiye’nin Birlik’e katılımı entegrasyon ve İslam düşmanlığı konularında Avrupa başkentlerinin ve Birlik yanlılarının elini kolaylaştırabilirdi. Son 15 yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne bakışı da hep bu temelde oldu açıkçası. Karşılıklı fayda sağlanacak bir süreci iki eşit ortak olarak yürütebilirlerdi. Ancak AB bunu tercih etmek yerine Türkiye’ye zeminsiz suçlamalarla sürekli parmak sallayan ve demokratik olarak seçilmiş hükümeti hedef alan bir siyaset belirledi. Ayrıca Türkiye’nin mülteciler ile yaşadığı deneyim ve birikimden faydalanmak yerine, açık denizlerde mülteci botlarını batırmayı, sınırlarına duvarlar örmeyi tercih etti. Halbuki Türkiye ile kurulacak adil bir ilişki hem AB’nin geleceği hem de mülteciler açısından değerli sonuçlar üretebilirdi.

Akademik kadro ilanları 23 Kasım 2024 Cumartesi! 23 Kasım 2024 Resmi Gazete yayımlandı! İşte günün kararları... İşte 500 TL'lik banknot
Sonraki Haber