Gerçekten çok önemli bir hadise esasında Türkiye’nin başına sarılmak istenen bir bela olarak kurgulanmışken, kurgulayanların ellerine ayaklarına dolandı.
Türkiye güvenli ülke değil mesajı vermek için kullandıkları tüm elemanlarını şimdi kendilerini kurtarmak için feda edecekler.
Dile kolay, onsekiz adam işin içine girmiş. Bir adamı yok etmek için, herbiri işin bir ucundan tutmuş. Ama işin başında olanı korumak için gerekirse onbinlerce ‘önemli’ adamlarını feda etmekten çekinmeyeceği belli olan bir anlayış var karşımızda. Hayırlısı.
Düne kadar inkar ediliyordu. Binadan işi bitince ayrıldı deniliyordu. İş Suud medyasında Türkiye’ye yıkılmıştı bile. Trump’ın tweetleri ilk kez bir hayra yaradı. Kaşıkçı’nın bulunması için Senato üyelerinin yoğun ilgisine Türkiye’nin soğukkanlı tutumu, akıllı süreç yönetimi dahil olunca dünya kamuoyunun ilgisi de gittikçe büyük bir baskıya dönüştü. Aksi takdirde Suudi Arabistan’ın arkasında en yükseklerdeki iradenin kararı ile amacı Türkiye’yi sıkıntıya sokarak bir muhaliften kurtulmak olan bu olayı kabullenmesi mümkün olmayacaktı.
Evet, maalesef ilginin diri kalmasında ve büyümesinde maktulün ortadan kaldırılma biçimine ilişkin birbirinden vahşi yöntemleri içeren anlatıların da etkisi oldu.
Bu anlatılar yine bir şekilde ‘islamofobik’ yaklaşımları besleyen bir özellik de kazandı. İslam ve şiddet, islam ve kendisinden olmayana tahammülsüzlük gibi basmakalıpları yine sıklıkla kullanılan bir alan doğurdu. Biz şimdi ne kadar bu iş islam dışıdır diye çırpınırsak çırpınalım batı bu olayı da yine islam korkusu hanesine ekledi.
Türkiye ısrarla olayın aydınlatılması tarafında olmakla salına işin islamofobik bakımdan kullanılma değerini de önemli ölçüde azalttı. Bununla birlikte olayın başından sonuna İslam ülkelerinin derin sessizliği de herhalde yine tarihin kayıtları arasında yerini alacaktır.
Kaşıkçı’nın sadece bilinen bir gazeteci olması, etkili bir ailenin ferdi olması gibi hususlar değil olayın bizce takip edilmesini gerektiren hususlar. O bir insan ve burada çok büyük bir insan hakkı gaspı var. Ne demek bir insanı sadece sizin gibi düşünmüyor ve sizi tenkit ediyor diye öldürebilmek. Üstelik bunu diplomatik bir misyon içinde gerçekleştirmek…
Olay, cinayetin orasında burasında bir şekilde bulunduğu Türkiye tarafından kamuoyuna duyurulan adamlarla mı sınırlı kalır yoksa işin sahibine bir fatura çıkar mı o da ayrı bir konu. Çünkü Trump her konuşmasında kendileri açısından bir başka gerçeği de vurguluyor: Suudi Arabistan’a sattıklarının en az 600 bin kişinin işi anlamına geldiğini. Dolayısıyla bu rakamları biraz daha büyütecek bir çözüme açık gibi duruyor.
Suudlar işin içinden çıkmak için anlaşılan o ki biraz daha kesenin ağzını açacaklar. Ama temel politikasını Türkiye karşıtlığı üzerine kuran genç veliaht prens bakalım bundan sonra böyle devam edebilecek mi…
Türkiye şu anda av yapılmak istenirken avcı durumuna geçmiş ve kazanmıştır. ABD ve Batı her zaman kazanıyor, her şekilde kazanıyor bu ayrı ama kesin olan bir şey var bu cinayet Suudi Arabistan’a bayağı pahalıya patladı.