Katarlıları mı savunuyoruz?

Katarlıları savunmak bana düşmez.

Paraları bol, kendilerini savunacak, çıkarlarını gözetecek mekanizmaları kurarlar.

Türkiye ve Katar ilişkileri üzerine konuşmak da bana düşmez.

Diplomatlarımız var, dış politika konusunda yetkin isimlerimiz var, iki ülke ilişkileri üzerine çalışan akademisyenlerimiz var, onlar anlatsınlar biz de öğrenelim, nedir, ne değildir…

Muhalefete laf yetiştirmek, iktidara eleştirilerine cevap vermek hiç bana düşmez.

İktidar partisinin dünya kadar idarecisi var, mensubu var, taraftarı var versinler cevaplarını…

Ben kendi işimi yaparım.

İşe “haber” bakımından yaklaşırım.

Katarlılara sınavsız üniversite haberi, unsurları itibariyle doğru, eksiksiz bir haber mi ona bakarım…

Haber mi bu?

Eğer unsurları itibariyle eksiği yoksa editoryal kontrolden geçmiş ve doğruluğu noktasında bir tereddüt kalmamış ise haberdir.

Yaparsın haberi, yayınlarsın ve ilgi de görür…

Kimse üniversite sınavlarının arifesinde böylesi bir haberi okumadan geçemez.

Bir yıl boyunca üniversiteye girmek için çalışan, ter döken, yorulan öğrenciler ve onlarla birlikte ve hatta onlardan daha fazla sıkıntı çeken, stres yaşayan aileler kesinlikle bu haberi okur.

Okumakla kalmaz, bunu yapanın tüm geçmişlerini yâd eder… 

O dakikada hiç kimsenin aklından, bu Katarlı öğrencileri kazanabilmek için tüm dünya üniversiteleri yarışta, isteyen Katarlı ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinin üniversitelerinde istediği bölümde rahatça okuma imkânına sahip iken niye Türkiye’ye gelsin, diye geçmez…

Herkesin aklına olan tek bir şey vardır: Kendi çocuklarının kaderi…

Her öğrenci adayı da kuşkusuz ki etkilenir, kendileri bu kadar zahmet çekerken Katarlıların rahat rahat üniversiteye girecek olmasından…

Durum elbette bir şekilde açığa çıkar, düzeltme yayınlanır, özür dilenir haber kaynağı tarafından ama sonuç değişir mi?

İnsanların kafasında oluşan, üstelik de siyaset tarafından kullanılan bir eleştiri unsuruna dönüşen bu yanlış bilginin tamamen giderilmesi mümkün olur mu?

Değişmedi nitekim…

Ancak bunu kullananlar da dönüp “Yanlış bir bilgi kullanmış ve bununla siyaset yapma çabasına girmişiz, kusura bakmayın” demedi.

Demesinler, işin bu kısmında da değilim ama siyasetçinin bilgiye erişimi konusunda bu kadar özensiz olması doğru mu?

Bahsi geçen protokol Resmi Gazete’de yer almıyor mu?

Bir siyasetçi Resmi Gazete okumadan nasıl güne başlar?

Birinci elden kaynaklara ulaşmak varken neden böyle birtakım internet sitelerinden okudukları ile siyaset yapmaya çalışırlar?

Evet siyasetçiye lafı çarptık ama medyaya söz söylemeyecek miyiz?

Kurumsal olduğunu söyleyen, iddialı bir duruş sergileyen bir internet sitesinin hiç mi aklı başında bir editörü yoktur da, yapılan haberleri kaynakları ile birlikte gözden geçirmezler?

Resmi Gazete ’de yayınlanan bir protokole dayalı bir haberi tüm unsurları itibariyle bir de kendisi görmeyi neden düşünmez?

İçinde Katar geçen her habere sorgulamaksızın atlanırsa, böyle de büyük yanılgılara düşerlerse bu muhalefet nasıl güçlenip iktidara alternatif hale gelebilir?

Katarlıları savunmuyorum.

İktidarı da savunmuyorum.

Güçlü muhalefet arzusu taşımakla ve olsun demekle olmayacağını görüyorum ve sadece bu medya ve bu muhalefet tarzı ile hiçbir şey düzelmez diyorum…

Tüm yazılarını göster