Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. İkinci tura da şunun şurasında on gün kaldı. Arada muazzam bir fark var. Ancak Kemal Bey hala kazanacağını düşünüyor. Masaları yumruklayıp “Buradayım” diyor.
Siyasette kararlı olmak iyidir. İstikrarlı olmak yararlıdır. Pes etmemek fevkalade önemlidir. Umut vermek şarttır. Devam diyebilecek cesareti göstermek takdire şayandır.
Bu yönleri ile Kemal Bey’i kutluyorum. Her seçimde kararlı bir şekilde yeniliyor, pes etmiyor ama yine umut veriyor, her seçimde istikrarlı bir şekilde yeniliyor.
Altılı masa kurdu. Birbirine benzemezleri, hele de CHP’ye hiç benzemezleri yan yana getirdi.
Onlara listelerinde çok sayıda kontenjan verdi.
Hepsine Cumhurbaşkanı olduğu takdirde yardımcılık, bakanlık sözlerini kamuoyuna açıkladı. Adaylığını pekiştirmek için masanın altına da birçok oluşumu yerleştirdi.
Toplumu da, hatta kendisine Atatürkçü, milliyetçi, ulusalcı diyen bir kısım seçmeni de ancak bu şekilde kazanacağına ikna etti.
Yetmedi, mıntıka temizliği için her türlü yalan, iftira, tezvirat kampanyalarına göz yumdu, Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesini temin etti.
Aday oldu, yarışa girdi. Partisinin miletvekili adaylığını bol keseden verdiği partilerden bir destek göremediği gibi hepsini de TBMM’ye taşımış oldu.
Öyle ki, iktidar olduklarında yargılamayı düşündüklerini ilan ettikleri isimlerin bile dokunulmazlık kazanmalarını temin etti, ancak sonuçta hüsran ile karşılaştı.
Partisi içinden seçim sonuçları ile birlikte “Dolandırıldık!” feveranları yükselirken, neticelerden memnuniyetsizlikler ayyuka çıkmışken yeni deneme için şimdi de yeni sözlere hazırlanıyor…
Sinan Ogan’ın, Ümit Özdağ’ın bakan yapılarak ipin göğüsleneceğinin hesabında oldukları dile getiriliyor.
Ne kadar doğrudur, ne kadar değildir bilmiyorum ama kamuoyuna Ogan ve Özdağ tarafından yapılan açıklamalardan da bu yönde bir beklenti olduğunu hissediyorum.
Vaat edebilir, sorun yok. Onlar da kabul edebilir, yine sorun yok…
Peki, masanın altındakiler ne yapacak? Onlarsız mevcut rakama bile ulaşmak mümkün değil iken, şimdi Ogan’a oy verenler, Özdağ’a ümit bağlayanlar “Ne güzel iki bakanlık kaptık!” diye gidip PKK/HDP/YSP/TİP ve öteki bileşenlerin olduğu yerde mi hizalanacaklar?
Diyelim ki, Kemal Bey, “ PKK/HDP/YSP/TİP ve öteki bileşenlerin desteğini istemiyorum” dedi veya bunların uzak olduğu bir kampanya yürütmeye çalıştı, insanlar inanacak mı?
Kaldı ki, Kandil’i, HDP/YSP/TİP’i açıkladı desteğini…
Birileri kendilerini çok akıllı sanıyor.
Siyasette varlıklarını devam ettirmek için habire Y-CHP’yi tokatlamaya çalışıyorlar da, milletimizin hassasiyetlerini, beklentilerini ciddiye almamanın bedelinin ne olacağının hesabını pek yapamıyorlar…
Kemal Bey, kendi idaresindeki CHP’den istediğine istediği payı verir, bu CHP’nin aşması gereken bir problemdir de, ülkeye, geleceğimize, birlik ve beraberliğimize dair konular olduğunda milli irade tarafından buna asla izin verilmeyeceğinin hala görülmemesi acayip bir haldir…
İkinci tur öyle siyaset terziliği ile dizayn edilemez.
İlk turda her partinin parlamento için kendi adayı vardı, kazanmak üzerine bir motivasyon, parlamentodaki güç ile dengeleme gibi bahaneler üretilebiliyordu; şimdi artık böylesi bir iklim de yok.
Kimse kendisini aldatmasın, kimse de milliyetçi oylar üzerinden toptancılık yapmaya kalkışmasın, aziz milletimizin tek problemi PKK/HDP/YSP/TİP ve öteki bileşenleri değil, bizatihi CHP’nin kendisidir.
Çünkü mavi vatan, sınır ötesi tezkereler, PKK ve FETÖ ile mücadele, milli savunma sanayi, Ege, Akdeniz, Azerbaycan, yerel yönetimler özerklik şartı gibi konularda milletimizin esas endişe kaynağı CHP’nin kendisidir…